Avukat Özgür Urfa, Cumhurbaşkanına hakaret davasında gösterdiği cesaretle onurlu bir beraat aldı. Adalet mücadelesindeki başarıyı keşfedin!

Avukat Özgür Urfa, 2014 yılında müvekkilinin ‘Başbakan’a hakaret’ suçundan aldığı cezanın ardından temyiz dilekçesi yazarken, beklenmedik bir süreçle karşılaştı. Temyiz süreci, sadece hukuki bir savunma mekanizması olmaktan ziyade, bizzat kendisinin yargılandığı bir duruma dönüştü. Adalet Bakanlığı, dört yıl sonra, temyiz dilekçesindeki ifadeler nedeniyle Urfa hakkında ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Bu gelişme, hem hukukun nasıl işlediği hem de ifade özgürlüğünün sınırları açısından son derece büyük bir öneme sahip. Anlaşılan o ki, bazı ifadeler, yüksek makamlara karşı son derece hassas bir konumda değerlendirilebiliyor.
Adalet Bakanlığı’nın suç duyurusu, yalnızca Urfa’nın yargılanmasıyla sınırlı kalmayarak, toplumda ifade özgürlüğü üzerine geniş bir tartışma başlattı. Her ne kadar hukuki süreçler somut delillere dayansa da, Urfa’nın dilekçesindeki ifadelerin siyasi bir kontekstte nasıl değerlendirebileceği, birçok avukat ve hukuki uzman tarafından sorgulanmaya başlandı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Adalet Bakanlığı’ndan gelen soruşturma izninden sonra, dosyayı Ankara Batı Adliye Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi. Burası, hukukun uygulanması açısından önemli bir evreydi ve tüm gözler bu sürece çevrildi.
Ankara Batı Adliye Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, “Avukat sanığın temyiz dilekçesinde belirttiği yaşanan tüm hukuksuzlukların ve yolsuzlukların sorumlusu konumunda olan AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ses kayıtlarında milyonlarca TL’yi nasıl sıfırladığı, kirli para ilişkileri ve yolsuzluk ilişkileri içerisinde olduğu ortaya çıkmıştır” ifadelerini içeriyordu. Bu gibi ifadelerin, yalnızca bir avukatın müvekkiline sağladığı savunmanın ötesinde, siyasi bir tartışma ortamı oluşturduğunu söylemek mümkün. 7 Temmuz 2020’de ağır ceza mahkemesi, Avukat Özgür Urfa’ya Cumhurbaşkanına hakaret suçundan 10 ay hapis cezası verdi. Bu karar, hem hukuki hem de etik açıdan birçok tartışmaya yol açtı.
OY ÇOKLUĞUYLA BOZULDU
Urfa hakkında verilen ceza, yargı sisteminin en önemli unsurlarından biri olan savunma dokunulmazlığının ihlal edildiği gerekçesiyle temyiz edildi. Mahkeme, Anayasa’nın 26’ncı maddesi ile teminat altına alınan ifade özgürlüğüne aykırı bir karar verdiği yönünde güçlü bir argüman geliştirdi. Temyiz süreci, Yargıtay 4. Ceza Dairesi tarafından incelendi. Daire, Avukat Urfa’nın söz konusu ifadelerinin savunma dokunulmazlığı kapsamında olduğuna ve bu bağlamda hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığına karar verdi. Sonuç olarak, Urfa’nın mahkumiyetine ilişkin hüküm oy çokluğuyla bozuldu. Bu durum, bir avukatın mesleki faaliyetleri dolayısıyla yargılanmasının, hukuki ve siyasi yönleriyle tartışılması gereken bir konu olduğunu ortaya koydu.
AVUKAT URFA’YA BERAAT
Bozma kararının ardından yapılan ilk duruşmada, Cumhuriyet Savcılığı tarafından Yargıtay’ın beraat yönündeki bozma kararına direnilmesi yönünde bir mütalaa verildi. Ancak, bugün görülen karar duruşmasında mahkeme, Yargıtay’ın kararına uyarak Avukat Özgür Urfa’nın beraatine hükmetti. Bu karar, sadece bir bireyin yargılandığı bir dava olarak değil, aynı zamanda Türkiye’de hukuk sistemi içinde ifade özgürlüğünün nasıl korunabileceği konusunda da önemli bir emsal oluşturdu. Ayrıca duruşmaya İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyeleri ve çok sayıda avukatın katılması, meslektaşlarının dayanışmasını ve hukukun üstünlüğü konusundaki kararlılıklarını göstermektedir. Bu davanın sonuçları, avukatlık mesleği ve hukuki süreçlerin halk üzerindeki etkileri açısından da geniş yankılar uyandırmıştır.






















Yorum Yap