Türkiye’nin Demirtaş itirazı reddedildi. Son gelişmeleri keşfetmek için haberimize göz atın ve bu kritik durumu değerlendirin.

Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen ve eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş aleyhinde alınan ihlal kararına itiraz etti. AİHM, yapılan itirazı kesin bir dille reddetti. Hukukçu Ufuk Yeşil’in aktardığı bilgilere göre, AİHM, ‘Demirhan ve diğerleri/Türkiye’ ile ‘Selahattin Demirtaş/Türkiye’ (no:4) davalarının, Büyük Daire’ye gönderilmesi yönündeki istemi geri çevirmiştir. Dolayısıyla, mahkeme kararları bu tarihten itibaren kesinleşmiştir. Bu durum, yalnızca Selahattin Demirtaş için değil, aynı zamanda ‘Demirhan ve diğerleri’ kararında yer alan başvuru sahipleri için de önem arz etmektedir.
Demirhan ve diğerleri kararının başvurucuları, verdikleri mahkumiyet kararları üzerine 1 yıl süresi içerisinde yeniden yargılanma talebinde bulunma hakkına sahiptirler. Bu talep, mahkeme sürecinin yeniden gözden geçirilmesine olanak tanıyacak ve ihlal edilen hakların tazmini adına adil bir çözüm arayışına işaret edecektir. AİHM’in aldığı kararlar, Türkiye’deki hukuk sistemi üzerinde derin etkiler bırakma potansiyeline sahiptir. Bu süreç, aynı zamanda uluslararası insan hakları standartları ile yerel uygulamalar arasında bir gerilime de yol açmaktadır.
Türkiye’nin AİHM’nin kararlarına karşı pier gösterdiği bu tür tepkiler, yalnızca iç hukuk alanında değil, aynı zamanda uluslararası alanda da büyük yankılar uyandırmaktadır. Ayrıca, AİHM kararlarının uygulanmaması veya göz ardı edilmesi, ülkenin uluslararası toplum nezdindeki itibarını sorgulatan bir durum haline gelebilir. Bu bağlamda, Türkiye’nin uyması gereken hukuk kurallarının ve insan haklarına saygının öneminin altı bir kez daha çizilmektedir.
AİHM’nin kararları, insan haklarının ihlali iddiaları ile karşı karşıya kalan yurttaşlar için bir umut ışığı olarak kabul edilmektedir. Özellikle politik mahkumlar için bu kararlar, özgürlüklerine kavuşma yolunda yeni bir dönüm noktası olma özelliği taşımaktadır. Hem ulusal hem de uluslararası hukuk sistemleri açısından önemli olan bu durum, Türkiye’nin demokrasi ve insan hakları bakımından ne denli bir gelişim göstermesi gerektiğini ortaya koymaktadır.






















Yorum Yap