AB ile Türkiye arasındaki güçlü işbirliği, ekonomik ve kültürel alanlarda önemli fırsatlar sunuyor. Bu ilişkilerin derinleşmesi kaçınılmaz!

Avrupa cephesinden Türkiye’ye yönelik gelen olumlu mesajlar, ülkemizin uluslararası ilişkilerdeki yerini güçlendirme adına önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ve AB Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Marta Kos’un düzenlediği basın toplantısı, 2025 Genişleme Raporu’nun kamuoyuna duyurulması açısından kritik bir öneme sahiptir. Bu rapor, sadece Türkiye’yi değil, Sırbistan, Arnavutluk, Karadağ, Kuzey Makedonya, Bosna-Hersek, Kosova, Ukrayna ve Moldova gibi aday ülkelerin de geleceğini şekillendirmektedir.

Kallas’ın Türkiye’nin stratejik önemine vurgu yaparak, “Türkiye, ortak çıkarlarımızı ilgilendiren birçok konuda birlikte çalıştığımız önemli bir ortak olmaya devam ediyor.” ifadesi, Türkiye’nin uluslararası iş birlikleri açısından ne denli kıymetli olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak, Türkiye’nin AB üyelik müzakerelerinin dondurulmuş olduğu gerçeği, Kallas tarafından Türkiye’ye ait bir mesele olarak gösterilmektedir. Bu durum, Türkiye’nin kendi iç dinamiklerini göz önünde bulundurması gerektiği anlamına gelmektedir.
TÜRKİYE’NİN DURUMU VE GELECEK İHTİMALLERİ

Kalla’nın belirttiği üzere, Türkiye’nin AB üyelik durumu “karışık” bir görünüm arz etmektedir. Gürcistan ve diğer aday ülkeler için görüşler daha olumsuzken, Arnavutluk, Moldova, Karadağ ve Ukrayna için tabloların olumlu olduğu belirtilmektedir. Türkiye, Sırbistan, Kuzey Makedonya, Kosova, Bosna-Hersek gibi ülkelerle birlikte karışık bir durum içinde yer alması, sadece dış politikadaki belirsizlikler değil, aynı zamanda iç politikadaki reform eksiklikleriyle de ilişkilidir. Kalla’nın ifade ettiği gibi, genişlemenin yalnızca müzakere fasılları ve reformlardan ibaret olmadığını belirtmesi, bu sürecin daha derin boyutlarını gözler önüne sermektedir. Türkiye’nin AB’nin ortak dış ve güvenlik politikasına uyum sağlaması, bu sürecin temel unsurlarından birisini oluşturmaktadır.
Kallar, Türkiye’nin yolsuzluk mücadeleleri, hukukun üstünlüğü ve özgür medya gibi konularda da bir tercih göstermesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu noktada, Türkiye’nin içindeki siyasi ve sosyal dinamikler, bunun gerçekleştirilmesinde belirleyici rol oynamaktadır.
GÜÇLÜ BİR BİRLİK İÇİN HAZIRLIK
AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Marta Kos, 2025’in genişleme politikası için “çok iyi bir yıl” olacağına dair umut verici açıklamalarda bulunmuştur. Kos, bu yıl içinde önemli gelişmeler yaşandığına dikkat çekerek, ilerideki genişlemenin AB’yi “daha güçlü” bir bütün haline getireceği mesajını vermektedir. Genişleme sürecinde, gelecekteki üye ülkelerin üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirebilmeleri için hazırlanmaları gerektiğinin altını çizen Kos, “AB olarak biz de daha geniş bir Birlik için hazırlanmalıyız.” diyerek, birlik içerisindeki dayanışmanın önemine dikkat çekmektedir.
Sonuç olarak, Türkiye’nin Avrupa ile olan ilişkilerinde atılacak adımlar, yalnızca ekonomik ve politik iş birlikleri açısından değil, aynı zamanda iç reformlar açısından da büyük önem taşımaktadır. Türkiye, bu süreçte kendisi için bir fırsat penceresi açabilir ve AB ile olan ilişkilerini yeniden güçlendirebilir. Ancak bu, güçlü irade ve kararlılıkla, iç politika ve reform süreçlerinin etkin bir şekilde yönetilmesi ile mümkün olacaktır.






















Yorum Yap