Hangisi Daha Şanslı: S&P 500 mı, Nikkei mi? Yatırımcılara rehber niteliğinde karşılaştırmalı içerik ve stratejiler.
ABD ve Japonya borsaları üst seviyelerde seyrederken, uzmanlar bu hareketin siyasi liderlik başarısından çok piyasanın dinamikleriyle bağlantılı olduğunu savunuyor. Hisse değerlemelerinin artık tarihsel ortalamadan sapma gösterdiğini vurgulayan analizler, piyasalarda dalgalanmanın temel nedeninin enflasyon ve faiz ortamı değil, cironun getirdiği farklar olduğuna işaret ediyor.
ABD Başkanı Donald Trump ile Japonya’nın yeni başbakanı Sanae Takaichi’nin görüşmesi ardından açıklanan veriler, iki ülkenin borsalarının rekora doğru ilerlediğini gösterse de, bunun siyasi başarıların uzun vadeli bir göstergesi olduğuna dair kesin bir kanıt olmadığını belirtiyor. Geçmişteki veri tabanı ise, borsaların yalnızca birkaç liderin döneminde değil, daha geniş ekosistemlerin etkisi altında hareket ettiğini anlatıyor.
Hisse senedi değerlemeleri açısından bakıldığında, ABD’nin CAPE oranı yükselişini sürdürüyor; 40 sınırını aşan bu göstergenin, fiyatların gelecekteki kârlılığıyla uyumlu bir şekilde dengelenmesi gerektiğini işaret ettiği düşünülüyor. Vanguard’ın araştırmaları, ABD hisselerinin şu anda adil değerinin üzerinde işlem gördüğünü gösterirken, uzun vadede değerlerin düşeceği yönündeki görüşler de ekosistemde yankı buluyor. Uzmanlar, ABD’nin küresel piyasalardaki bir farkla yüksek değerlemeye sahip olduğunu belirtiyor ve Japonya ile Avrupa pazarlarının çoğu bölgede nispeten daha ucuz kaldığını ifade ediyor.
Geniş bir resimde, S&P 500 ile MSCI Dünya Endeksi arasındaki fark, yalnızca belirli teknoloji devlerinden kaynaklanmıyor; mevcut piyasa yapısı ve yatırımcı davranışları da bu farkı derinleştiriyor. Ayrıca ABD hisselerinin temettü veriminin düşük olması, yatırımcılara nakit akışında daha az geri dönüş sağlıyor.
Teknoloji devi gücü ve yatırım eğilimleri son dönemde, “Muhteşem Yedili” olarak adlandırılan şirketlerin pazar değerine yaptığı büyük katkıyı sürdürüyor. Microsoft, Apple, Alphabet (Google), Meta, Amazon, Nvidia ve Tesla gibi firmalar, S&P 500’nin büyümesinde önemli rol oynuyor. Ancak uzmanlar, bu devlerin gerçek kâr üretiminde süreklilik sağlayamadığı veya büyüme hızında belirgin bir yavaşlama gösterebileceği endişelerini de paylaşıyor. Yapay zeka alanındaki yatırımların maliyeti hızla yükselirken, 2025 için bu büyük oyuncuların CAPEX harcamalarının 350 milyar doları bulması bekleniyor ve bu da bir dizi ülkenin ekonomik ölçekleriyle karşılaştırılıyor.
Yapay zeka yatırımları artık sadece birkaç büyük şirketi değil, daha geniş bir kurumsal tabanı etkiliyor. AMD ve OpenAI arasındaki işbirliği gibi gelişmeler, altyapı yatırımlarını tetikleyecek ve Broadcom gibi oyuncular da bu alanda yer alıyor. Uzmanlar, önce altyapıya odaklanan firmaların daha sonra bu altyapıyı kullanarak değer yaratacağını belirtse de, şu anki hisse değerlerinin mevcut seviyelerini sürdürebilme konusunda soru işaretleri bulunuyor.
Sonuç olarak, uzmanlar piyasa hareketlerini siyasetten bağımsız olarak değerlendirmenin doğru olacağını ifade ediyor. Uzun vadede, fiyat hareketlerini doğru okumak daha önemli görünüyor; çünkü mevcut görünümde ABD pazarları tarihsel olarak aşırı pahalıken, Japonya ve bazı Avrupa ülkeleri göreceli olarak ucuz ve reform potansiyeli taşıyor. Bu tablo, gelecek yıllarda hangi ülkelerin kazanç sağlayacağını belirleyecek olan temel dinamikleri de sunuyor.
Yorum Yap