İstanbul’un kalbinde, yıkılan bir binanın ardında yükselen müteahhitlik şaheseriyle tanışın. Şehrin dönüşümüne tanıklık edin!

İstanbul’un Zeytinburnu ilçesi, kentsel dönüşüm projeleri ile hızla değişirken, bu süreçte yaşanan olumsuzluklar da dikkat çekiyor. Veliefendi Mahallesi’ndeki bir apartmanın bitişiğindeki 4 katlı binanın yıkılmasıyla birlikte, çevredeki apartmanlarda önemli sorunlar ortaya çıktı. Yıkım çalışmalarının ardından, bitişikteki apartmanın duvarsız kalması, o bölgede yaşayanların güvenliğini ve yaşam konforunu tehdit ediyor. Bu durum, yalnız yaşayan 67 yaşındaki Behiye İçkili gibi, birçok insanı mağdur durumda bırakmış durumda.

Yıkılan binanın bitişiğindeki apartmanın sakinleri, sadece fiziksel zarar değil, aynı zamanda psikolojik bir baskı altında da kalıyor. Behiye İçkili, evinde yalnız yaşamanın zorluklarını dile getirerek, yaşadığı sıkıntıları ve korkuları dile getirdi. “Oğlum yanımda duramıyor, çünkü müteahhit bir sürü kişi toplayıp gelmiş. Hiçbir açıklama yapmıyorlar,” diyor. Bu cümleler, yalnızca onun değil, pek çok kişinin hissettiği güvenlik kaygısını da yansıtıyor.
Bölgedeki yeni yapıların hızla yükselmesi ile birlikte, insan yaşamını doğrudan etkileyen bu tür sorunlar, kentsel dönüşüm sürecinin ne denli sağlıklı yürütüldüğünün bir göstergesi. Mahalle sakinleri için en önemli talep, hasarın giderilmesi ve aynı zamanda yeni bir duvar inşa edilmesi. “İki koltuğum ve yatağım yıkıntıların arasında kaldı,” diyen İçkili, bu durumun kendisini ne kadar olumsuz etkilediğini gözler önüne seriyor. Ekonomik olarak da zor bir dönem geçiren bu insanlar, durumu daha da kötüleştiren bir belirsizlikle karşı karşıya.

Güvenlik ve konforun iyileştirilmesi adına, yetkililerin bir an önce harekete geçmesi şart. Özellikle de tek başına yaşayan yaşlı bireylerin risk altında olduğunu unutmamak gerekiyor. Yıkılan bina sonrası hiçbir açıklama yapılmaması, mağdurların çaresizliklerini artırıyor. “Yetkililere sesleniyorum, duvarımın yapılmasını istiyorum,” diyerek isyan eden Behiye İçkili, aslında pek çok kişinin hislerini de dile getiriyor: “Eşim emekli maaşıyla geçiniyoruz, gücümüz yok.”
Mahalle halkı, bu tür olayların bir daha yaşanmaması için önlemlerin alınmasını ve aynı zamanda gelecekte benzer durumların engellenmesi adına sürekliliğin sağlanmasını istiyor. Kentsel dönüşüm projeleri yapılırken, bölgedeki mevcut yapıların güvenliği ve sakinlerin hayat standartlarının korunması adına daha dikkatli adımlar atılması gerektiği aşikar. Yıkım ve inşaat süreci, yalnızca inşaat alanındaki değişikliklerle sınırlı olmamalı; çevrede bulunan insanların güvenliği ve huzuru da göz önünde bulundurulmalıdır.

Sonuç olarak, bu gibi süreçlerde yaşanan aksaklıklar, sadece fiziksel yapılar üzerinde değil, bireylerin psikolojik durumları üzerinde de derin etkiler yaratıyor. Bu sebeple, kentsel dönüşüm projeleri kapsamında, insan hayatının ve sağlığının önce geldiği bir anlayış benimsenmelidir.























Yorum Yap