Yaşlanan hücreleri eski haline döndürmek ya da gençleştirmek yıllardır bilim dünyasının peşinde koştuğu bir hayal üzere dursa da gerçekleştirmeye epey yaklaştı.
Uzun yıllardır araştırmacılar farklı hücrelerde yaşlanmayı durduran ya da geri döndüren mekanizmayı çözmeye çalışıyor. Mevzuyla ilgili yüzlerce çalışma olsa da yeni yayınlanan bir araştırmaya nazaran araştırmacılar, nar, badem, ceviz ve birtakım meyveler üzere besinlerden alınan ellagitaninlere karşılık olarak bağırsak bakterileri tarafından üretilen doğal bir bileşik olan metabolit ürolitin A’yı (UA) yıllarca incelediler. Ellagik asit, birçok meyve ve zerzevat de dahil olmak üzere en sevdiğiniz yiyeceklerin birçoklarında doğal olarak bulunan bir antioksidan olarak görülüyor bunu içeren kimi yiyecekler bedenimizin ellagik aside dönüştürdüğü ellagitannin ismi verilen kelam konusu bileşiği de içeriyor.
Yeni çalışma, takımın UA’nın T hücrelerindeki hücresel güç santrallerini yani mitokondriyi canlandıran ve bu bağışıklık hücrelerini kanserle savaşan daha güçlü bir güçle donatan biyolojik bir yolu tetiklediğini keşfettiği 2022’deki çığır açan bir buluşun akabinde geliyor. Frankfurt Üniversitesi Tıp Fakültesinde doktor, bilim insanı ve baş araştırmacı Dr. Dominic Denk, “Üç yıl evvel, ürolitin A’nın laboratuvar modellerimizde uzun ömürlü, tümör zıddı T hücrelerinden oluşan özel bir popülasyonu güçlü bir biçimde genişletebileceğini keşfettik,” dedi.
Amacımız her vakit bulgularımızı laboratuvardan kliniğe aktarmaktı
Yaşlandıkça, hem adaptif hem de doğuştan gelen bağışıklık sistemlerinin kademeli olarak bozulması, iltihaplanma, enfeksiyon ve kanser üzere hastalıkların görülme sıklığının artması manasına gelen immünosenesans yaşıyoruz. En önemli değişikliklerden biri, patojenlere karşı birinci savunma çizgisi olan doğuştan gelen bağışıklık sisteminin hassas T hücrelerinin kaybı ve adaptif bağışıklık sisteminin hafıza T hücrelerinin artışıdır. Bu durum, bedenimizin enfeksiyonlarla savaşma yeteneğinin azalmasına ve kronik, yaşa bağlı hastalıkların başlangıcı olan iltihaplanmaya daha yatkın hale getirir.
Dolayısıyla şayet T hücrelerini biyolojik olarak yine programlayabilirsek, bağışıklık sisteminin doğal bozulmasını yavaşlatabilir ve bununla birlikte gelen olumsuz yan tesirlerini de baskılayabiliriz.
45-70 yaş aralığındaki 50 sağlıklı yetişkinin katıldığı denetimli bir çalışmada, iştirakçilere 28 gün boyunca UA desteği ve plasebo verildi. Tedavi öncesi ve sonrasında bağışıklık ile ilgili sıhhat belirteçleri değerlendirildi.
Bulunan şey, UA’nın bağışıklık sistemini çeşitli biçimlerde inançlı bir halde gençleştirdiğiydi. Patojenlerle savaşmada değerli olan, âlâ fonksiyonlu T hücrelerinin sayısını artırdı. UA, esasen hücrelerdeki güç kaynağını geri dönüştüren ve yenileyen süreç olan mitofajiyi tetikleyerek genç ve hassas T hücrelerinin sayısını değerli ölçüde artırdı. Bununla birlikte bağışıklık sistemi ziyanlı bakterileri temizleme yeteneğini de geliştirdi.
UA’nın üretimi büyük ölçüde bağırsak mikrobiyotasına bağlıdır. Bunun yanında nar üzere besinlerde bulunan biyoaktif polifenolün (ellagitanninler) parçalanmasında rol oynadığına da inanılıyor.
Mitokondri üzerindeki tesirine bağlı olarak UA’nın depresyonu tedavi etmenin yanı sıra kas dayanıklılığını ve gücünü artırmak için kullanılması, tıpkı vakitte atletlerde inflamasyon ve oksidatif gerilimi azaltmak üzere tesirlerinden kaynaklı olarak birtakım potansiyel çalışmaların yapılmasını sağladı.
Hatta kimi çalışmalara nazaran kahverengi yağ yakımını artırıyor bu sayede beyaz yağ dokusunun kahverengiye dönmesini teşvik etmek emelli çalışmalar sürüyor. Burada umut verici obezite tedavisi de potansiyeller ortasında yer alıyor.
Yorum Yap