DMM, huzurevi iddialarını çarpıcı bir şekilde yalanlıyor; Bektaşi kültürüne yönelik suçlamaların asılsız olduğunu kanıtlıyor.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), son günlerde Nevşehir’de yaşanan huzurevi kapatma olayına dair bazı asılsız iddialara açıklık getirdi. Medya organlarında yer alan haberlerde, kapatılmanın Bektaşi kültürünü hedef alarak zayıflatma amacı taşıdığı yönünde spekülasyonlar yapıldığı belirtildi. Ancak DMM, bu iddiaların gerçek dışı olduğunu ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içerdiğini resmi bir açıklama ile duyurdu.
Açıklama, kapatılan huzurevinin bakım ve güvenlik standartlarının artırılması amacıyla geçici olarak hizmete açılan Kapadokya Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’ne taşınmasının zorunlu hale geldiğini vurguladı. Bu süreç, huzurevinde kalan yaşlı bireylerin can ve mal güvenliğini sağlamak için planlanan yangın güvenliği ile güçlendirme faaliyetlerinin bir parçasıdır. DMM’nin açıklamasında, “Tadilatların tamamlanmasının ardından huzurevi sakinleri yeniden eski yerlerine dönecektir” ifadesine yer verilerek, huzurevi sakinlerinin güvenliği ve refahının her zaman öncelik olduğu ifade edildi.
Ortaya atılan bu spekülasyonların, yalnızca teknik bir konuda farklı anlamlar yüklendiği ve kamuoyunu manipüle etme çabası olarak değerlendirildiğinin altı çizildi. Açıklamada, yanıltıcı ve asılsız bilgilere dikkatle yaklaşılması gerektiği vurgulanarak, “Kamuoyunun, doğruluğu teyit edilmemiş ve manipülatif amaçlarla paylaşılan içeriklere itibar etmemesi önemle rica olunur,” denildi.
Toplumda huzurevleri, yaşlı bireylerin bakımının yapılması ve sosyal yaşantılarının devam etmesi için büyük bir öneme sahiptir. Bu nedenle, huzurevi kapatılması gibi durumların tarafsız bir biçimde değerlendirilmesi, yaşlıların ihtiyaçlarının karşılanması adına kritik öneme sahiptir. Dezenformasyon süreçleri, belirli grupların, bu tür bilgileri kendi çıkarları doğrultusunda çarpıtarak algı yönetimi yapma çabası olarak görülebilir. Bu noktada, haber kaynaklarının güvenilirliğini sorgulamak da toplumun sağlık ve güvenlik bilgilerini edinimini olumlu yönde etkileyecektir.
Nitekim, yaşlı bireylerin barınma koşullarının iyileştirilmesi, devletin sosyal politikalarının bir parçasıdır. Bu tür süreçlerin şeffaf bir biçimde yürütülmesi, toplumsal güvenin artmasına katkı sağlayacak ve yaşlılık dönemindeki bireylerin psikolojik ve fiziksel sağlıklarının korunmasına olanak tanıyacaktır. Dolayısıyla kamuoyunun bu tür hassas konularda bilinçli ve dikkatli davranması, toplumsal bir zorunluluk haline gelmiştir.






















Yorum Yap