Hükümetin aldığı bu şok karar, asgari ücretin altında maaş uygulamasıyla gündemi sarstı! Şeytanın bile aklına gelmezdi!

2026 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı Resmi Gazete’de yayımlanarak, kamuda esnek çalışma modellerinin uygulanması üzerine düzenlemelerin yapılacağı duyuruldu. Bu kapsamda, evden çalışma, hibrit çalışma ve kısmi süreli mesai gibi çeşitli uygulamalara ilişkin mevzuat hazırlıklarının başlatılacağı açıklandı. Özellikle kamuda çalışan sayısının Haziran 2025 itibarıyla toplam 5 milyon 289 bin 449 kişi olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Bunlardan 3 milyon 474 bin 548’i kadrolu, 438 bin 618’i sözleşmeli, 1 milyon 225 bin 772’si ise işçi statüsünde bulunmaktadır. Bu durum, kamuda çalışma dinamiklerinin değişmesi gerektiğine işaret ederken, yapılan düzenlemelerin etkileri üzerine derinlemesine düşünmeyi gerektiriyor.
Bununla birlikte, güvencesizlik kalıcı hale getiriliyor ifadesi, düzenlemelerin kamudaki çalışanların haklarını ne denli zedeleyeceğinin bir göstergesi. Eski Eğitim-Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, bu düzenlemenin yalnızca kamu emekçilerini değil, aynı zamanda toplumun tamamını etkileyen bir süreç olduğunu vurgulayarak konuya dikkat çekti. Aydoğan, bu tür düzenlemelerin 12. Kalkınma Planı ve Orta Vadeli Plan’da da yer aldığını hatırlatarak, hükümetin bu planları nasıl hayata geçireceği ile ilgili endişelerini dile getirdi. Ayrıca, “yeni nesil istihdam modeli” olarak tanıtılan İşgücü Uyum Programı’nın (İUP) haftada yalnızca 3 gün, toplamda 22,5 saat çalışma önerdiğini ve bunun, kamu çalışanlarına sağlayacağı hakları sınırlandırabileceğini ifade etti.
`İUP`, kamuda çalışanların emeklilik haklarını kapsamıyor, sendika üyeliğini yasaklıyor ve asgari ücretin altında çalışma koşulları öngörüyor. Bu durum, çalışanların haklarının ne denli ihmal edildiğini gözler önüne seriyor. Aydoğan, bu süre zarfında, çalışanların yalnızca iş kazası, hastalık ve meslek hastalığı için Genel Sağlık Sigortası primlerinin yatacağının altını çizerken, emeklilik gibi önemli haklardan mahrum kalacaklarını belirtti. Bu noktada, çalışanların durumu oldukça belirsizleşiyor. İşçi mi, kamu çalışanı mı? Bu statü sorulabilecek en önemli değerdir çünkü hakların tanımlanmasında kritik bir rol oynar.
Aydoğan, İUP kapsamında çalışanlara sunulan ‘cep harçlığı’nın, yukarıda belirtilen belirsizliklerin bir yansıması olduğunu ifade ederek, “Bu düzenleme ile birlikte, ücret unsuru ortadan kaldırılıyor. Harçlık vereceğimiz için asgari ücretin altında çalıştırabiliriz ve işçi sayılmadıkları için sendikaya üye olamazlar, haklardan yararlanamazlar” şeklinde önemli bir noktanın altını çizdi. Bu durum, kamu çalışanları arasındaki adaletsizliği ve eşitsizliği derinleştirirken, hak mücadelesinin daha da karmaşık hale geldiğini gözler önüne seriyor.
Yargıtay’ın benzer bir program olan Toplum Yararına Program (TYP) kapsamında çalışanların işçi olduğuna karar verdiğini hatırlatan Aydoğan, “Bu yüzden İUP ile şeytanın bile aklına gelmeyecek bir yöntemi kullanıyorlar” dedi. Temizlik görevlilerinin İUP kapsamında istihdam edilmesi, okullarda temizlik sorunları yaratacağını belirten Aydoğan, bu çalışma biçimlerinin kamu hizmetlerinde sürekli, nitelikli ve kapsayıcı bir yapıyı tehdit ettiğini ifade etti. Dolayısıyla, kamu kurumlarında yaygınlaşması hedeflenen bu yeni çalışma biçimleri, çalışanların istihdam güvenliğini ortadan kaldırırken, toplumun genel kamu hizmeti anlayışına da büyük zararlar verebilir. Kamunun gelecekte nasıl bir çalışma modeliyle karşılaşacağı, bu düzenlemelerin başarılı bir şekilde yönetilip yönetilemeyeceği ile son derece yakından ilişkilidir.






















Yorum Yap