Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Almanya Başbakanı Friedrich Merz, Ankara’da bir araya geldi. Görüşmede iki ülke arasındaki ekonomik, savunma ve bölgesel ilişkiler ele alındı. Erdoğan, ticaret hacmini kısa vadede 60 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini açıklarken, Merz “Türkiye’yi Avrupa Birliği’nin yanında görmek istiyoruz” mesajı verdi. İki lider de basın toplantısında ayrıca savunma sanayi iş birliği, terörle mücadele, Gazze’deki insani kriz ve Ukrayna-Rusya savaşı gibi konulara da değindi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Almanya Başbakanı Friedrich Merz, Ankara’da gerçekleştirdikleri görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantıda açıklamalarda bulunurken iki ülke ilişkilerinin ekonomik, savunma ve bölgesel boyutlarını kapsayan geniş bir gündemle ele alındığını belirterek, Türkiye-Almanya arasındaki ticaret hacmini kısa vadede 60 milyar dolara yükseltmeyi hedeflediklerini açıkladı.
Erdoğan, Almanya’nın Türkiye’nin Avrupa’daki en büyük ticaret ortağı olduğunu hatırlatarak, açıklamasında Gazze’deki insani kriz, Suriye’deki barış süreci ve Ukrayna-Rusya savaşı gibi bölgesel konulara da değindi.
“Türkiye’yi Avrupa Birliği’nin yanında görmek istiyoruz”
Almanya Başbakanı Friedrich Merz ise görüşme sonrası yaptığı açıklamada Türkiye-Almanya ilişkilerinin tarihi ve stratejik önemine vurgu yaptı.
Merz, Türkiye ile ekonomik, savunma ve güvenlik alanlarında stratejik diyaloğu yeniden başlatmak istediklerini ifade etti. Türkiye’nin NATO’daki rolünün ve jeopolitik öneminin altını çizerek, Eurofighter uçaklarının alım kararından memnuniyet duyduklarını dile getirdi. Merz ayrıca “Türkiye’yi Avrupa Birliği’nin yanında görmek istiyoruz” açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
• Sayın Şansölye, kıymetli heyet üyeleri, değerli basın mensupları, sizleri en kalbi duygularımla saygıyla selamlıyorum. Şansölye sıfatıyla ülkemize ilk ziyaretini gerçekleştiren Sayın Merz ve heyetini ülkemizde ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bir defa da sizlerin huzurunda kendilerine hoş geldiniz diyorum.
• Bugün yaptığımız görüşmelerde iki yakın NATO müttefiki olarak ortak çıkarlarımız zemininde ikili ilişkilerimizi ve uluslararası meseleleri ele aldık. Ayrıca stratejik hedef olarak gördüğümüz Avrupa Birliği’ne tam üyeliğimiz noktasında kendilerinden beklentilerimizi ifade ettik. Türkiye’nin bu konuda sergilediği kararlı iradenin birlik nezdinde hak ettiği karşılığı görmesi durumunda çok kısa sürede ciddi mesafe alabiliriz. Bölgemizde ve dünyada yaşanan gelişmelere bakıldığında Türkiye-Birlik ilişkilerinin stratejik öneminin daha iyi anlaşılacağına inanıyorum.
• Bugün Batı Almanya ile ülkemiz arasında imzalanan iş gücü anlaşmasının 64. yıl dönümünü idrak ediyoruz. Bundan tam 64 sene önce ellerinde bavulları, kalplerinde sıla hasretiyle Almanya’ya giden kardeşlerimiz bugün 3,5 milyona varan nüfuslarıyla Almanya’nın kalkınmasına her alanda büyük katkı sundular. Değerli dostumla görüşmemizde Almanya’da yaşayan Türk toplumunun ortak değerimiz ve zenginliğimiz olduğunu bir kez daha teyit ettik. Almanya’daki kardeşlerimizin yıllara sari kazanımlarının korunmasına verdiğimiz önemin altını çizdim.
• Bu çerçevede son yıllarda Avrupa’da artışı bir türlü engellenemeyen yer yer ırkçılığa varan yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığıyla mücadeleye atfettiğimiz ehemmiyeti vurguladım. Yurt dışındaki kardeşlerimizin kültürlerini, kimliklerini ve kadim değerlerini muhafaza ederek bulundukları ülkelere entegrasyonunu hep destekledik. Bundan sonra da desteğimiz bakidir.
60 milyar dolar ticaret hacmi hedefi
• Kıymetli basın mensupları, Türkiye ile Almanya arasındaki müstesna ekonomik ve ticari ilişkiler ise olumlu seyrini sürdürüyor. Almanya, Türkiye’nin Avrupa’daki en büyük ticaret ortağı. 50 milyar dolara ulaşan ticaret hacmimizi yakın vadede 60 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Bu minvalde gerek ticaretimizi gerek müşterek yatırımları bir üst seviyeye taşıyacak savunma işbirliği konusunu Sayın Şansölye ile değerlendirdik.
