Müvekkilim Biraz Zaman Geçirsin, sıradanlığın ötesinde zekaları keşfederken anlayışın gücünü sergileyen etkileyici bir yolculuk.

Bolu’da meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybetmesine sebep olan Grand Kartal Otel yangını, ülkemizin en acı olaylarından biri olma özelliğini taşımaktadır. Olay sonrası başlatılan yargı süreci ise pek çok tartışmayı da beraberinde getirmiştir. 32 sanığın yargılandığı davada 20’sinin tutuklu olması, soruşturmanın ciddiyetini gözler önüne sermektedir. Yangında hayatını kaybedenlerin aileleri, adaletin yerini bulmasını ve bu tür faciaların bir daha yaşanmaması için gerekli olan önlemlerin alınmasını ummaktadır.
Mahkeme sürecinin devam etmesiyle birlikte, tutuklu sanıkların talepleri ve savunmaları da dikkat çekmektedir. Beraatini istemiyorum diyerek sürece dair düşüncelerini dile getiren sanıkların avukatları, duruşmalar sırasında çeşitli açıklamalarda bulundular. Özellikle Kadir Özdemir’in avukatı Serbülent Baykan, müvekkilinin durumu hakkında oldukça sert ifadeler kullanarak, “Benim müvekkilim geri zekalı,” ifadesi ile yargılamanın ciddiyetini sorgulayıcı nitelikte bir yaklaşım sergilemiştir. Bu durum, yargılamanın psikolojik ve sosyal boyutları açısından da ele alınması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Burada kast var diyerek açıkça cinayet suçlaması yapan Baykan, otel çalışanlarının yaşamlarını kaybetmesinin ardında yatan nedenleri sorgulamakta ve suçu açıkça sanıklara atfetmektedir. Bu noktada, olayın sebeplerinin derinlemesine araştırılması ve tüm ilgili kişilerin sorumluluğunun net bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Yangında hayatını kaybeden 16 kişinin yanı sıra, çalıştıkları yerde canlarını kaybeden pek çok insanın aileleri de mağdur durumdadır. Her bir kaybın arkasında birer hikaye, birer acı vardır.
Otelin genel müdürü olan Emir Aras ise savunmasında, otelin denetimlerinin yapılmasının önünde bir engel olmadığını belirtmiş ve “Keşke bu tehlikeyi görseydim” diyerek bir pişmanlık ifadesi ortaya koymuştur. Ancak bu tür bir pişmanlık, kayıpları geri getirmeyecek olması nedeniyle halk arasında tepkiyle karşılanabilir. Aras’ın, otelin doğru denetim altında olduğu iddiaları, yangının yaşandığı gerçeğiyle çelişmektedir ve bu da kamuoyunda adalet arayışını daha da derinleştirmektedir.
Yangında hayatını kaybedenlerden biri olan Ceyda Hacıbekiroğlu, kendisinin de otelde bulunduğunu ve tamamen tatil amacıyla orada olduğunu ifade ederken, “Ben suçsuz olduğuma inanıyorum,” demesi, mahkemede tartışmalara neden olmuştur. Mağdur yakınları tarafından kendisine yönelik gelen tepkiler, yapılan yargılamanın ne denli zorlu geçeceğinin bir göstergesidir. Hacıbekiroğlu’nun açıklamaları, sanıkların olayı ne denli ciddiye aldığını ve kendi konumlarının farkında olup olmadıklarını sorgulatmaktadır.
Yangında yaşamını yitirenlerin aileleri, acılarının bir nebze hafiflemesi adına somut adımlar atılmasını talep etmektedir. Avukat Yüksel Gültekin, duruşma salonunun önünde yaptığı açıklamada, kamuoyunun vicdanını rahatlatacak bir karara olan ihtiyaçlarını dile getirmiştir. Emsal karar verilmesini istemesi, adaletin sağlanmasının yanı sıra, böyle bir olayın tekrarlanmaması için gerekli önlemlerin alınması gerektiğinin de altını çizmektedir. Bu davanın, Türk adalet sistemi açısından bir dönüm noktası olması gerektiği, hem mağdur aileler hem de toplum adına vazgeçilmez bir taleptir.






















Yorum Yap