Perulu topluluk Teatro La Plaza’nın sekiz Down sendromlu oyuncuyu buluşturan oyunu “Hamlet” ilk kez İstanbul’daydı. Büyük beğeni toplayan oyun “Görmezden gelindiğiniz bir dünyada nasıl var olursunuz” sorusunu sordurdu.

SERAY ŞAHİNLER / İSTANBUL – İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen 29. İstanbul Tiyatro Festivali, 24-25 Ekim’de Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde izleyicilerin ilk kez tanık olduğu bir gösterime sahne oldu. Festival programının açıklandığı günden beri, tiyatroseverlerin ilgisini çeken oyunlardan biri “Hamlet”ti. Fakat bu “Hamlet”, ‘diğerlerinden’ epey farklıydı.
Çünkü “Görmezden gelindiğiniz bir dünyada nasıl var olursunuz” sorusunu soruyordu. Soruyu soran ve sahneyi samimi, yer yer eğlendirici ama en çok titretici bir sorgu odasına dönüştüren şey ise oyunda rol alan sekiz Down sendromlu oyuncuydu. Bu tiyatronun sekiz harikası, Shakespeare’in en çok sahnelenen trajedisinin meşhur monoloğuna bambaşka bir boyut kazandırdı. “Olmak ya da olmamak” repliğini kendi perspektifinden yorumladı.
Perulu topluluk Teatro La Plaza’nın uyarlamasında Chela De Ferrari’nin imzası var. (De Ferrari daha önce de Çehov’un “Martı”sını da görme engelli oyuncularla sahneye koymuş.) En baştan söyleyelim, Ferrari bu ezber bozan rejisiyle, son yıllarda tiyatronun ne olduğunu ve aslında ne olması gerektiğini iliklerine kadar hatırlatıyor. Bu yüzden de takdiri fazlasıyla hak ediyor.
Öncü Jaime Cruz
Hikâye, Teatro La Plaza’nın tam ortasından çıkıyor. Üç yıldır tiyatroda yer göstericisi olarak çalışan Jaime Cruz, yönetmene oyunculuk hayallerinden bahsediyor. Tam bu sırada yönetmenin zihninde önce Jaime Cruz’u Hamlet olarak sahneye taşıma fikri beliriyor. Sonrası ise oyuna kadar uzanan ve tamamı Down sendromlu oyunculardan oluşan “Hamlet”e uzanan bir serüven. (Cruz oyuna başlarken hayalinin İstanbul’da ‘Hamlet’ oynamak olduğunu söyleyerek seyirciyi selamladı.)
Sahnede tüm ezberleri, dramatik yapıyı yerle bir eden, tiratları kenara atan bir oyun “Hamlet”. Önce Shakespaere’in meşhur oyununu izleyeceğinizi zannediyorsunuz fakat işler bir anda değişiyor. Her oyuncu kendi içindeki Hamlet’in yargılarını kendi hisleriyle, yaşadıklarıyla ve yaşatılanlarla yorumluyor. Claudius, Ophelia, Gertrude ve oyunda hayat bulan diğer karakterler ‘ötekiler’in diliyle sözünü söylemeye başlıyor. Hatta Hamlet’in tacı bir anda bir köpeğe dönüşebiliyor! Sekiz oyuncu, ‘yabancılaştıranın’ aslında ‘yabancının ta kendisi’ olduğunu vuruyor yüzümüze. Hepsinin “Hamlet”i kendine değil, bize. Suçlu aramıyor, yargılamıyor. Oyuncuların deyimiyle bu Hamlet “Bilincimizi bağlayan bir kurdele”.

Oyunda rol alan Octavio Bernaza, Jaime Cruz, Lucas Demarchi, Manuel García, Diana Gutierrez, Cristina León Barandiarán, Ximena Rodríguez, Álvaro Toledo performansıyla izleyicileri büyüledi; dakikalarca ayakta alkışlandı.
Sahne bir sorgu alanı
Bütün bunlar, bir oyuncunun kendi içindeki dramatik yapıyı hiç alışagelmedik bir şekilde ortaya koymasıyla tiyatro tarihine de çok güçlü bir imza bırakıyor. Oyuncular sahnede tiyatronun acıtan bir şey olduğunu söylerken, bugün tiyatronun varoluşsal çıkmazda olduğunu da yine alışılmadık bir sorgu alanı açarak yapıyor. Teatro La Plaza’nın yapmak istediği kolay yolu seçip empati kurdurmak değil. Herkes kadar söz hakkına sahip bireylerin, dünyayı ve değerleri nasıl yüzünüze vurabileceğini hatırlatmak. “Hamlet”, bütün değerler mefhumunun yerle yeksan olduğu günümüz dünyasını provoke ediyor, sorguluyor. Etkisi izleyenlerde uzun süre devam edecek gibi.























Yorum Yap