Wall Street’teki boğa koşusu hız kesmeden devam ediyor. Ancak, tahvil piyasasında artan satış baskısı yatırımcıları zor bir döneme sokuyor.

Teknoloji devlerinin öncülüğünde gerçekleşen rekor yükselişler, Fed’in faiz mesajlarının tahvil piyasasında yarattığı dalgalanmalar ile dikkat çekici bir tablo sergilemektedir. Ekim ayı, Wall Street için yalnızca bir tarihsel dönem değil, aynı zamanda piyasa dinamiklerinin nasıl değiştiğinin bir örneği olmuştur. S&P 500 endeksi, Amazon, Apple gibi devlerin güçlü finansal sonuçlarının desteğiyle tekrar yükseklere tırmanarak ABD hisse senedi piyasalarının yedi aylık rekor serisini sürdürebilmiştir. Ancak bu yükselişe rağmen, tahvil faizleri, Fed’in Aralık’ta olası bir faiz indirimi ihtimalini zayıflatması sonucunda yeniden artmaya başlamıştır.
S&P 500 ve Nasdaq’ta tarihi bir ralli yaşanıyor. Nisan ayında yaşanan sert satışların ardından S&P 500 endeksi yaklaşık %40 oranında bir değer artışı ile 6.840 puan seviyesine ulaşmış durumdadır. Bu durum, endeksin 2021 yılı itibarıyla en uzun aylık yükseliş serisini kaydetmesine olanak tanımıştır. Teknoloji ağırlıklı Nasdaq 100 endeksi ise son sekiz yılın en uzun kazanç dönemini geçirerek, art arda yedi ay boyunca değer kazanmıştır. Amazon hisseleri %10 civarında bir sıçrama yaşarken, Apple’ın Çin pazarındaki satışlarındaki düşüş nedeniyle kazançları sınırlı kalmıştır. Nationwide’dan stratejist Mark Hackett, “Ralliye katılım konusunda endişeler artıyor ancak çoğu gösterge, yıl sonuna kadar güçlü bir piyasa görünümünü işaret ediyor,” ifadelerini kullanmaktadır.
Boğa piyasası dar tabanlı ilerliyor. Son dönemlerde yatırımcıların en büyük kaygılarından biri, bu rallinin yalnızca teknoloji devleri ile sınırlı kalmasıdır. Piper Sandler’dan Craig Johnson, “Hisse senedi piyasasındaki dar enroll katılım, bazı hisselerin kazanç elde ederken, diğerlerinin kayıplar yaşadığına işaret ediyor,” demektedir. Bu noktada, Johnson’a göre, dar bir yükselişin kısa vadede riskleri artırması muhtemeldir. Ancak, boğa döngüsü içinde geri çekilmelerde alım fırsatları sunmaya devam edeceği de aşikârdır.
Değer hisseleri geride kaldı, yapay zekâ rüzgarı sürmekte. Analizler, büyüme hisselerinin değer hisselerini belirgin bir şekilde geride bıraktığını ortaya koymaktadır. Yapay zekâ (AI) ile ilgili şirketler, yükselişi destekleyen güçlü bilançoları ve yüksek kârlılık oranları ile bu ralliye öncülük etmektedir. UBS Global Wealth Management’tan Mark Haefele’nin belirttiği üzere, “Yapay zekâ odaklı hisselerin piyasayı taşıyacağına inanıyoruz. Yetersiz pozisyonda olan yatırımcılar, bu temaya dengeli bir biçimde yönelmelidir,” şeklinde bir değerlendirme bulunmaktadır. Bank of America verilerine göre, küresel hisse senetlerine 29 Ekim’de sona eren haftada 17,2 milyar dolar girişi olmuştur.
