Kuyu tipi hapishanelerdeki açlık grevlerine son vermek için acil önlemler almanın gerekliliğini keşfedin. Adalet ve insan hakları için harekete geçmeliyiz.
Kuyu tipi hapishaneler, Türkiye’de özellikle son yıllarda tartışma konusu olmuş ve insan hakları açısından büyük endişeler doğurmuştur. Türk Tabipler Birliği İnsan Hakları Kolu tarafından yapılan açıklamalar, bu hapishanelerin insanlık onuruna aykırı olduğunu ve tecrit ile izolasyonu en yüksek düzeye çıkardığını vurgulamaktadır. Kuyu tipi hapishanelerin mimarisi, mahkumların psikolojik ve fiziksel sağlığını olumsuz yönde etkileyen tasarımlarla doludur. Örneğin, mahpusların havalandırma alanlarına çıkma süreleri kısıtlı olup, bu alanların güvenliği için yapılan sıkı tel örgüler, mahpusların doğal ışık ve hava almasını engellemektedir. Bunun sonucunda, mahkumlar adeta kapalı bir alanda hapsedilmiş durumdadırlar ve bu durum, hem onların ruhsal sağlıklarını tehdit etmekte hem de insan hakları ihlallerine neden olmaktadır.
Bunun yanı sıra, hapishanelerin çeşitli türleri arasında geçiş yapılması dahi mümkün olmamakta, bu da mahpusların uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan haklarından yoksun kalmasına sebep olmaktadır. Özellikle S tipi, Y tipi ve yüksek güvenlikli hapishaneler, mahkumların insanlık onurunu zedeleyecek şekilde tasarlanmış mekanlar haline gelmiştir. 15 mahpus tarafından başlatılan açlık grevi ve ölüm oruçları, bu politikaların bir sonucudur. Bu grevler vasıtasıyla, mahpuslar kendi seslerini duyurma ve haklarını talep etme yoluna gitmişlerdir. Örneğin, Serkan Onur Yılmaz’ın Antalya Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde başlattığı ölüm orucu şu anda 355. gününe girmiştir ve bu durum, kişinin sağlık durumunu son derece tehlikeli bir seviyeye taşımıştır.
Mahpusların talepleri, kuyu tipi hapishanelerin kapatılması ve burada kalan tutukluların insanlık onuruna yaraşır koşullara sahip diğer hapishanelere sevk edilmesidir. Ancak, Adalet Bakanlığı ve diğer yetkili kurumların bu konuda herhangi bir adım atmaması, sorunun çözülmesini zorlaştırmakta ve mahpusların yaşamlarını ciddi şekilde tehdit etmektedir. Özellikle son dönemlerde Serkan Onur Yılmaz’ın sağlık durumu ciddi bir noktaya gelmiş ve el ve ayaklarındaki uyuşukluk, kuvvet kaybı gibi belirtiler göstermeye başlamıştır. Geçmişte, hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri sonucunda hayatını kaybeden mahpuslar, mevcut durumu daha da dramatik hale getirmektedir. Bu bağlamda, kamuoyunda yeniden bir cenaze çıkma korkusu oluşmuş durumdadır.
Toplumun çeşitli kesimlerinden gelen tepkiler, devletin yetkili kurumlarına, özellikle Adalet Bakanlığı’na, hapishanelerde uygulanan bu insanlık dışı uygulamalara son verme yönündedir. Mahpusların temel insan haklarına saygı gösterilmesi ve onların insana yaraşır koşullarda yaşamalarını sağlamak, toplumun bu noktada duyarlılık göstermesi gereken bir konudur. Bu nedenle, ilgili mercilere duyuruda bulunarak, kuyu tipi hapishanelerin kapatılmasını, mahpusların istekleri doğrultusunda koşullarının düzeltilmesini talep ediyoruz. Toplumsal muhalefeti bastırmaya yönelik uygulamalara bir an önce son verilmelidir. İnsanlık onuruna saygı, herkesin hakkıdır ve bu hakların korunması için gerekli adımların atılmasını bekliyoruz.
Yorum Yap