Modern ilişkiler çağında sevgi kavramı giderek karmaşık bir hal alırken görünürde “aşk” gibi sunulan bazı ilişkiler gerçekte duygusal yıkıma sebep olabiliyor. Uzmanlara göre kişinin kendini sürekli yorgun, çaresiz, değersiz ve kullanılmaya açık hissettiği ilişkiler toksik ilişki kategorisine giriyor.
Konuya önemli bir noktayı belirterek giriş yapalım: “Toksik ilişki” kavramı aslında sadece romantik partnerle sınırlı değil. Arkadaşlık, iş ilişkileri ve hatta aile bağları bile zamanla toksik hale gelebiliyor ve yıpranmış hissetmenize neden olabiliyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz toksik ilişkilerin bireyin ruhsal dayanıklılığını tükettiğini belirterek “Manipülasyon, kontrol, aşağılama, sözel şiddet ve duygusal istismar toksik ilişkinin en belirgin işaretleridir” diye uyarıyor.
Aşk çoğu zaman güven, huzur ve aidiyetle eşanlamlı düşünülür. Ancak bazı ilişkiler vardır ki sevgi adı altında ilerlerken yavaş yavaş iç dünyamızı tüketir, özdeğer algımızı zedeler ve psikolojik dayanıklılığımızı yok eder. İlk bakışta romantik ya da tutkulu gibi görünen bu ilişkiler aslında duygusal zehirlenme yaratan toksik bağların ta kendisi olabiliyor. Yani bu tür bir ilişkide sevildiğimizi düşünürken bir yandan da sürekli olarak kendimizi yetersiz, suçlu, anlaşılamayan ya da terk edilme korkusuyla yaşayan biri gibi hissedebiliriz. Gerçek ise şudur: Toksik bir ilişkide duygular karşılıklı değildir; güç dengesi bozulmuştur. Karşı tarafın ruh hali sürekli değişir, sözleriyle değer veriyor gibi görünürken davranışlarıyla hayal kırıklığı yaratır. Zamanla “Acaba gerçekten sorun bende mi?”, “Belki ben fazla hassasım” ya da “Onu kızdırmak istemiyorum” gibi düşüncelerle kendimizi sorgulamaya başlarız. Bu durum yalnızca ruhu yormakla kalmaz, aynı zamanda kimliğimizi, sınırlarımızı ve yaşam enerjimizi de sessizce tüketir. Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz toksik ilişkiyi “ruhsal zehirlenme” olarak tanımlayarak bu tür bağların yalnız bırakma korkusu ve manipülatif davranışlarla beslendiğini söylüyor. Beyaz’a göre, kişi ilişkide olmaktan çok ilişkide kalmak için mücadele ediyorsa sevgi değil bağımlılık söz konusu.

Aspesi, Launchmetrics Spotlight
Tüm İlişkiler Toksik Olabilir
Acı ama gerçek: Toksik ilişki sadece sevgililer arasında yaşanmıyor; arkadaşlıklar, aile ilişkileri, hatta iş ortamındaki dinamikler bile zaman zaman görünmez bir manipülasyon ağına dönüşebiliyor. Hepimiz bunu en az bir kez yaşamışızdır, değil mi? En tehlikeli yanı ise toksik ilişkinin hemen fark edilmemesi. Uzmanlara göre farkında olmadan zamanla duygusal istismarı normalleştirebiliyor, kendimize yabancılaşabiliyor ve düzenin bozulmasından korktuğumuz için bu döngüyü sürdürmeye devam edebiliyoruz. Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz bunu şöyle açıklıyor: “Tüm toksik ilişkilerde kişi kendini ilişkide sürekli bitkin, çaresiz ve kullanılmış hisseder. İhtiyaçlarının göz ardı edildiğini, sürekli ikinci planda kaldığını düşünür. Karşı tarafın ruh halindeki tutarsızlıkları fark eder ve bu durumdan strese girer. Alınan kararlar veya yapılan davranışlar suçluluk, korku, öfke gibi yoğun duygularla geri döner. Karşı tarafı kırmamak için davranışlarına aşırı dikkat eder ve tepkilerinden endişe duyar. Bunların yanında sözel ve psikolojik şiddet, manipülatif davranışlar, aşağılayıcı veya kontrol edici tutumlar, cezalandırıcı davranışlar ve duygusal istismar da toksik ilişkinin doğrudan belirtileridir. Yalan söylemek de bu tür ilişkilerde sıkça rastlanan bir işaret olabilir ancak tek başına toksik ilişki varlığını kanıtlamaz, diğer belirtilerle birlikte değerlendirilmeli.”
Ne Yapabiliriz?
Toksik bir ilişkiyi fark etmenin, korunmanın ilk adımı olduğunu vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, kendi üzerimizdeki etkileri fark edip inkar etmeyi bırakarak süreci yönetmenin mümkün olabileceğini söylüyor ve ekliyor: “Düşünceleri ve duyguları not etmek farkındalık oluşturur. Karşı tarafa sınırlar çizmek, disiplinli ve tutarlı olmak önemli. Toksik davranışların, çoğu zaman karşı tarafın kendisiyle ilgili sorunlardan kaynaklandığını kabul etmek gerekir. İletişim ve farkındalık bazen toksik davranışları azaltabilir ancak bu süreç uzun zaman ve emek gerektirir. Kişinin kendisine iyi gelen etkinlikleri ve alışkanlıklarını ihmal etmemesi önemli. Uzman desteği almak duygusal iyileşmeyi hızlandırır ve süreci daha sağlıklı kılar. İlişki sona erse bile etkileri bir süre hissedilebilir. Bu dönemde sabırlı olmak, kendine şefkat göstermek ve sezgilerine güvenmek kritik öneme sahip. Kararlar, kişinin kendisiyle yüzleşmesi açısından önemli, bu nedenle rasyonel ve farkındalıkla alınmalı.”
Yorum Yap