Kâr sezonu güçlü ilerliyor. S&P 500 şirketlerinin %60’ından fazlası bilanço açıklamış ve büyük bir kısmı beklentileri aşmayı başarmıştır. Fundstrat Global Advisors’tan Thomas Lee, “Mevsimsel olarak güçlü dördüncü çeyreğe geldik; bu nedenle geri çekilmeleri alım fırsatı olarak değerlendirmek yerinde olacaktır. Yapay zekâ sektörü dışında pek çok sektör çift haneli kâr büyümesi göstermektedir,” şeklinde yorumlarda bulunmaktadır. Hackett, 1950’den bu yana Kasım-Aralık döneminin ortalama %3,3 getiri ile ABD borsaları için “en iyi iki aylık dönem” olduğunu hatırlatmaktadır.
Tahvil piyasasında Fed belirsizliği: Powell frene bastı. Hisse senetlerindeki yükselişe karşın, tahvil piyasası Ekim ayının sonlarına doğru sert satışlarla sarsılmıştır. Fed Başkanı Jerome Powell, Aralık ayında faiz indiriminin “kesin olmadığını” belirterek piyasalarda ciddi bir olumsuz etki yaratmıştır. Bu açıklamadan sonra 10 yıllık ABD tahvil faizi tekrar %4’ün üzerini görmüştür. Dolar endeksi ise Temmuz ayından bu yana en güçlü aylık performansını sergilemiştir. Powell’ın “Fed içinde farklı görüşlerin arttığını” ifade etmesi, yatırımcıların fiyatladığı net faiz indirim beklentilerini zayıflatmıştır. Fed üyeleri arasında, hızlı indirim isteyenler ve sabit tutmayı savunanlar arasında bir anlaşmazlık mevcuttur. JPMorgan’dan Bob Michele, “Powell artık Fed’i yekpare bir biçimde yönlendiremiyor. Farklı sesler giderek çoğalıyor,” şeklinde bir değerlendirme yapmıştır.
Tahvil satışlarında Bill Gross etkisi görülmektedir. Efsanevi yatırımcı Bill Gross, yüksek bütçe açıkları ve artan tahvil arzı nedeniyle ABD tahvillerine yönelik olumsuz bir tutum sergilemektedir. “10 yıllık vadeli tahvil kontratlarını satıyorum. Arz çok fazla, büyüme %1-2’ye düşse bile iç açıcı değil,” demektedir. Uzmanlar, kısa vadeli faizlerin yüksek kalmaya devam etmesi ve enflasyonun kalıcı karakter göstermesi durumunda, tahvillerde orta vadeye yönelmenin daha güvenli bir strateji olabileceğini belirtmektedirler.
Dolar güçleniyor, yen üzerindeki baskı artmakta. Powell’ın mesajlarının ardından dolar, euro ve yen karşısında önemli bir değer kazanmıştır. Morgan Stanley analistleri, uzun süreli dolar düşüşü bekleyen pozisyonlarını kapatarak nötr bir duruma geçmeyi tercih etmişlerdir. ABD faizlerinin Japonya faizlerinden yüksek kalacağı yönündeki beklenti, yatırımcıları yen karşısında dolara yönlendirmektedir. Bank of Japan Başkanı Kazuo Ueda’nın “faiz artışlarının zaman alacağı” sinyali, bu eğilimi güçlendiriyor. Morgan Stanley’den Jim Caron, “Fed’in faizleri hızlı bir şekilde indirmeyeceği yönündeki beklentinin, doları desteklediğini” ifade etmektedir.
Sonuç olarak, piyasa ivmesi güçlü, ancak riskler de büyümektedir. ABD borsaları 2025’in son çeyreğine etkileyici bir başlangıç yaptı. Ancak rallinin dar tabanlı ilerlemesi, yüksek değerlemeler ve Fed belirsizliği gibi durumlar, kısa vadede risklerin artmasına sebep olmaktadır. Yatırımcılar için en kritik soru şu hale gelmiştir: Yapay zekâ rüzgarı geniş bir piyasa rallisine mi dönüşecek, yoksa kazançlar birkaç büyük hisse ile mi sınırlı kalacak? Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından hazırlanan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Raporlarımız kurumsal müşterilere yöneliktir ve abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atabilirsiniz: [email protected]






















Yorum Yap