11. Yargı Paketi’ne karşı çocukların suça karışmalarını önlemek devletin sorumluluğudur. Bu konudaki görüşlerimizi keşfedin.

EŞİK, yasa taslağı hakkında önemli bir açıklama yaparak, Meclis’e gelmesi durumunda muhalefet partilerine “Genel Kurul oylamasına katılmayın” çağrısında bulundu. Bu önemli uyarının arkasında, taslağın içeriğinin toplumda yaratabileceği derin etkiler yatmaktadır. EŞİK, yalnızca cezaların artırılmasının sorunu çözmeyeceğini, aksine toplumdaki güvensizliği artıracağını belirtiyor. Suç örgütleriyle etkin mücadele, infaz rejimi reformu ve çocukların rehabilitasyonu gibi konular, toplumsal barışın sağlanması açısından hayati önem taşıyor. Kurum, bu konularda acil adımlar atılması gerektiğinin altını çizerek, toplumun her kesiminin temel hak ve özgürlüklerinin korunması gerektiğini vurguladı.
EŞİK, suç istatistiklerine dayanarak, 2024 yılında güvenlik birimlerine ulaşan suça sürüklenen çocuk sayısının 178.834’ten 202.785’e yükseldiğini ifade etti. Bu artış, dikkat edilmesi gereken bir durumdur çünkü suç probleminin yalnızca cezalarla azaltılabileceği yanılgısı, daha büyük sorunlar doğurabilir. Örneğin, verilen hapis cezalarının sayısı da alarm verici bir seviyededir; 63.712 ceza kararının 43.128’i hapis cezası olarak verilmiştir. Çocukların yaşlarına ve gelişimlerine uygun rehabilitasyon yöntemlerinin eksikliği, ceza adalet sisteminin bir sorunlu yönüdür. Eş zamanlı olarak, erişilebilir ve ihtisaslaşmış çocuk evi sayısının yalnızca 58 olduğuna da dikkat çekilmiştir. Eşit eğitim imkanlarının sağlanmaması, suçun artmasında etkili bir faktördür. “Örgün eğitimden kopuş” ve “kamusal alan eksikliği” gibi faktörler, çocukların suça itilmesinde etkili olan başlıca sebeplerden biridir.
EŞİK, 11. Yargı Paketi taslağındaki 15–18 yaş arasındaki çocukların işlediği insan öldürme suçları ile ilgili ceza artışını eleştirerek, bu yargılamaların çocukların gelişimlerine olumsuz etkiler yaratacağını belirtmiştir. Çocukların “yetişkin gibi” yargılanması riski, yine EŞİK tarafından açıkça ifade edilmiştir. Şu durum, yalnızca cezaların artmasıyla bağlantılı değildir; aynı zamanda çocukların geleceğini de tehdit eden bir yaklaşımdır. Mevcut uygulamada bu yaş grubundaki çocuklar için ağırlaştırılmış müebbet yerine 24 yıla kadar hapis cezası verilebiliyorken, yeni taslakla bu süre 27 yıla kadar çıkabilmektedir. Bu da, çocukların bir yetişkin gibi cezalandırılmasının önünü açacağı anlamına gelirken, aynı zamanda cesaret kırıcı bir adım olacaktır.
EŞİK, bu yasaların uygulanmasının sonuçlarının da düşündürmesi gerektiğini vurguladı. “Çocukların cezaları, ontolojik olarak çocukluk kavramı ile çelişmektedir”; çocukları daha ağır cezalarla cezaevine göndermek, psikolojik ve sosyal sonuçlar doğuracak bir etkiye sahiptir. Çocukların cezai sorumlulukları ile ilgili yapılan düzenlemelerde, getirilmesi önerilen değişiklikler ile sonuçları analiz edilmeli ve toplumsal etkileri göz önünde bulundurulmalıdır. Yasal değişiklikler, sadece çocukların eğitimi ve geleceği üzerinde değil, tüm toplum üzerinde olumsuz etkiler bırakacaktır.
EŞİK, bu taslak ile getirilen düzenlemenin çocukların yargı sisteminde başlıklar altında olumsuz yönde etkiler yaratacağını ifade ederken, “yetişkin gibi yargılanmalarının” önünü açan bir düzenlemenin sosyal adalet arayışını zayıflatacağını savunmaktadır. Bu bağlamda, öneriler de önemli ve dikkate değer bir yer kapsamaktadır:
EŞİK, muhalefet partilerine doğrudan seslenerek, bu yasa taslağının Meclis’e getirilmesine izin vermemelerini ve Meclis Genel Kurulu’nda oylamaya katılmamalarını belirtmiştir. “Siz halkı temsil ediyorsunuz” diyerek, bu taslağın yasal hale gelmesine karşı çıkılmasını istemektedir. EŞİK, bir toplumda toplumsal güvenliğin sağlanmasının sadece cezai düzenlemelerle olmaz, bu konuda koruyucu ve rehabilite edici bir yaklaşımın zorunlu olduğunu vurguladı. “Yasalara dokunmayın; uygulayın” çağrısı ile toplumsal adaletin sağlanmasında sadece yasaların içinin doldurulması değil, aynı zamanda bu yasaların etkili bir şekilde uygulanmasının gerekliliği üzerinde durmaktadır.






















Yorum Yap