TCMB’nin enflasyon analizi, talep dezenflasyonist düzeydeyken süregelen yavaşlamayı derinlemesine inceliyor. Ekonomi için ne anlama geliyor?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Ekim Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısının özetini yayımladı. Bu özet, ülkemizin ekonomik durumunu, enflasyon verilerini ve geleceğe yönelik beklentileri kapsamlı bir şekilde ele almakta. Metin, fiyat artış hızının azaldığını ancak gıda fiyatlarının hâlâ yüksek seviyelerde seyrettiğini vurgulayarak dikkat çekici bir durum tespiti yapmaktadır. TCMB, “Talep koşulları dezenflasyonist düzeyde” ifadesiyle, iç talebin dengelenme eğilimini koruduğunu belirtmiş; fakat bazı sektörlerdeki canlılığın fiyat istikrarı açısından risk oluşturduğu gerçeğini de göz ardı etmemiştir.
Özellikle gıda fiyatlarındaki olumsuz seyrin sürdüğü açıklaması, halkın günlük yaşamındaki etkileri bir kez daha gündeme taşımaktadır. Gıda enflasyonunun yüksekliği, hem hanehalklarının bütçelerini zorlamakta hem de genel enflasyon üzerinde baskı yaratmaktadır. Bu noktada, Merkez Bankası’nın sürdürülebilir bir büyüme için fiyat istikrarını koruma konusundaki kararlılığı son derece önemli. Ekonomik belirsizliklerin yükseldiği bu süreçte, TCMB’nin atacağı adımlar, piyasalarda belirleyici bir rol oynamaktadır.
Küresel Ortamda Belirsizlik ve Türkiye’nin Dış Ticaret Beklentileri
PPK özetinde, küresel ticaret politikalarındaki belirsizliklerin yüksek seviyesini koruduğu belirtilmekte, buna karşın 2025 yılı için küresel büyüme tahminlerinde “sınırlı bir iyileşme” beklentisi olduğu vurgulanmaktadır. TCMB’nin öngörüleri, Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat ağırlıklı küresel büyüme endeksinin 2025’te %1,9, 2026’da %2,3 artacağı yönündedir. Ancak artan korumacılık, talep öne çekilmesinin geçici etkilerinin sona ermesi ve uzun vadeli belirsizliklerin, küresel büyüme üzerinde aşağı yönlü riskleri artırdığı kaydedilmektedir.
Enerji fiyatları ise, genel ekonomik tablo içinde önemli bir yere sahiptir. Ham petrol fiyatlarının zayıf küresel talep nedeniyle gerilediği, buna karşın enerji dışı emtialardaki artışın sürdüğü belirtilmektedir. Bu durum, kompozit enerji maliyetlerinin dalgalanmasında önemli bir etken oluşturmaktadır ve uzun vadede üretim maliyetlerini etkileyebilir.
Faiz Düzenlemeleri ve Kredi Büyümesi Üzerine Değerlendirmeler
Son dönemde, TCMB’nin faiz politikaları dikkat çekmektedir. Eylül ortasından Ekim ortasına kadar Türk lirası mevduat faizlerinin %48,5 seviyesine gerilediği, bu süreçte bazı kredi türlerinde önemli düşüşlerin yaşandığı gözlemlenmiştir. Özellikle ticari kredi faizlerinin %47,9’a, ihtiyaç kredisi faizlerinin ise %62,7’ye gerilediği ifade edilmiştir.
Bireysel kredi büyüme oranının %3,1’e gerilerken, kredi kartı harcamalarındaki yavaşlamanın bu düşüşte etkili olduğu belirtilmiştir. TL ticari kredilerin büyüme hızı %2,3’ten %2,6’ya yükselmiş fakat döviz cinsi ticari kredilerdeki artış %0,5’e gerilemiştir. Bu veriler, sektörel dinamiklerin nasıl şekillendiği konusunda önemli ipuçları sunmaktadır.
Rezerv Artışı ve Yatırımcı Girişi
TCMB’nin brüt rezervleri, Eylül ayı ile Ekim ayı arasındaki dönemde 20,6 milyar dolar artarak 198,4 milyar dolara ulaşmıştır. Bu durum, piyasa güveninin artırılmasına yardımcı olmaktadır. Türkiye’nin 5 yıllık CDS primi 267 baz puanda sabit kalırken, TL’nin kur oynaklığı 1 ay vadede %10,5, 12 ay vadede ise %19,8 olarak kaydedilmiştir.
Yurt dışı yatırımcı girişi de toplamda 1,3 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir ve bunun büyük kısmı Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına yönelmiştir. Bu durum, uluslararası yatırımcıların Türk ekonomik dinamiklerine olan ilgisini göstermektedir.
Tüketim ve Sanayi Üretimi Üzerine Gözlemler
Ağustos ayında gerçekleştiren perakende satış hacmi, aylık %0,9, çeyreklik bazda ise %1,8 artış göstermiştir. Ancak, altın hariç satışlardaki artışın sınırlı kaldığı, bu durumun tüketim büyümesinin yavaşladığına işaret ettiği belirtilmektedir. Kartla yapılan harcamalarda artış gözlemlenmişken, TCMB, bu artışın yapısal olduğu ve kart kullanımındaki artışın etkisi çıkarıldığında tüketim harcamalarının daha ılımlı seyrettiğini ifade etmiştir.
Ağustos ayındaki otomobil satışlarındaki sert artışın ardından, eylül ayında otomobil satışlarının gerilediği görülmektedir. Bu bağlamda, sanayi üretimi istatistikleri de önemli bir gösterge olarak karşımıza çıkmaktadır. Ağustos ayında sanayi üretimi, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık %0,4, yıllık ise %7,1 artmıştır.
İşgücü Piyasasında İyileşme ve Cari Fazla
Ağustos ayında istihdam oranlarının 32,8 milyon kişi düzeyinde mevsimsellikten arındırılmış haliyle kaydedildiği belirtildi. İşgücüne katılım oranında yaşanan artış da önemli bir gelişmedir. İşsizlik oranı %8,3 seviyesine gerileyerek olumlu bir tablo çizmektedir. Ancak, imalat sanayinde istihdam bekleyişlerinin tarihsel ortalamaların altında kaldığı değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak, TCMB’nin yaptığı açıklamalar ve piyasa verileri, Türkiye ekonomisinin mevcut durumunu ve geleceğe yönelik öngörülerini net bir şekilde ortaya koymaktadır. TCMB, talep koşullarının dezenflasyonist düzeyde olduğunu vurgulayarak, fiyat baskılarında kalıcı bir düşüş sağlanana kadar temkinli hareket edeceğinin sinyalini vermektedir.






















Yorum Yap