Cevdet Yılmaz, bütçe giderlerinde sunduğu sarsılmaz istikrar ile ekonomik yönetimde yeni bir dönemin kapılarını aralıyor. Detaylar için tıklayın!

Toplantı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu’nun önemli gündem maddeleri etrafında toplandığı bir süreç olarak dikkat çekiyor. AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş’un başkanlığında yapılan bu oturumda, 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi etraflıca ele alındı. Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da önemli görüşmeler ve açıklamalar yaparak milletvekillerinin sorularına yönelik yanıtlar verdi. Yılmaz’ın katkıları, bütçenin sadece bir mali hükmü değil, aynı zamanda ülkenin ekonomik yönelimi ve stratejisi üzerine bir tartışma platformu oluşturduğu gerçeğini ön plana çıkarıyor.
Nitelikli bir tartışmanın, zamanla olumlu sonuçlar doğuracağını vurgulayan Yılmaz, “BÜTÇE VESİLESİYLE ASLINDA ÜLKEYİ TARTIŞIYORUZ” ifadesiyle bütçe görüşmelerinin, milletin yararına olacak stratejik yönelimleri belirlemek adına kritik bir zemin sunduğunu belirtti. Burada önemli olan, hükümetlerin bütçelerini hazırlarken belli dengeler gözeterek hareket ettikleridir; bu da büyük değişiklikleri sürpriz olarak karşımıza çıkarmaz. Bu tarz analizlerin ve eleştirilerin, yalnızca bütçenin değil, ülkenin genel durumunun değerlendirilmesi açısından önemli bir parlamento faaliyeti olarak görülmesi gerektiği vurgulandı.
Ayrıca, Konya’daki su sorununa ilişkin sorulara yanıt veren Yılmaz, Türkiye’nin su kaynaklarının durumu hakkında ciddi endişeler dile getirdi. İklim değişikliğinin etkilerinin günden güne hissedildiği günümüzde, “SU KONUSUNDA ÇOK DAHA ZORLU BİR DÖNEME GİREBİLİRİZ” açıklamasıyla su yönetimi konusunda acil önlemlerin alınması gerektiğini belirtti. Akdeniz havzasındaki ülkelerin, iklim değişikliği nedeniyle su kaynakları üzerinde büyük baskılarla karşı karşıya olacağını söyleyen Yılmaz, suyun sadece doğal bir kaynak değil, aynı zamanda geleceğimizin teminatı olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin su zengini bir ülke olmadığını ifade eden Yılmaz, artan nüfus ve değişken tüketim kalıplarının bu durumu daha da kötüleştirdiğini vurguladı. Bu bağlamda, uzun vadeli stratejilerin oluşturulması gerektiği düşüncesiyle, yerel yönetimlerin de bu konuda üstlenmeleri gereken sorumluluklar olduğu belirtilmiştir.
Yılmaz, su yönetimi konusunda sistemsel bir yol haritası üzerinde çalıştıklarını ve mevcut şebekelerdeki kayıpların önlenmesi amacıyla daha objektif ölçüm sistemleri geliştirilmesi gerektiğini ifade etti. Şu anda şehir şebekelerinde yaşanan yüksek kayıp-kaçak oranları, kaynakların etkin kullanımı açısından büyük bir problem oluşturmakta. “YATIRIMLARDA VERİMLİLİĞİ ESAS ALDIK” diyerek tasarruf tedbirlerinin ardından projelere yönelik kaynakların daha etkin bir şekilde yönlendirilmesi üzerine değerlendirmelerde bulundu. Bu şekilde, hızlı bir şekilde ekonomi kazandırılacak projelerin öne çıkarılması hedeflenmektedir. Yılmaz, kaynakların öncelikli ve sonuçlanması yüksek projelere yönlendirilmesi gerektiğini savundu. Aslında yönetim anlayışında verimliliği esas almak, büyük projelere aynı şekilde kaynak dağıtımını sağlamak yerine, daha sağlıklı bir yapı oluşturacaktır.
Öte yandan, bütçe üzerindeki eleştirileri yanıtlarken Yılmaz, “BURASI AYNI ZAMANDA BİR HESAP VERME YERİDİR” diyerek, bütçedeki sapmaların nedeninin gelir kaynaklı olduğuna vurgu yaptı. Harcama kalemlerinde aşım yaşanmadığını, ancak gelirlerin beklenenin altında kaldığını belirtti. Bu noktada, kamu bütçesinin öngörülen sınırlar içinde kalmasının bir başarı olduğunu düşündüğünü belirterek, enflasyonun etkileri üzerinde durdu. Enflasyon üzerinde yapılan analizler sonucunda, gelirlerdeki düşüşün beklenmedik bir sonuç olduğunu ifade etti. Bunun yanı sıra, “BÜROKRAT ARKADAŞLARIMIZ KEŞKE DAHA İYİ ÖNGÖREBİLSEYDİ” ifadesiyle bürokratların yaşanan bu durumu daha iyi tahmin edebilmesi gerektiğini de dile getirdi. Uzun vadede iş dünyasına olumlu katkı sağlayan gelişmelerin kısa vadede kamu gelirlerinde beklenmedik bir azalma yaratabileceğinin altını çizdi.
Söz konusu bütçe içerisindeki cari açık ile ilgili bir diğer önemli açıklama ise, cari açığın öngörülenden daha düşük gerçekleşmiş olmasıydı. Bu, bütçe disiplininin bir göstergesi olarak değerlendirildi. Yılmaz, “CARİ AÇIK ÖNGÖRÜLENDEN DAHA DÜŞÜK GERÇEKLEŞTİ” diyerek bu durumun olumlu yanlarını ön plana çıkardı. Bütçedeki ana sapmaların, gelir tarafında olduğunu yineleyerek cari açığın düşük seviyelerde kalmasının, genel dengeleri iyileştirdiğini ifade etti.






















Yorum Yap