Kahramanmaraş’ta 1 yıl süren bekleyiş, şehrin geçmişini geride bırakırken yeni bir dönemin kapılarını araladı. Keşfedin!

Elbistan ilçesinde yaşayan Mehmet Ambar, 2015 yılında baş ağrısıyla gittiği hastanede yapılacak tetkiklerin ardından korkutucu bir gerçekle yüzleşti. Doktorlar, ona beyin tümörü teşhisi koydu ve bunun 4. evreye geçtiğini belirterek, başka bir ameliyat yapmanın imkânsız olduğunu söylediler. O zaman, doktorların “1 yıl ömrün kaldı” demesiyle hayata dair umudu sarsılan Ambar, buna rağmen yaşamına devam etti ve tedavisini asla ihmal etmedi. Onun kararlılığı ve yaşam sevgisi sayesinde 10 yılı geride bıraktı.

Son zamanlarda rahatsızlanan Mehmet Ambar, hastaneye kaldırıldığında kalp krizi geçirdiği anlaşıldı. Bu nedenle Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Hamalceden Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Kirişci, hastanın kalp damarlarında ciddi tıkanıklıklar tespit etti. Yapılan açık kalp ameliyatında Ambar’ın 4 damarı başarıyla değiştirildi. Ambar, bu süreçten sonra yaşama tutunmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladı.
Hayatın Değeri ve Başa Çıkma Azmi
Mehmet Ambar, yıllarca süren baş ağrısı ve baş dönmesi şikayetleriyle hastanelerde yaşadığı deneyimlerin kendisine ne kadar zorlu ama bir o kadar da değerli bir yaşam sunduğunu vurguluyor. 2015 yılında hayatına bir sabah beyin tümörü teşhisi konmasıyla birlikte yaşadığı duygu karmaşasını şu şekilde ifade ediyor: “10 yıl önce işe gitmek için kalktım ama kalkamıyorum. Ayaklarımı yataktan attım ama kafam kalkmıyor. Hemen acil hastaneye gittik, bir tomografi çektiler. Doktor, ‘Net olsun’ diyerek kontrastlı MR çektiler, beynimde tümör olduğu açığa çıktı.” Bu anı, onun için hayata tutunmanın başlangıcı oldu.

Ambar, beyin tümörü operasyonu sonrası kendisine biçilen ömürle ilgili düşüncelerini de paylaşıyor. “Yaşamayı seviyorum” diyerek yaşam enerjisinin kaynağını ifade ediyor. “Sonuçta veren de Allah, alan da Allah. Biz bu handa bir yolcuyuz. Ben de tevekkül ettim Allah’a,” diyor. Bu sözleri, inancının ve kararlılığının ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.
Yaşamı Süreklilik Arz Eden Bir Mücadele olarak Görmek

Ambar, hastalığı süresince doktorlarla sürekli irtibat hâlinde olduğunu ve kontrollerine düzenli olarak gittiğini ifade ediyor. “Kontrollere her gittiğimde doktorlar bana bakıp, ‘Sendeki değişimler gerçekten dikkat çekici,’ diyorlardı,” diyerek bu süreçteki olumlu değişimlerini anlatıyor. Ailesinin ve sevdiklerinin desteği, onun bu mücadelede kararlılıkla ilerlemesini sağladı.
Ambar, 10 yıl önce kendisine biçilen yarım ömrü aşmayı başardığını ve bunun kendisi için ne denli önemli olduğunu vurguluyor. Korkularını aşabilmiş ve hayata tutunmuş olmanın mutluluğunu yaşıyor. Bu süreçte yaşadığı her yeni gün, ona daha fazla hayat sevgisi kazandırdı. “Ben de tevekkül ettim Allah’a. Sevdiğim için yaşamayı,” diyerek yaşamın ne denli kıymetli olduğunu anladığını belirtiyor.

Kamu Sağlığı için Öğütler
Ambar’ın hikayesini duyduğunda şaşırdığını ifade eden Doç. Dr. Kirişci, hastanın yüksek enerji seviyesinin ve azminin tedavi sürecinde büyük bir rol oynadığını vurguladı. “Hastamızın hikayesindeki olumlu değişim,” diyen Kirişci, “Beyin tümörü sonrası 10 yıl boyunca sağlıklı bir şekilde hayata devam etmesi, hastanın iradesinin ve yaşam sevincinin bir göstergesi,” diye ekliyor.
Bu tür zorlayıcı süreçler insanların hem hekimler için hem de kendileri için nasıl yaşam sevinci ve azim aşılayabileceğinin örneği haline geliyor. Hayata tutunmanın sadece bir mücadele değil, aynı zamanda yaşamı dolu dolu yaşamak için bir fırsat olduğunun bir göstergesi. Ambar’ın hayatı, pek çok insana yaşamayı sevmek ve hayatın değerini anlamak üzerine önemli dersler veriyor.






















Yorum Yap