Bursa’da geçmişi bugüne taşıyan kafe, ‘Bismillah dedin mi?’ menüsüyle sosyal medyada geniş ilgi topluyor.
Bursa’da, sıradan bir kafenin ötesinde, geçmişin ruhunu günümüze taşıyan yaşayan bir müze niteliğinde bir mekân bulunuyor. Emrihan Demirbağ ve eşi tarafından kurulan bu mekan, antika tutkusunun sadece bir hobi olmadığını, aynı zamanda bir yaşam biçimi haline gelebileceğini gözler önüne seriyor. Paris’te geçirdiği yılların ardından Bursa’ya kesin dönüş yapan Demirbağ, ortaokul yıllarından beri süregelen antika merakını, eşi ile birlikte kurdukları bu özgün kafe konseptiyle birleştirerek, yıllarca kolilerde bekleyen eşyaların yeniden anlam kazanmasını sağladı.
Zamanla sadece eski eşyaların olduğu bir depo olmaktan çıkan bu kafe, Bursa’nın kültürel dokusunu derinlemesine yansıtan ve ziyaretçilerini geçmişle buluşturan bir yaşam alanına dönüştü. Mekânın atmosferi, müşterilere samimi bir sohbet ortamı sunarken, üzerinde düşünülmüş dekorasyonuyla her yaştan insanın geçmişe yapılan küçük yolculuklarda buluşmasını mümkün kılıyor. Bu sayede, kafe sadece bir dinlenme alanı değil, aynı zamanda tarih ve kültürle harmanlanmış bir sosyal deneyim mekanı haline geldi.
Demirbağ’ın antika tutkusunun başlangıcı ortaokul sıralarına dayanıyor ve zaman içerisinde koleksiyonculuk bir meraktan öteye geçerek yaşam biçimi oldu. Bu süreçte plaklar, kasetler, eski daktilolar gibi objelerle başlayan ilgi, kaliteli porselen bebekler, pul ve kitap koleksiyonları gibi farklı antika türlerine yöneldi. Her biri farklı bir dönemin hikayesini ve kültürel birikimini yansıtan bu parçalar, ziyaretçilerin hafızasında nostaljik bir iz bırakıyor.
Kafe içerisinde sergilenen yüzlerce antika eşya, geçmişe dair çeşitli dönemlere ışık tutuyor. Ancak, koleksiyonun en değerli parçaları kırılganlıkları göz önüne alınarak özel alanlarda korunmakta ve genel ziyaretçilere açık tutulmamaktadır. Bu karar, hem bu tür eşyaların korunması açısından hem de mekân ziyaretçilerinin güvenliği açısından büyük önem taşımaktadır. Antika bir vazonun kazara kırılması deneyimi sonrası, mekan sahibinin bu tür hassas parçaları kamuya açmama kararı, sorumluluk bilincinin bir yansımasıdır.
Menü ve ortamda bulunan nostaljik detaylar ise kafenin kültürel kimliğini tamamlayan unsurlar arasında yer alıyor. Menüde, çay yerine ‘Bismillah dedin mi?’, salep yerine ‘Ben gelinken 40 kiloydum’ gibi çocukluk yıllarından damıtılmış ifadeler kullanılarak ziyaretçilere yerel ve samimi bir deneyim sunuluyor. Bu yaratıcı yaklaşım, günümüzün modern kahve çeşitlerini de barındırarak, kafenin hem gelenekle bağlarını korumasını hem de çağdaş tatlara uyum sağlamasını mümkün kılıyor.
Kafenin samimi ve kapsayıcı ortamı, farklı kuşaklardan insanları aynı çatıda buluşturuyor. 60-70 yaş arasındaki ebeveynler, çocuklarıyla birlikte bu tarihi dokunun bir parçası olurken; genç ziyaretçiler de bu benzersiz atmosfer sayesinde kendi kültürel geçmişleriyle bağ kurma fırsatı yakalıyor. Böylece kafe, toplumsal bağları güçlendiren ve kuşaklar arası köprü kuran bir rol üstleniyor. Bu durum, mekanın sadece ticari bir işletme olmadığını, aynı zamanda yerel kültürün yaşatılması ve aktarılmasında bir misyon üstlendiğini gösteriyor.
Kültürel mirasın modern hayata entegrasyonu amacıyla yeni mekanlarda da benzer konseptler geliştiriliyor. Demirbağ, kendi kültürünü çağdaş unsurlarla harmanlayarak farklı deneyimler yaratmayı hedefliyor. Örneğin, açılacak yeni bir mekanda İtalyan boyalı duvarlar üzerine ‘Bismillah’ yazısı gibi özgün detaylar planlanıyor. Ayrıca, Osmanlı fesli bir DJ konsepti ile gelenek ile modernliğin eşsiz bir birleşimi amaçlanıyor. Bu projeler, kültürel değerlerin sadece sergilenmesi değil, aynı zamanda yaşayan ve gelişen bir şekilde devam etmesine katkı sağlıyor.
Diğer yandan, kafede düzenlenen etkinlikler de nostaljik temayı derinleştiriyor. Plak boyama atölyeleri, film geceleri gibi aktiviteler, ziyaretçilerin doğrudan deneyimleyebileceği ve geçmişe dair bağlarını güçlendirebileceği fırsatlar sunuyor. Mekan, bu etkinliklerle sadece bir buluşma noktası olmakla kalmayıp, aynı zamanda kültürel öğrenmenin ve paylaşımın da adresi haline geliyor.
Özetle, Bursa’daki bu antika kafe, sıradan bir işletmeden çok daha fazlasını ifade ediyor. Geçmişle bugünü buluşturan bu mekan, hem kültürel bir miras alanı hem de sıcak, samimi bir sosyal ortam sunuyor. Demirbağ ve ekibi, bu dengeyi başarıyla kurarak, şehirde nostaljiyle yoğrulmuş yeni bir yaşam alanı oluşturmuş durumda. Ziyaretçiler, burada sadece bir kahve içmekle kalmayıp aynı zamanda tarihin derinliklerinde kısa bir yolculuğa çıkma şansını yakalıyorlar.
Yorum Yap