Yargıtay Daire Başkanı Abdullah Yaman, Yeni Şafak’a verdiği mülakatta dikkat çeken açıklamalar yaparak gündemi sarstı! Detaylar burada.
İktidara yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesi, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanı Abdullah Yaman’ı manşetine taşıyarak açık bir saldırıda bulunmuştu. Gazetenin “Yargıtay’da FETÖ gölgesi: Daire Başkanı Yaman’dan dosya manipülasyonu ve tek numara oyunu” başlıklı haberi, Yaman’ı hem etik dışı davranışlar sergilemekle hem de FETÖ bağlantısı taşımakla suçlayarak ciddi bir iddia ortaya koymuştu. Bu durum, yalnızca Yaman’ın kişisel itibarı açısından değil, aynı zamanda yargı sisteminin güvenilirliği açısından da önemli endişeleri gündeme getirmiştir.
Abdullah Yaman, hakkındaki iddialara kayıtsız kalmayarak, gazeteyi “Yeni Şafak çetesi” olarak nitelendirip iddiaların tamamını kesin bir dille reddetti. Yaman, yaşananları bir “iftira üzerinden itibar suikastı” olarak değerlendirdi. Gazetenin sürekli olarak kendisine odaklanarak hedef alması sonucunda, Yaman sosyal medya hesabında “Zorunlu açıklama” başlıklı bir mesaj yayınladı. Bu mesaj, durumun ciddiyetini ve Yaman’ın dirençli tavrını gözler önüne serdi. Halktv.com.tr yazarı İsmail Saymaz, Yaman’ın açıklamasını “Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanı Abdullah Yaman’ın Yeni Şafak’a meydan okuması sürüyor” ifadesiyle paylaştı. Yaman’ın Facebook üzerinden yaptığı açıklama, kişisel ve kurumsal onuru koruma arzusunun bir dışavurumu olarak görülmelidir.
“ZORUNLU AÇIKLAMA” başlığı altında Yaman, tepkisini şu biçimde dile getirmiştir: “Hükümetin, yarı resmi “El Ahram” gazetesiymiş algısını bırakarak… tetikçiliğe devam ediyor.” Daire Başkanı, Yeni Şafak’ın iftiralarına karşın, kendisinin ve Yargıtay’ın saygınlığını korumak için yayın yasağı koyma yoluna gitmediğini belirtti. Yaman, “hodri meydan” diyerek, yargıda yapısal bir transparanste bulunma isteğini ortaya koydu. Yaman, çoğu zaman benzer olaylarda devlet kurumlarının sessiz kaldığını ifade ederken, bu durumda kendisinin başlatmış olduğu sürecin bir gereklilik olduğunu vurguladı. Ceza yargıtayına verilen yetkilerin aşılması konusunda ise bir o kadar kararlıydı.
Yaman’ın açıklamaları, basın özgürlüğünün sınırlarını ve etik gazeteciliğin kurallarını sorgulamamıza neden oluyor. Gazetenin, yalan ve demagojiyle dolu bir yayın anlayışına sahip olduğunu belirten Yaman, iddialara dair herhangi bir somut delilin sunulmaması üzerine eleştirisini çarpıcı bir dille dile getirdi. Bu durumda, gazetecilik ilkelerinin ihlal edilip edilmediği ve bilgilerin ne denli güvenilir olduğuna dair derin bir sorgulama gereklidir.
Yaman, sosyal medyadaki tepkilerin büyük olduğunu ve bu desteklerin kendisi için önemli bir moral kaynağı oluşturduğunu açıkladı. Savunmasında, “Yeni Şafak küçüktür lakin mide bulandırır” ifadesiyle gazetenin ciddiyetini sorguladı. Yaman, kendi ve ailesinin yaşadığı zorlukları da anlatarak, herhangi bir suçlamayla karşılaşmadan yaşamak zorunda kalan bireylerin haklarını savunmaya devam edeceğini belirtti.
Kendisiyle ilgili yer alan FETÖ bağlantılı iddialara da açıklık getiren Yaman, “Haberde bahsedildiği üzere FETÖ’den soruşturma geçiren bir kardeşim bulunmadığı gibi yurtdışına kaçan ya da yurtdışını gören bir kardeşim bile olmamıştır.” diyerek, ailesine yönelen haksız suçlamaların ne denli temelsiz olduğunu ortaya koydu. Ayrıca, Yaman’ın dikkat çektiği gibi, yargıtayın karar süreci hakkında yapılan eleştiriler, yalnızca bir usul eksikliğinden ibarettir ve bu eksiklik giderildiğinde hak ihlalleri düzeltilecektir.
Yaman, sözlerini “Rab’bine sığınan kimseden korkmaz. Adalet bekçiliğine aynen devam, inşallah.” diyerek sonlandırdı. Bu ifadeler, onun adalet anlayışını ve hukuk devletine sıkı sıkıya bağlı duruşunu simgelercesine, adaletin tecellisi için verdiği mücadeleyi gösteriyor. Sosyal medya üzerinden sürdürülen mücadelenin sadece kendisi için değil, hukuk ve adalet arayışında olan herkes için bir umut kaynağı olduğunun altını çizmiştir. Bu bağlamda, Yaman’ın mücadelesinin ve savunmalarının toplum tarafından nasıl karşılanacağı, önemli bir tartışma konusu olmaya devam edecektir.
Yorum Yap