SON DAKİKA
--:--:--

‘Dünyada kalıcı bir izimiz olsun’

Usta ressam Yalçın Gökçebağ, genç ressamları desteklemek ve üretimlerine katkı sunmak için kendi adına bir resim yarışması düzenliyor. Gökçebağ, “Sanat alkış ister, biz yarışmalarla büyüdük. Dünyada kalıcı bir izimiz olsun istiyorum” diyor.

0 Yorum Yapıldı
Bağlantı kopyalandı!
‘Dünyada kalıcı bir izimiz olsun’

Seray Şahinler – Anadolu’yu kayda aldığı resimleriyle, kendine has tasvirleriyle Türkiye’nin önemli ve üretken ressamlarından Yalçın Gökçebağ, geçen yıl genç sanatçıları destekleme amacıyla başlattığı resim yarışmasını devam ettiriyor. Görsel sanatlar alanında eser veren sanatçıları desteklemek ve sanat ortamına yeni eserler kazandırmak amacını taşıyan Yalçın Gökçebağ Resim Yarışması’na başvurular 1 Kasım’a kadar sürecek. Türk resminin geçmişte yarışmalarla zenginleştiğini hatırlatan Gökçebağ ile stüdyosunda buluştuk, sanat ve resim üzerine sohbet ettik. 

‘Dünyada kalıcı bir izimiz olsun’

■ Kendi adınıza resim yarışması düzenleme fikri nasıl doğdu?  

Bizim zamanımızda Devlet Resim Heykel Yarışması ve DYO’nun yarışması vardı. İki yarışmaya girer, muhakkak birinden ödül alırdık, paramız da oradan gelirdi. O parayla iyi kötü geçinirdik. Bir bakıma ödül avcısı gibiydik. Son zamanlarda bu yarışmaların azaldığını gördüm. Çocuklar için bir umut olsun, yarışmaya girsinler, kazansınlar, en ünlü ressamların tezgâhından geçsinler istedim. Ödül alamayanlar için eserin sergiye seçilmesi de bir ödüldür, bunu biyografilerinde kullanabilirler. Bir de tabii resim yapan bir gencin boya masrafı ayda 300 bin TL’yi geçiyor. Tuval, malzeme, boya artık çok pahalı oldu. Kötü boya da mutluluk vermez. Yarışma işte bu destek fikriyle doğdu. 

■ Gençlerin resim üretimini nasıl görüyorsunuz bugün?  

Yarışmamıza çok iyi resimlerin geleceğini düşünüyorum. Geçen yıl ödül alan resim çok iyiydi. Bu sene daha da iyi olacağını tahmin ediyorum çünkü başvuru yaşını yükselttik. 45 yaş benim için çok genç bir yaş tabii, ama o yaş grubu ‘Biz niye katılamıyoruz’ diye sitem etti. İlgiden çok memnunuz. Gençler artık bütün yarışmalara, “Nasıl olsa alacak kişi belli” düşüncesiyle bakıyor; bizde o yok, kim hak ediyorsa o alacak. Onlara bir faydamız dokunsun, Yalçın Gökçebağ diye bir ressam var; bu dünyaya geldi, geçecek bilsinler istedim. Ben yarışma çocuğuyum. Ödülünü kazandığım DYO’ya yıllar sonra danışman oldum. Dünyada kalıcı bir izimiz olsun istiyorum. 

‘Dünyada kalıcı bir izimiz olsun’

■ İlk resminizi 1958’de yapmışsınız. Sonra TRT’de devam eden bir kameramanlık serüveniniz var. Sizi ressamlığa yönelten kırılma noktası neydi?  

1974’te Ankara’da eşimle birlikte trafik kazası geçirdik. İki sene koltuk değnekleriyle yattım, o sıralar düşünmek için çok vaktim oldu. ‘Ben ne yapıyorum’ diye kendime sorular sordum. Resim yapıyordum ama rejisörlük hayalim de vardı. Böyle düşünürken aklıma birden bizim köy ve çocukluğum geldi. Çocukluk anıları güzel anılardır, bahçeden elma çalarsınız, dayak yersiniz ama bunu yıllar sonra gülerek anlatırsınız. Çocukluk anıları anlatınca güzelleşir. ‘Sen işte bunları anlatmalısın’ dedim kendime. Köydeki her şeyi çok net hatırlıyordum ve bu bana sonsuz bir ilham verdi. Ve birdenbire bunlar resmime yansıdı. Amacım iyi resim yapmak, resimlerimden takdir almak. Çünkü sanat alkış ister. Benim tabiatım bu, resmi hep severek yaptım. 

■ Sizi çoğunlukla Anadolu’yu tasvir ettiğiniz resimlerle tanıyoruz. Bugün bakınca ne görüyorsunuz Anadolu’da?  

Anadolu’daki tabiatı şöyle düşünmek lazım: Bir yer işe yarıyor mu, verimli mi? Mesela Karadeniz’deki çay bahçeleri… Hâlâ olduğu gibi durur, ne keserler ne üzerine bina yaparlar. Çünkü orası ekmek kapısıdır. Mersin’deki portakal bahçeleri biraz erozyona uğramış ama orası da duruyor, Denizli’de Çal’a baktığınızda etrafında azalma vardır ama üzüm bağları yerinde duruyordur. Benim hâlâ portakal bahçelerinden çay bahçelerine kadar bekleyen yüzlerce konu var önümde. 

■ Şu anda bile bir resim üzerine çalışıyorsunuz. Motivasyonunuz nedir?  

Her gün çalışırım. Aynı memur gibiyim, ama emekli memur gibi. 11’den akşam saat 7’ye kadar çalışırım. Yetmiyor, artık daha erken başlayacağım işe. 

‘En az 250 resim şart’

“Bir ressam daha çocukken, kendisine hiçbir faydası olmayan resimler yapar, bunu içinden geldiği yapar. Sanat kalıcı olmayı sağlar. Resim yapıyorsanız en az 250 tane yapmış olmanız gerekir, devamında kaç tane yaparsanız artık… Ben bugüne kadar beş bin tane resim yapmışımdır. Picasso 20 bin tane yaptı, Mustafa Ayaz neredeyse ona yakın… Böyle olur… Çok yapacağım diye kaliteyi düşürmek de doğru değildir. Van Gogh’un dâhi olmasının nedenlerinden biri de 10 yılda iki bin resim yapmasıdır. Neredeyse günde bir resim… Buna ulaşmak kolay değil.”

Yorum Yap

Benzer Haberler
Tablolara 20 dakika bakın, hastalıklardan kurtulun
Tablolara 20 dakika bakın, hastalıklardan kurtulun
Atatürk’ün Selanik’teki evi ziyarete açılıyor
Atatürk’ün Selanik’teki evi ziyarete açılıyor
‘Gilgameş’in yolunu takip edin
‘Gilgameş’in yolunu takip edin
Turgay’ın ‘Cappadocia’sına ABD’den ödül
Turgay’ın ‘Cappadocia’sına ABD’den ödül
‘Sivas’, ücretsiz erişime açıldı
‘Sivas’, ücretsiz erişime açıldı
Ulu önderimizin kütüphanesinden notlar
Ulu önderimizin kütüphanesinden notlar