• Avrupa’da değişen güvenlik koşulları ışığında savunma sanayi ürünlerinin tedarikinde geçmişte yaşanan sıkıntıları geride bırakarak ortak projelere odaklanmamız gerekiyor. Eurofighter uçaklarının temin süreci gibi Almanya’nın son dönemde bu alanda attığı olumlu adımları memnuniyetle karşılıyoruz. Türkiye’nin savunma sanayi alanında yakaladığı ivme dikkate alındığında Almanya ile çok geniş işbirliği imkanlarına sahip olduğumuz görülüyor. Kazan-kazan anlayışı temelinde bu işbirliğini daha da güçlendirebiliriz.
Terör örgütleriyle ortak mücadele mesajı
• Değerli arkadaşlar, bugün ayrıca terörle mücadeledeki beklentilerimizi de değerli dostumla paylaştım. Almanya’nın kamu güvenliği bakımından da ciddi tehdit teşkil eden terör örgütleriyle ortak mücadelenin önemine dikkat çektim.
• Bölgesel ve küresel meselelerde de fikir alışverişinde bulunduk. Türkiye olarak Gazze’deki soykırımı ilk günden itibaren uluslararası gündeme taşıdık. Ateşkesin sağlanması ve insani yardımların bölgeye ulaştırılması için yoğun çaba gösterdik. Bu mezalimin yeniden yaşanmamasına ve bölgede kalıcı barışın anahtarı olan iki devletli çözüme dair görüşlerimizi kendilerine aktardım. Evvela bölgeye yardımların kesintisiz ulaştırılması gibi yeniden yapılanma sürecinde de herkesin taşın altına elini koyması gerektiğini ifade ettim.
• Sayın Şansölye ile komşumuz Suriye’deki gelişmeleri de ele aldık. Devrimden bu yana geçen 11 ayda Cumhurbaşkanı Sayın Şara’nın liderliğinde Suriye, kalıcı barış, huzur ve ekonomik kalkınma yolunda ciddi ilerlemeler kaydetti. Yaptırımların kalkmasına paralel olarak bu sürecin daha da hızlanacağı inancındayız. Ülkenin toprak bütünlüğü ve birliğinin muhafazası suretiyle Suriye halkının tüm fertlerinin refah ve esenliği bizim için öncelikli hedeftir. Bu noktada 10 Mart mutabakatının uygulanmasına büyük önem atfediyor, bu yönde verilen mesajları dikkatle takip ediyoruz. Almanya’nın da Suriye konusunda bizimle eş güdüm içinde çalışmaya atfettiği önemin farkındayız.
Ukrayna-Rusya Savaşı
• Ukrayna-Rusya Savaşı konusunda da görüş alışverişimiz oldu. Savaşın adil ve kalıcı şekilde çözümü için diplomatik çabaların sürdürülmesini önemli görüyoruz.
• Değerli basın mensupları, güçlü temellere ve çok katmanlı ilişki ağına sahip Türk-Alman işbirliğinin Avrupa’nın ve mücavir coğrafyalarımızın güvenliği için vazgeçilmez olduğunu bugün bir kez daha teyit etmiş olduk. Bu anlayışla Almanya ile yakın işbirliği içinde çalışmayı önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz. Sözlerimin sonunda değerli dostum Şansölye Merz ve heyetine ziyaretleri için tekrar teşekkür ediyor, toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Almanya Başbakanı Friedrich Merz’in konuşmasından satır başları ise şu şekilde:
• Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın beni Türkiye’ye davetinden dolayı teşekkür ediyorum. Dostane misafirperverliğiniz için çok teşekkürler. Bu özel bir gün, çünkü ortak tarihimizi bugüne kadar şekillendiren bir dönüm noktasını hatırlıyoruz. Bu, söylediğimiz gibi iş gücü anlaşmasının başlangıcıydı. O zamanlar “misafir işçi” olarak tanımladığımız insanlar çağrıldı, ama sadece işçiler değil, aileleriyle birlikte insanlar Almanya’ya geldi.
• Bu insanlar olmasaydı, bu aileler olmasaydı, Almanya 60 yıl önce ekonomik kalkınmayı aynı şekilde başaramazdı. Bugün o zaman gelen insanlar artık üçüncü kuşakta Almanya’da yaşıyorlar. Bazıları tarih yazıyor; örneğin bilim insanları arasında BioNTech kurucuları Sayın Uğur Şahin ve Profesör Doktor Özlem Türeci gibi. Bazıları hemşire, polis memuru olarak toplumumuzda sorumluluk taşıyorlar. Ve büyük bir çoğunluğu artık kendilerini devletimizin ve ülkemizin bir parçası, vatandaşları olarak görüyorlar. Çünkü onlar bu toplumun bir parçası.
