Karagüzel’in 64 yıllık Almanya göç hikayesini keşfedin. Türkiye’den yola çıkan ilk işçilerden biri olarak yaşadığı deneyimlerin izini sürün!
30 Ekim 1961’de imzalanan İşgücü Anlaşması, Türkiye’den Almanya’ya göç eden işçilerin hikayesinin başlangıcını oluşturmuştu. Bu anlaşma ile birlikte Almanya, iş gücü ihtiyacını karşılamak üzere pek çok Türk işçiyi ülkesine davet etti. Bu sürecin ilk yüzlerinden biri olan 91 yaşındaki Karagüzel, dönemin zorluklarını ve sağladığı katkıları anlatarak, Türk işçi topluluğunun nasıl şekillendiğine dair önemli bilgiler verdi. İlk olarak Köln’deki Ford fabrikasında işe başlayan Karagüzel, Almanya’nın işçi açığını kapatmak için çok önemli bir rol üstlendi.
Kısa sürede hızla Almanca öğrenen Karagüzel, sadece fabrikanın üretim kapasitesine katkıda bulunmakla kalmadı, ayrıca Türk işçilerin adaptasyon süreçlerine de katkı sağladı. Üç yıl boyunca edindiği tecrübelerin ardından, idari pozisyonda çalışmaya başlayan Karagüzel, Türkiye’den gelen işçileri “heim” adı verilen işçi yurtlarına yerleştirerek, onların Alman toplumuna entegrasyonunu kolaylaştırdı. Bu bağlamda, Karagüzel’in işçi yurtlarında müdürlük yaparak, zorluklarını hafiflettiği işçilerin yaşamlarını daha iyi hale getirmek için önemli bir sorumluluk taşıdığını belirtmek gerekir.
TÜRK İŞÇİLERİNİ ÖRGÜTLEDİ, DERNEK KURDU
Köln ve çevresindeki Türk işçileri bir araya getirerek “Köln ve Çevresi Türk İşçileri Cemiyeti” adıyla bir dernek kuran Karagüzel, kısa sürede 3 bin 500 üye topladı. Bu durum, sadece Türk işçilerin sosyal yaşamlarını teşvik etmekle kalmadı, aynı zamanda onların hak mücadelesine destek sağlamada da etkili oldu. Karagüzel, yerel yönetimlerle kurduğu ilişkinin, işçilerin haklarını elde etme noktasında önemli bir adım olduğunu vurguladı. Fakat günümüzde birçok derneğin sadece “tabela derneği” olarak kaldığını belirtmesi, geçmişteki birlikteliğin ve işbirliğinin önemini hatırlatır niteliktedir.
GENÇLERE TÜRKÇEYİ UNUTMAMALARI TAVSİYESİ
Artık Almanya’da 5. nesil Türklerin yaşadığını dile getiren Karagüzel, gençlerin ana dillerini korumaları gerektiği konusunda uyarılarda bulundu. “Çocuklarımız çoğu zaman kendi aralarında Almanca konuşuyor, bazen Türkçe kelimeler kullanıyorlar ama Almancayı Türkçeden daha iyi biliyorlar” diyerek, dillerinin korunmasının gerekliliğine dikkat çekti. Ana dil çok mühim, teşvik edilmeli ifadesi, kültürel bağların yaşatılmasının önemini ortaya koymaktadır. Genç kuşakların kendi kültürel miraslarına sahip çıkması, sadece dil açısından değil, aynı zamanda kimlik bilinci açısından da büyük bir değer taşımaktadır.
TÜRK İŞÇİLERİN ALMANYA EKONOMİSİNE KATKISI
Karagüzel, Türkiye’den gelen işçilerin Almanya’nın ekonomik büyümesine olan katkısına da dikkat çekti. “Bugün Almanya’nın ekonomisini ayakta tutan yeni girişimci Türk vatandaşları her alanda var; avukatımız, doktorumuz, sanayicimiz, inşaatçımız, lokantalarımız ve kafelerimiz var” dedi. Bu sözler, Türk işçilerinin sadece iş gücü olarak değil, aynı zamanda ekonominin dinamizmine katkı sağlayan girişimciler olarak rollerini vurgulamaktadır. Geleceğe yönelik umut dolu yaklaşımları, bu topluluğun başarısının ve dayanışmasının bir göstergesidir.
UÇMA HAYALİNİ ALMANYA’DA GERÇEKLEŞTİRDİ
Küçüklüğünden beri uçak ve helikopter yapımına meraklı olan Karagüzel, Almanya’da kendi yaptığı uçaklarla uçma hayalini gerçekleştirmiştir. Bu süreçteki başarısı, yalnızca kişisel bir hevesi gerçekleştirmekle kalmamış, aynı zamanda Türk mühendislik ve sanayisinin gelişimine dair umut verici bir örnek oluşturmuştur. Ancak Türkiye’ye uçma hayali, çeşitli izin sorunları nedeniyle gerçekleşememiştir. “Yugoslavya’ya inme izni verilmiyordu, malzemeyi yüklesem yeterli benzin alamıyordum. Bu yüzden Türkiye’ye gidemedim, ama en büyük hevesimdi” sözleri, yaşanan zorlukları ve bu süreçteki hayal kırıklığını da gözler önüne serer. Bu durum, uluslararası seyahat ve uçuş izinlerinin, bireylerin hayallerini gerçekleştirmede ne denli etkili olabileceğini göstermektedir.
Yorum Yap