Powell’un mesajları analiz ediliyor: Web yayını için özgün başlıkla kritik ifadelerin perde arkası ve etkileri mercek altında

ABD Merkez Bankası Başkanı Jerome Powell, son toplantıda ekonomideki yönün belirsizleştiğini vurgulayarak, enflasyonun birkaç kalemde yeniden hareketlenme sinyalleri verdiğini ifade etti. Enflasyon dinamiklerini değerlendirirken tarifelerin etkisini ayrı bir kalem olarak ele almak, bugünlerde sıkça tartışılan bir konuya dönüştü. Powell, gümrük tarifelerinin tek seferlik ama gecikmeli bir maliyet yarattığını belirtirken, bu yükün tüketici fiyatlarına zamanla yansıdığını ve özellikle bazı kalemlerde etkisini hissettiğimizi ifade etti. Ancak hizmet sektöründeki fiyat artışlarının da dikkat çekici olduğunu söyledi. Özellikle konut dışı hizmetlerde fiyatların yanaylaştığı ve enflasyonun genel eğilimini karmaşıklaştırdığı belirtildi. Bu çerçevede, enflasyonun yapısal olarak mal, konut ve hizmet olarak ayrıştığı bir tablo karşımıza çıkıyor.
Powell, tüketici fiyat endeksinin bileşenlerini mercek altına alırken, mallarda yükseliş eğiliminin görüldüğünü, barınmada pandemi sonrası sert yükselişin ardından bir soğuma sürecinin devam ettiğini ifade etti. Barınma enflasyonundaki düşüş, toplam fiyat baskılarını bir ölçüde hafifletmiş olsa da konut dışı hizmetler kaleminde fiyatlar hâlâ yüksek seviyelerde ve ana etken iş gücü maliyetleriyle doğrudan bağlantılı bir dinamik izliyor. Powell’a göre, tarifeler hariç tutulduğunda enflasyon, hedeflenen yüzde 2’nin çok uzağında değil; ancak tarife etkileri, çekirdek enflasyona yaklaşık 0,5–0,6 puan ek yük yaratıyor. Bu durum, ticaret politikalarının para politikası üzerindeki dolaylı etkisini bir kez daha gündeme getiriyor.
Veri Karanlığı ve Belirsizlikler Powell, hükümetin kapanması nedeniyle veri akışında oluşan kopuklukları dikkatle işaret etti. Aralık toplantısında alınabilecek kararların bu veri eksikliği nedeniyle etkilenebileceğini, hatta “sisli bir havada araba kullanırken ne yaparsınız? Yavaşlarsınız.” benzetmesiyle açıklayarak, belirsizlik ortamında temkinli adımlar atılmasının önemine vurgu yaptı. Kısa vadede istatistik kurumlarının veri yayımlanması, Fed’in analiz gücünü artırsa da geçici veri kararmasının karar süreçlerini yavaşlatabileceğini belirtti. Bu durum, karar vericilerin ekonomik tabloyu eksiksiz görmeden hareket etmek zorunda kaldıklarını gösteriyor.
K-Şekilli Ekonomi ve Gelir Dağılımı Powell’a yöneltilen sorular arasında sıkça tartışılan K-şekilli ekonomi kavramı da gündeme geldi. Pandemi sonrası dönemde yüksek gelirli kesimlerin servetindeki artış ile düşük ve orta gelirli grupların karşı karşıya kaldığı zorluklar, Merkez Bankası’nın odaklandığı konular arasına ekleniyor. Powell, büyümenin bazı kesimlerde güçlü hissedildiğini kabul etmekle birlikte, diğer kesimlerin gelir baskısının sürdüğünü belirtti. Bu durum, istihdam gücü ve gelir dağılımına yönelik politikaların para politikası ile uyumlu bir şekilde ele alınması gerektiğini gösteriyor. İşsizlik başvurularında belirgin bir artış olmadığını söylemesine rağmen, eyalet bazında incelenen iş gücü piyasasının hâlâ istikrarlı bir çizgide ilerlediğini belirtmesi, toparlanmanın uç noktalarındaki farklılığı işaret ediyor.
Tüketici Güveninde Kırılganlık Powell, tüketicilerin enflasyona ilişkin bakış açısının, fiyatlar hızla düşmese bile geçmişteki yüksek enflasyon yükünün etkisinde kaldığını ortaya koydu. “İnsanlar fiyatların neden arttığıyla ilgilenmiyor; gördükleri tek şey, geçmişteki artışların hâlâ cüzdanlarında hissedildiği.” şeklindeki ifadesi, halkın psikolojik olarak enflasyona karşı kırılgan kalmasına işaret ediyor. 2021–2023 döneminde yaşanan yüksek enflasyonun toplumun genel algısını uzun vadeli biçimde etkilediğini vurguladı. Bu bağlamda, tüketici güveninin toparlanmasının enflasyon dinamikleriyle sürtüşme halinde olduğunu, ancak tamamen çözümlenip diyaloğun yeniden kurulacağına dair ortak bir beklentiyi güçlendirmek için politika iletişiminin net ve tutarlı olması gerektiğini belirtti.
