Kartalkaya faciası davasında tutuklu sanıkların cesur savunmaları dikkat çekiyor. Gerçekler gün yüzüne çıkıyor, adalet arayışı sürüyor.

Bolu’daki Grand Kartal Otel yangını, 78 kişinin hayatını kaybetmesine ve 137 kişinin yaralanmasına neden oldu. Yangın sonrası, otelin denetimleri ve yetkili kişilerin sorumluluğu üzerine başlatılan davada, toplamda 20’si tutuklu 32 sanık yargılanıyor. Bu dava, hem kentte hem de ülke genelinde büyük bir ilgiyle takip ediliyor; çünkü yangın, birçok insanın canına mal olmasının yanı sıra, kamu güvenliği ve denetim mekanizmalarının etkinliği hakkında derinlemesine bir sorgulamayı da beraberinde getiriyor. Dava süreci içinde, sanıkların savunmaları ve olayla ilgili verdikleri ifadeler, yangının sebeplerini ve sorumlularını belirlemek açısından kritik bir öneme sahip.

Davanın 3’üncü duruşmasının 3. günü tamamlandı ve bazı önemli ifadeler kaydedildi. Bolu Belediyesi itfaiye eri tutuklu sanık İrfan Acar, “TAHLİYEMİ MAHKEMENİZDEN TALEP EDİYORUM” diyerek savunmasında, 16 Aralık 2024 tarihinde otele yaptıkları denetlemeye dair önemli açıklamalar yaptı. Acar, denetim sırasında eksikliklere dikkat çektiğini ve bunun üzerine rutin işlere döndüğünü belirtti. Ancak denetim sonrasında iptal dilekçesinin kendilerine ulaştığını ve bu dilekçenin müdür Kenan Coşkun’un talimatıyla işleme alındığını ifade etti. Acar, “1998 yılından bu yana denetlenmiş bir yer burası ve denetlemelerde hiçbir eksik bulunmamıştır.” sözleriyle, uzun süre içerisinde belirlenen eksikliklerin ilk kez tespit edildiğini vurgulayarak, buna dayanarak tahliye talebinde bulundu.

Öte yandan Bolu Belediye Başkan Yardımcısı tutuklu sanık Sedat Gülener, savunmasında, itfaiye raporlarının iptali konusunda hiç bir dahlinin olmadığını belirtti. “İPTALLE İLGİLİ BİR GÖRÜŞMEM OLMADI” diyen Gülener, iptalin yapılmadığını ve sürecin tamamen yasal çerçevede yönetildiğini savundu. Ahmet Demir ile olan görüşmesinde, konu hakkında bilgi vermediğini ve itfaiyeye yönlendirdiğini de sözlerine ekledi. Gülener, böyle bir suçlamanın mantıksal olarak kabul edilemeyeceğini, çünkü kendisi gibi görevi olan kişilerin bu suçlamalarla yargılanmasının yanlış bir yönlendirme olduğunu ifade etti. Bu şekilde suçlanmalarının, olayın gerçek sorumlusunun üzerinin örtülmesine yol açtığını iddia etti.
Bolu İtfaiye Müdür vekili tutuklu sanık Kenan Coşkun ise, “9 AYLIK SÜREDE TEK BİR ÇELİŞKİLİ İFADEM OLMADI” diyerek hukukun kendisini nasıl etkilediğinden bahsetti. Yangın gecesi gözaltına alınmasının ardından başlayan süreçte yaşananları aktararak, “Tutuklanmamın ardından 6 gün sonra hakkımda hukuki olmayan bir soruşturma izni süreci başladı.” dedi. Coşkun, bilirkişi raporu sürecinin ve iptal edilen bilirkişi raporunun dikkat çekici yönleri olduğunu belirtti. 9 ay boyunca hiçbir çelişkili ifadesinin olmadığını vurgulayan Coşkun, olayın gerçek yüzünün ortaya çıkarılması gerektiğini savundu.

Tüm bu beyanlar, dava sürecinin ne kadar karmaşık ve çok boyutlu olduğunu gösteriyor. Yangının sebepleri üzerine yapılan tartışmalar ve bu süreçte sorumluların kimler olduğuna dair yürütülen sorgulamalar, hem adaletin yerini bulmasını sağlamak adına hem de gelecekte yaşanabilecek olumsuz olayların önlenmesi açısından hayati bir önem taşıyor. Dava, kamu güvenliğini ve denetim mekanizmalarının gücünü sorgulamakta ve bu mesele, toplumda büyük bir yankı uyandırmaktadır.
Mahkeme, duruşmalara sabah 09.00’da yeniden devam edecektir. Yangının sebeplerinin ve sorumlularının netleşmesi için yapılacak olan her bir savunma, bu davanın seyrini belirleyecektir. Dava sonuçlandığında, kentsel yaşamda denetim süreçlerinin ne denli önemli olduğu bir kez daha anlaşılmış olacaktır.






















Yorum Yap