Taş ocağına karşı traktörle direnişin ilham verici hikayesini keşfedin! Doğaya sahip çıkma mücadelesini destekleyin.

Osmaniye’nin Bahçe köyünde, yörede açılması planlanan bir taş ocağına karşı köylüler büyük bir direniş gösterdi. Bu olay, sadece köy sakinleri için değil, aynı zamanda tüm bölge için önemli bir çevresel mücadele niteliği taşıyor. Yerel halk, köye 300 metre, tarihi Babaoğlu Kalesi’ne 500 metre ve antik Hierapolis kentine ise yalnızca 3 kilometre mesafede konumlandırılması planlanan bu taş ocağının yaratacağı tehditlere karşı traktörlerle protesto düzenledi. Eyleme katılan köylüler, bu projenin onların yaşam alanlarını tehdit ettiğini ve doğal kaynaklarını olumsuz etkileyeceğini belirtti.
Bu protestoda yer alan köylülerden biri, yıllarca emek vererek yetiştirdikleri zeytin ağaçlarının taş ocağının açılması halinde zarar göreceğinden endişe ettiklerini ifade etti. “O kadar zeytin diktik yetiştirdik, buralarda 30 yıllık zeytin var. Bu zeytinler bitecek. Zeytin tutmaz, döllenmeyi önler bu havanın tozu. Ağaçlar kurur. Onun için biz bu taş ocağına şiddetle karşıyız. Bu taş ocağının yapılmasına kim izin verdiyse biz bu iznin kaldırılmasını istiyoruz. Köy halkı olarak bu işin en kısa sürede durdurulmasını istiyoruz,” diyerek, yaşadıkları tehdidin ciddiyetine dikkat çekti.
Mahkeme İptal Etti
Bir diğer köylü ise, taş ocağının konumunun üç farklı köyü tehdit ettiğini belirterek, “Burası Babaoğlu, Kırmacalı ve Bahçe köyüne yakın olan bir yer. Bununla ilgili biz zaten köylü olarak idare mahkemesine bunun yanlış olduğu konusunda detaylı dilekçemizi verdik ve ayın dördüne buranın keşfi var,” şeklinde konuştu. Mahkemenin henüz keşif yapmasına rağmen, köylülerin tahrik edilmesi gibi bir durumun yaşandığına dikkat çekerek, bu süreçte yaşananların adalet anlayışına aykırı olduğunu ifade etti.
Yetkili mercilerin bu köylülerin direnişini görmezden gelmesinin ve süreci hızlandırma çabalarının, onların mevcut haklarına zarar verdiğini düşünen köylüler, geçmişte benzer bir durumla karşılaştıklarını hatırlatarak şöyle devam etti: “Bizim şu an deprem evlerinin yapılmış olduğu yer köyün yanında olmasına rağmen yine yapılması istendi. Buna rağmen köylü direndi, mahkeme de zaten köylüyü haklı buldu ve iptal etti.” Bu durumun, köylülerin yalnızca haklarını koruma çabası değil, aynı zamanda çevrelerine duydukları sevecenliğin bir yansıması olduğunu ortaya koydu.
Köylüler, “Şimdi bunların yaptığının durdurulması için bir talebimiz var. Bunlar ayın dördünü beklemeden gelip bunu yapması bir tuhaf. Köylü bu yol açılıncaya kadar hiçbir şey demiyordu, mahkemeyi bekliyorduk. Mahkeme karar verirse saygılıydık herkes öyle düşünüyor,” diyerek, süreç boyunca nasıl bir tavır sergilemeleri gerektiğini belirtiyorlar. Mahkeme sürecinden önce yaşanan bu durum, köylüler arasında büyük bir tedirginlik ve öfkeye yol açtı.
Sonuç olarak, Bahçe köyü sakinlerinin direnişi, sadece kendi yaşam alanları için değil, aynı zamanda çevresel duyarlılığın ve tarımsal üretimin devamı açısından da son derece kritik bir önem taşıyor. Bu tür projelere karşı çıkmaları, yerel halkın kendi haklarını koruma azminin ve doğaya olan saygılarının bir göstergesi. Ekosistemlerin korunması için yürütülen bu tür mücadelelerin önemi her geçen gün arttığı için, köylülerin bu direnişi örnek alınması gereken bir duruşu simgeliyor.






















Yorum Yap