Yapay Zekâ ve İş Gücü: Yeni Dönemin İkilemi Powell, yapay zekâ teknolojisinin iş gücü piyasasına etkisini ayrıntılı biçimde ele aldı. Özellikle büyük teknoloji şirketlerinin toplu işten çıkarmaları ve bazı yetkinliklerin yapay zekâ yatırımları ile değiştirilmesi süreci üzerinde durdu. Amazon’un 14 bin kişiyi işten çıkarma örneğini, dönüşümün sembolü olarak işaret etti. Yapay zekânın üretkenliği artırabileceğini, fakat bazı meslekleri ortadan kaldırma potansiyeli taşıdığını vurguladı. Ancak uzun vadede teknolojik dönüşümün yeni iş alanları yaratacağına inandığını ve bu nedenle kısa vadeli olumsuzlukların kalıcı olmayabileceğini söyledi. Geçmişteki dot-com balonuna atıfta bulunarak, bugün yapay zekân yatırımlarının temellerinin daha gerçekçi ve üretkenlik odaklı olduğuna dikkat çekti.
İstihdamdaki Denge ve Veri Belirsizliği Powell, iş gücü piyasasında zayıflama sinyallerinin bulunmasına rağmen hızla kötüleştiğine dair bir gösterge olmadığını belirtti. İş arayanlar için durumun zor olduğunun farkında olduklarını ancak genel olarak işsizlikteki kırılganlığın hız kazanmayan bir düşüş sergilediğini kaydetti. Bu bağlamda, “veri kararması geçici bir durum” olsa da Aralık toplantısındaki kararları etkileyebileceğini ifade etti. Fed’in karar merciilerinin, özel sektör verileri ve anekdot bilgilerinin birleşimini kullanarak karar vermek zorunda olduklarını belirtti.
Aralık Toplantısına Dair Belirsizlik ve Politika Yol Haritası Powell, piyasa beklentilerinin Aralık’taki faiz indirimi konusunda net bir yanıt bulamadığını belirtti. “Bir sonraki toplantıda faiz indirimi kesin değil, hatta bundan oldukça uzaktayız” ifadesiyle, politika yol haritasının belirsizliğini vurguladı. Bu yaklaşım, piyasalarda geri çekilmelere ve faiz oranları üzerindeki dalgalanmalara yol açtı. Fed’in risksiz bir yol olmadığını ve enflasyon ile istihdam arasındaki dengeyi korumanın zorluğunu net bir dille ifade etti. Bu da stagflasyon tartışmalarını yeniden gündeme taşırken, karar alırken hem maliyetli hem de dikkatli adımlar atılacağını gösterdi.
Veri Kaynakları ve Alternatif Göstergeler Resmi istatistiklerin askıya alınmasıyla Fed, özel sektör verilerine yöneldi. ADP’nin haftalık istihdam göstergesi, bu boşluğu kısmen doldurmayı amaçladıysa da kapsamsal sınırlılıkları nedeniyle kesin sonuçlar çıkarılamadığını belirtti. Şirketlerden gelen bilanço verileri ve sektör bazlı anketler de karar süreçlerinde giderek daha fazla değerlendiriliyor. Powell, bu verilerin enflasyondaki kademeli artışı doğruladığını ifade ederken, “kesin çıkarımlar yapmak için daha fazla veriye ihtiyaç olduğunu” ekledi. Bu bağlamda, politika iletişiminin, güvenilir ve şeffaf veriye dayalı olarak güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Sonuç: Fed Temkinli Modda Powell’ın mesajı, belirsizliklerle dolu bir dönemde Fed’in istikrarlı ve temkinli adımlarla ilerleyeceğini gösteriyor. Enflasyonun bazı kalemlerde yeniden hızlanması, gümrük vergilerinin geç etkisi, veri eksikliği nedeniyle analiz güçlüğü ve gelir eşitsizliği gibi etkenler, para politikası açısından karmaşık bir tablo ortaya koyuyor. Aralık ayında faiz indirimi yapılıp yapılmayacağı konusundaki karar, önümüzdeki haftalarda gelecek ekonomik verilerin niteliğine bağlı olarak şekillenecek. Fed’in hedefi, enflasyonu yüzde 2’de tutarken, istihdam piyasasını dengede tutmak ve gelir dağılımında adaletli bir dinamizm kurmaktır. Bu süreçte özel sektör verileri ve anekdot bilgilerinin, karar süreçlerinde belirleyici olacağı öngörülebilir.






















Yorum Yap