Çin imalat sektörü Ekim ayında 6 aylık en düşük seviyeye geriledi. Ekonomik veriler neler ortaya koyuyor? Detaylarla analiz burada!
Çin’in imalat sektörü, Ekim ayında büyük bir daralma göstererek ekonomideki kırılganlık durumunu tekrar gözler önüne serdi. Özellikle ABD ile yaşanan ticaret geriliminin etkisiyle imalat faaliyetleri daha da zayıfladı. Çin Ulusal İstatistik Bürosu’nun açıkladığı verilere göre, imalat satın alma yöneticileri endeksi (PMI) Ekim ayında 49.0 olarak kaydedildi. Bu rakam, ekonomistlerin beklentisi olan 49.6 seviyesinin altında kalmış durumda. Endeksin 50 olan sınırı, büyüme ile daralma arasındaki kritik noktayı belirliyor. Bu nedenle, PMI’nın 50’nin altındaki bir değere sahip olması, ekonomik faaliyetlerin daralma gösterdiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Eylül ayında 49.8 olarak kaydedilen PMI, daha önce Temmuz ve Ağustos aylarında alternatif bir iyileşme sürecini göstermişti. Ancak Ekim ayı verileriyle bu iyileşme trendinin tersine dönmesi, yatırımcılar ve ekonomik gözlemciler arasında ciddi kaygılara yol açtı. Çin’in imalat sektörü, Nisan 2025’ten bu yana durgunluk yaşıyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın gümrük vergileri politikaları, Çinli üreticiler üzerinde önemli bir baskı yaratırken, küresel talebi de zayıflatmaya devam ediyor.
Ülke ekonomisinin yılın üçüncü çeyreğinde kaydettiği %4.8 büyüme oranı, son bir yılın en düşük seviyesine denk geliyor. Ayrıca sabit sermaye yatırımlarındaki %0.5 oranındaki daralma, 2020 yılında pandeminin etkili olduğu dönemden sonra kaydedilen ilk gerileme olarak dikkati çekmektedir. Wind Information verilerine göre, bu tür bir daralma 1992 yılından bu yana ilk kez yaşanıyor. Tüm bu veriler, Çin ekonomisinin ciddi bir şekilde sarsıldığını ve bu durumun, dünya genelindeki ekonomik dengeleri de tehdit ettiğini göstermektedir.
Öte yandan, büyük sanayi şirketleri Ekim ayında yıllık bazda %21.6 oranında bir kâr artışı kaydetti. Bu artış, son iki yılın en iyi performansı olarak dikkat çekiyor. Kâr artışına, fabrika çıkış fiyatlarındaki düşüşün yavaşlaması ve Pekin’in aşırı kapasite ile mücadele çabalarının önemli ölçüde etkisi olduğu ifade ediliyor. Ancak, iç talebin hala zayıf kalması, ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği açısından tehlikeli bir durum oluşturuyor. Uzun süredir devam eden emlak krizi ve yumuşak işgücü piyasası, hanehalkı harcamalarını olumsuz yönde etkiliyor.
Çin ile ABD arasında yapılan ticaret ateşkesi, Ekim ayı boyunca artan gerilimlerin ardından bir nebze olsun iki ülke arasındaki gerilimi azaltmayı hedefliyor. Bu anlaşmanın, ticaret ilişkilerini daha da karmaşık bir halden kurtararak, bir ticaret savaşına dönüşmesini engelleme amacı olduğu vurgulanıyor. Ancak analistler, bu uzlaşmanın temel sorunları çözmekte yetersiz olduğunu ifade ediyorlar. Tayvan gibi hassas konuların hala açıkta durması, bu ateşkesin kırılgan bir yapıda olduğunun göstergesi.
Özellikle, küçük bir diplomatik krizin bile yeni bir gerilim dalgası yaratabileceği yönünde uyarılar yapılmakta. Ekonomik görünümde belirsizliklerin artmasının yanı sıra, iç talepteki zayıflama ve ihraç kısıtları, Pekin yönetiminin 2026 için koyduğu büyüme hedefini başarmasını zorlaştırabilir. Uzmanlar, hükümetin yılın son çeyreğinde çeşitli vergileri azaltmayı ve teşvikleri artırmayı hedefleyeceğini öngörüyor. Ancak, bu tür mali genişlemelerin enflasyonist baskılar yaratabileceği ve yerel para birimi yuan üzerinde olumsuz bir etki doğurabileceği konusunda da ciddi endişeler var.
Özetlemek gerekirse, Çin’in iç ve dış ekonomik dengelerinde ciddi sıkıntılar devam ediyor ve bu durum, global ekonomiyi derinden etkileme potansiyeline sahip. Her ne kadar bazı göstergelerde kâr artışı gözlemlense de, temel yapıdaki sorunlar çözümlenmedikçe bu kârlar sürdürülebilir olmayacaktır. Dolayısıyla, önümüzdeki dönemlerde dikkatli politikalar geliştirilmesi elzemdir.
Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından hazırlanan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Raporlarımız kurumsal müşterilere yöneliktir ve abonelik ücreti bulunmaktadır. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]
Yorum Yap