Nüfus devleri ve göç dalgalarının yarattığı tehditleri kesin bir analizle keşfedin. Gelecekteki küresel zorluklarla yüzleşmeye hazırlanın.

Uzun yıllardır kalkınmakta olan ülkeler, ekonomik başarı hikâyeleriyle dünya gündeminde önemli bir yer tutarken, günümüzde zengin ülkelerin kendi sorunları daha fazla öne çıkmaya başladı. Yavaş büyüme, azalan nüfus gibi sorunlar, bu ülkelerin yanı sıra küresel ekonomi üzerinde de büyük etkilere yol açan milliyetçilik rüzgârlarıyla birleşince, gelişmiş coğrafyaların yoksul ülkeler üzerindeki dikkati azalmıştır. Ancak bu yaklaşımın sonuçları, hem zengin ülkeleri hem de tüm dünyayı yakından etkileyecek demografik değişikliklerle doludur. Gelişmiş ülkelerin nüfusu zaten azalma kaydederken, en yoksul coğrafyalarda ise nüfus artışı devam ediyor. Bu durum, uluslararası politikaların şekillenmesinde büyük bir risk oluşturuyor.

Gelişmiş ülkelerin demografik eşitsizlikle mücadele etmemesi artık mümkün değil. 2100 yılına kadar, dünya üzerinde en kalabalık 15 ülkenin altısı, kişi başına düşen GSYİH’si 7.000 doların altında kalacak olan ülkelerden oluşacak. Bunlar arasında Pakistan, Nijerya, Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC), Etiyopya ve Tanzanya gibi büyük nüfusa sahip ülkeler yer almakta. Bu beş ülke, insanoğlunun toplam nüfusunun yaklaşık beşte birini barındıracak. Yoksulluk ve yetersiz sağlık hizmetleri nedeniyle doğurganlık oranları hala yüksek, bu da nüfus artışını sürekli kılıyor. Uzmanlar, bu ülkelerin GSYİH seviyelerinin 7.000 dolara ulaşmasının yıllar alacağını öngörmektedir. Zengin ülkeler, bu durumu sadece görmezden gelmekle kalmayıp, aynı zamanda sosyal ve ekonomik sorunlar ile yüzleşmek zorundadır.
Göç baskısı, gelişmiş ülkelerin karşılaştığı en büyük tehditlerden biri haline gelmiştir. Ekonomik analizler, göçün en yüksek olduğu seviyenin kişi başına düşen GSYİH’nın 8.000 ila 12.000 dolar arasında olduğu yönündedir. Yani, ekonomik durumu biraz düzelmiş olan, ancak hâlâ yoksul olan bireyler, daha iyi yaşam koşulları arayışıyla göç etmeye başlarlar. Bu da, Avrupa ve diğer zengin bölgelerin, yukarıda bahsedilen ülkelerden büyük göç dalgalarıyla karşılaşabileceği anlamına gelir. Türkiye’nin şu anda yaşadığı büyük göç akınları, mevcut anti-göç politikalarını daha da zorlayarak toplumsal gerilimleri artırmaktadır.
Çözüm önerileri üzerine düşünmek, bu sorunlara yaklaşımımızı değiştirebilir. Zengin ülkelerin, gelişmekte olan ülkeleri daha orta gelir seviyesine taşımaları mümkündür. Bu durumun zengin ülkeler için de ekonomik olarak fayda sağlayacağı açıktır. Bunun için atılacak bazı adımlar şunlardır:
Sonuç olarak, zengin ülkelerin, “Dev 5” olarak adlandırılan bu yoksul ülkeleri daha yaşanabilir bir geleceğe taşımak adına atacakları adımlar hem insani bir zorunluluk hem de kendi çıkarları için elzemdir. Aksi halde, insanlığın büyük bir kesimi başarısız devletlerde yaşamak zorunda kalabilir. Bu durum, gelecekte daha büyük sosyo-ekonomik sorunlara yol açacak ve haksızlıkların devam etmesine neden olacaktır.






















Yorum Yap