DEM Parti ile duyarlılığı artırmanın tam zamanı! Yenilikçi yaklaşımlar ve cesur adımlarla toplumsal değişime öncülük ediyoruz.

Terörsüz Türkiye süreci, yalnızca mevcut politik durumun ötesinde, toplumsal barışa ve uzlaşıya giden yolda önemli bir adım teşkil etmektedir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile olan görüşmesi, bu sürecin ilerlemesi adına kritik bir an olarak kayıtlara geçmiştir. Bu buluşmanın ardından, DEVA Partisi’nden Van Milletvekili Pervin Buldan ile Şanlıurfa Milletvekili Mithat Sancar ve Avukat Özgür Faik Erol’dan oluşan heyet, Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere İmralı Adası’na gitmiştir. Bu tür görüşmeler, barış geliştirme çabalarının bir parçası olarak destek bulmaktadır.
Görüşmeye ilişkin yapılan açıklamada, “GÜNCEL SORUNLARI KAPSAYACAK BİR UFUK OLUŞTURMALIYIZ” ifadesi dikkat çekmektedir. İçinde bulunulan sürecin ilerletilmesi için tarihi ve sosyolojik gerçekliklerin ciddiyetle dikkate alınması gerektiği vurgulanmıştır. Bu noktada, Türk-Kürt ilişkilerinin tarihsel boyutları üzerinde durmak kritik öneme sahiptir. Bu ilişki, yüzyıllardır süregelen bir etkileşim ve karşılıklı bağımlılık içermektedir. İki sütun olarak tanımlanan bu ilişkinin mevcut durumu, tarafların birbirlerini anlama çabasıyla güçlendirilebilir.

Bu iki sütunun arasındaki bağın anlaşılması, geçmiş yaraların onarılmasına ve toplumsal barışın pekiştirilmesine katkı sağlayacaktır. Dolayısıyla, mevcut sorunları giderme amacıyla çizgiler çizmek yerine, ortak bir gelecek inşa etme perspektifiyle birlikte hareket edilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. “CİDDİ BİR ÇABA SARF EDİYORUZ” ifadesi ise, bu çabanın ne derece önemli olduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Sınırlı şartlar altında, geçmişte yaşanmış tarihi meseleler üzerinde bir uzlaşı sağlamak için gösterilen gayret, barışçıl bir gelişim sürecinin temel bileşenidir.
Bu bağlamda, Kürt olgusunun tüm boyutlarıyla Cumhuriyetin yasallığına entegre edilmesi gerekmektedir. Geçiş sürecinin sağlam temeller üzerinde yükselmesi, yalnızca hukuksal çerçeve değil, aynı zamanda toplumsal kabul ve destekle mümkün olacaktır. Bütünsel bir olgu olarak yasallığa geçiş, Demokratik Cumhuriyetin hukuksal temellerini kuvvetlendirecek, bunun yanı sıra toplumsal huzur ve uyumun da yeniden tesis edilmesi açısından büyük bir adım olacaktır.
Bu süreçte, herkesin sorumluluk bilinciyle hareket etmesi büyük bir önem taşımaktadır. Bugün sahip olduğumuz demokratik entegrasyon fırsatı, yalnızca yerel değil, aynı zamanda evrensel bir anlam ve kapsam kazandırma potansiyeline sahiptir. Pozitif bir aşamaya geçmek için tüm bireylerin hassasiyet, ciddiyet ve sorumluluk bilinciyle hareket etmesi, bu uzun soluklu sürecin en büyük gereksinimlerinden biridir. Bu doğrultuda atılacak adımlar, sadece taraflar arasında bir uzlaşı sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda ülke genelinde barışın ve güvenliğin inşa edilmesine de katkı sunacaktır.






















Yorum Yap