Bakan Bayraktar açıkladı: Akkuyu Nükleer Santrali’nde elektrik üretimi 2026’da başlayacak, Türkiye’nin enerji geleceği şekilleniyor!
Türkiye, coğrafi konumu itibarıyla Avrupa, Asya ve Orta Doğu gibi üç önemli kıtanın kesişim noktasında yer alması sebebiyle küresel enerji politikalarında merkezi bir rol üstlenmektedir. Bu eşsiz konum, ülkemize bölgesel ve küresel işbirliği açısından büyük bir avantaj sağlamakta, stratejik enerji kaynaklarının erişiminde önemli köprü vazifesi görmektedir. Türkiye, küresel ekonomi ve enerji piyasalarında yaşanan belirsizliklere karşı çok yönlü ve esnek stratejiler geliştirerek, güçlü ve sürdürülebilir bir büyüme hedefiyle hareket etmektedir.
Enerji planlarımızın merkezinde, güvenilirlik ve sürdürülebilirlik yer almaktadır. Temiz enerjiye geçiş kapsamında, enerji arzında çeşitlendirmeye büyük önem veriyoruz. Mevcut durumda Türkiye’nin toplam kurulu güç kapasitesi 121 gigavatı aşmış olmakla birlikte, bunun %60’tan fazlası yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanmaktadır. Bu oran, hem bölgesel hem de küresel düzeyde ülkemizi yenilenebilir enerji liderleri arasına taşımaktadır. Rüzgar, güneş, jeotermal ve biyokütle gibi alanlarda yerli ve yabancı yatırımlar artarak devam ediyor ve bu da Türkiye’nin enerji bağımsızlığı yolunda büyük bir adım oluşturuyor.
Türkiye’nin enerji stratejisinde sadece yenilenebilir enerji değil, nükleer enerji de kritik bir öneme sahiptir. Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) projesi, enerji çeşitlendirme ve arz güvenliği açısından ülkemiz için tarihi bir dönüm noktasıdır. Rusya ile ortak yürütülen bu projede dört ünite inşa edilmekte olup, ilk ünite 2026 yılında elektrik üretimine başlayacak. Bu gelişmeler, Türkiye’nin enerji politikalarını sadece iç piyasa için değil, aynı zamanda bölgesel ve uluslararası enerji arzında da etkin bir aktör haline getirmektedir.
Enerji alanında işbirliği ve teknoloji transferi noktasında ise Rusya ile mevcut ilişkiler, uzun vadeli stratejik ortaklık çerçevesinde şekillenmektedir. İnsan kaynağı geliştirme, sanayi katılımı ve yeni teknolojilerin paylaşımıyla bu ortaklık, Türkiye’nin nükleer ve diğer enerji teknolojilerinde kapasitelerini artırmasına olanak tanımaktadır.
Türkiye, 2050 yılı hedefleri doğrultusunda Trakya ve Sinop bölgelerinde nükleer enerji kapasitesini 20 gigavat seviyesine çıkarmayı planlamaktadır. Küçük Modüler Reaktör (SMR) projeleriyle de enerji sistemine esneklik kazandırarak arz güvenliğini artırmayı hedefliyoruz. Böylece, nükleer enerji hem temel elektrik üretiminde hem de teknolojik gelişmelerin kaynaklarından biri olarak öncelikli hale gelmektedir.
Doğal gaz temini ve altyapısında da önemli adımlar atılmaktadır. Rusya, Azerbaycan ve İran ile yürütülen işbirlikleri sayesinde enerji arzında çeşitlilik sağlanmaktadır. TürkAkım ve Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) projeleri, sadece Türkiye’nin değil, bölgenin enerji geçiş noktalarını güçlendirmekte, doğudan batıya doğal gaz akışının önünü açarak Avrupa’nın enerji güvenliğine katkı sağlamaktadır.
Karadeniz’de keşfedilen ve devasa bir rezerv olan Sakarya Gaz Sahası’nda üretim hızla artmaktadır. Yakında günlük 40 milyon metreküplük doğal gaz üretimi hedeflenmekte, bu da Türkiye’nin enerji ithalatına olan bağımlılığını azaltacaktır. Ayrıca Gabar petrol sahasında günlük 80 bin varil üretime ulaşılması, petrol üretiminde de Türkiye’nin kapasitesinin giderek geliştiğinin önemli bir göstergesidir.
Enerji verimliliği alanında da iddialı hedeflere sahibiz. Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı kapsamında 2030 yılına kadar toplam enerji tüketimi %16 azaltılarak, sürdürülebilir kalkınmanın temeli atılacaktır. Bu hedef doğrultusunda 20 milyar doları aşan yatırım yapılmakta ve binlerce yeni iş imkânı sağlanmaktadır; böylece ekonominin her alanına olumlu etkiler yansımaktadır.
Türkiye’nin enerji sektöründeki yükselen rolü, ekonomik dinamizmi ve bölgesel işbirlikleriyle birleştiğinde, ülkemizi küresel enerji haritasında önemli bir merkez haline getirmektedir. Lojistik, imalat ve teknoloji sektörlerindeki gelişmelerle birlikte, yatırımcılar için istikrar, erişim kolaylığı ve coğrafi avantajlar; Türkiye’yi enerji, ticaret ve inovasyon alanlarında cazip bir merkez olma yolunda hızla ilerletmektedir. Orta Asya’dan Avrupa’ya, Akdeniz’den Afrika’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada Türkiye, sürdürülebilir enerji çözümlerinin ve ekonomik fırsatların buluşma noktası olmaya devam edecek.
Yorum Yap