Bir zamanlar yaşam doluyken bugün sessizliğe gömülmüş köyler… Kimi savaşa, kimi doğaya, kimi de göçe yenik düştü ama her biri geçmişin izlerini hala taşıyor. Kolmanskop’tan Centralia’ya, Oradour-sur-Glane’den Kayaköy’e uzanan bu hayalet köylere gelin, yakından bakalım.

Dünyanın dört bir yanında, bir zamanlar insanların yaşadığı, çocuk seslerinin yankılandığı, ocakların tüttüğü köyler…
Bugün ise terk edilmiş evleri, çürüyen sokakları ve sessizlikleriyle adeta birer “korku sahnesi”ni andırıyor.
Bu yazıda, dört kıtadan farklı nedenlerle hayalet haline gelmiş köyleri ve Türkiye’den bir örneği keşfe çıkıyoruz.
Ekonomik çöküşler, savaş trajedileri, yeraltı yangınları ve zorunlu göçler…
Hepsi, bu köylerin sessizliğinin ardındaki ürpertici hikayeyi anlatıyor.
İşte dünyanın en korkunç köyleri listesi…
KOLMANSKOP – NAMİBYA
1900’lerin başında elmasla parlayan bu maden kasabası, kısa sürede çöl kumlarına gömüldü.
Elmas damarları tükenince halk bölgeyi terk etti, rüzgarın savurduğu kumlar evlerin içini doldurarak köyü sessiz bir mezarlığa çevirdi.
Yerde biriken kum tepecikleri, kapılardan taşan çöl rüzgarı ve yutulmuş mobilyalar…
Zaman ve doğa, insan izlerini yavaş yavaş silmeye başladı.
Bugün “kumların altındaki şehir” olarak bilinen Kolmanskop’a yalnızca özel izinle girilebiliyor, drone kullanımı ise yasak.

ORADOUR-SUR-GLANE – FRANSA
1944’te yaşanan trajik bir olay, köyün kaderini sonsuza kadar değiştirdi.
II. Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından tamamen yakılıp yıkılan köy, halkının büyük kısmının katledilmesiyle tarihe geçti.
Yanmış araçlar, paslanmış dikiş makineleri, çocuk bisikletleri ve savaşın donmuş izleri hala yerinde duruyor.
Bugün “anıt köy” olarak korunan
Oradour-sur-Glane’de sessizlik, geçmişin en karanlık sayfalarını hatırlatıyor.
Ziyaretçilerin davranışlarına dair özel kurallar bulunuyor, burası bir turistik nokta değil, bir anma mekanı.

NAGORO – JAPONYA
Shikoku Adası’nın dağlık bölgelerinde yer alan bu köy, Japonya’nın kırsal göç hikayesinin hüzünlü bir simgesi.
Nüfusu azaldıkça, köyün yaşlı sakinlerinden Tsukimi Ayano, vefat eden komşularının yerine birebir boyutlarda bez bebekler yapmaya başladı.
Bugün Nagoro’da yaşayan insan sayısı birkaç düzineyi geçmezken, bebek sayısı 270’i aşıyor.
Evlerin içinde, okul sıralarında, tarlalarda oturan bu figürler köye tuhaf bir “yaşam” hissi veriyor.
Gerçek insan az ama “insan varlığı” çokmuş gibi görünen bu köy, ziyaretçilerde hem merak hem huzursuzluk uyandırıyor.

CENTRALIA – ABD
1962’de köyün altındaki kömür madeninde başlayan bir yangın, onlarca yıl geçmesine rağmen hala sönmedi.
Yeraltından çıkan duman, çöken yollar, terk edilmiş evler ve eriyen asfalt…
Bir zamanlar 1.000 kişilik nüfusa sahip olan Centralia, bugün yalnızca birkaç sakinle ayakta.
Resmi olarak büyük ölçüde tahliye edildi, çünkü bölge hala zehirli gazlar ve çökme riski taşıyor.
Bir dönem “cehennemin kapısı” olarak anılan bu köy, artık yalnızca geçmişin küllerinde yankılanan bir gölge gibi.

KAYAKÖY – TÜRKİYE
Ve Türkiye’den bir örnek…
Muğla’nın Fethiye ilçesinde, Ege’nin maviliğine bakan yamaçlarda yer alan Kayaköy, bir zamanlar “Livissi” adıyla anılıyordu.
1923’teki nüfus mübadelesiyle Rum Ortodoks halkın Yunanistan’a göç etmesi sonrası tamamen boşaldı.
Taş evleri, dik yamaçlara kurulmuş dar sokakları ve iki büyük kilisesiyle zamana meydan okuyan bu köy, bir asırdır neredeyse aynı sessizlikte.
Depremlerle yıpranmış olsa da hala dimdik ayakta.
Ziyaretçilerine gün doğumunda sisler arasından görünen taş evlerle mistik bir atmosfer sunuyor.
Kayaköy’ün “korkunç” bulunmasının sebebi, sessizliğin olağanüstü derecede yoğun olması.

NEDEN KORKUNÇ SAYILIYORLAR?
Dünyanın dört bir yanındaki terk edilmiş bu köylerin “korkunç” olarak anılmasının ardında, üç ortak etken yatıyor.
Bu köylerin çoğu bir felaket, savaş ya da zorunlu göç sonrası bir anda boşaldı.
İnsanlar eşyalarını bile alamadan gitti, hayat bir anda durdu.
Evler, sokaklar, kiliseler, okullar hala ayakta.
Yani bu yerleşimler tamamen yok olmamış, sadece sessizliğe gömülmüş durumda.
Zamanın durduğu bu görüntü, ziyaretçide “az önce biri buradaymış” hissini uyandırıyor.
Bu kriterlerle değerlendirildiğinde, listeye giren köylerin her biri birer “yaşayan anıt”, “tarih kokan boşluk” ve “zamanda donmuş yerleşim” olarak adlandırılıyor.
















Yorum Yap