• Bu hepimize fayda sağlıyor ve günümüzün ekonomik rakamları bunu açıkça gösteriyor. Şu anda Almanya’da 80 bin Türkiye kökenli işletmeci, yaklaşık 400 bin kişiye istihdam sağlıyor. Türkiye’de ise yaklaşık 500 Alman şirketi, 200 bin kişiye istihdam sağlıyor. Bu da bağlarımızın eşsiz bir şekilde geniş ve derin olduğunu gösteriyor.
• Dün Ankara’ya geldim. Dün, Türkiye Cumhuriyeti’nin Millî Bayramı idi. Bu vesileyle Sayın Cumhurbaşkanı, sizi ve Türk halkını Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla bir kez daha kutlamak istiyorum.
• Bu ilk ziyaretimle Ankara’da bir mesaj vermek istiyorum: Gelin, ilişkilerimizin sunduğu olağanüstü potansiyeli önümüzdeki yıllarda daha da iyi değerlendirelim. Buna zorunluyuz; zira yeni bir jeopolitik sürece giriyoruz ve bu süreçte büyük güçlerin siyaseti belirleyici olacak. Buradan şu sonucu çıkarıyorum: Alman olarak, Avrupalı olarak stratejik ortaklıklarımızı geliştirmeliyiz ve Türkiye bu süreçte devre dışı kalmamalıdır.
• Burada sağlam bir temel üzerinde inşa edebiliriz. Toplumlarımız ve ekonomilerimiz, az önce de söylediğim gibi, çok yakın bağlar içindedir. Aynı zamanda NATO’da da çok yakın müttefikleriz. Türkiye, neredeyse bizi meşgul eden bütün dış politika ve güvenlik politikası konularında çok önemli bir aktördür.
• Bu temel üzerinde çalışmaya devam edeceğiz ve yeniden bir stratejik diyalog başlatacağız. Güvenlik politikaları alanında daha yakın iş birliği içinde olacağız. Örneğin, daha önce de değindiğimiz Eurofighter uçaklarının alımı konusunda. Tabii ki bu ortaklığın birçok fırsat sunduğunu da belirtmek istiyorum. Örneğin, ulaştırma ve demiryolları konusunda önemli gelişmeler yaşayabiliriz. Birçok açıdan bu yeni jeopolitik durumda daha yakın bir iş birliği içinde olmayı sağduyu gerektiriyor. Bu, her iki tarafın da stratejik çıkarınadır. Türkiye ile Almanya arasındaki olgun bir ortaklık, tabii ki hassas konuları da açık ve güvene dayalı bir şekilde ele almamızı gerektiriyor. Heyetlerimiz arasında ve baş başa görüşmemizde de bunu yaptık.
• Sayın bayanlar ve baylar, ele aldığımız bazı konulara kısaca değinmek istiyorum. Almanya ve Türkiye, NATO müttefikleri olarak aynı çıkarlara sahiptir. Ankara’da da biliniyor ki, Rusya’nın militan revizyonizmi Avrupa’nın ve Atlantik bölgesinin güvenliğini bir bütün olarak tehdit ediyor. Bu nedenle, Lahey’deki NATO Zirvesi’nde verilen kararları kararlılıkla uyguluyoruz.
“Türkiye’nin Eurofighter kararından mutluluk duyuyoruz”
• Bu bağlamda, Almanya’nın da onayını verdikten sonra Türkiye’nin 20 Eurofighter uçağını alma kararından dolayı mutluluk duymaktayız. Şu konuda hemfikiriz: Bu uçaklar hepimizin ortak güvenliğine hizmet edecektir.
• Göç konusunu da ele aldık. Geri göndermeler konusunda iş birliğimiz son derece önemlidir ve geçtiğimiz aylardaki iş birliğimizi sürdürmek istiyoruz. Mayıs ayından bu yana, geçtiğimiz yılın tamamında yapılandan daha fazla geri gönderme gerçekleştirdik. Fakat bu konuda daha fazla ilerleme kaydetmemiz gerekiyor ve ekiplerimiz bu yönde çalışacak.
• Uluslararası krizler konusunu da ele aldık. Ukrayna Savaşı’nın en kısa zamanda sona ermesi konusunda hemfikiriz. Başkan Trump geçen hafta şunları ifade etti: Moskova’nın ateşkesi kabul etmesi, müzakereleri kabul etmesi lazım ve bunların mevcut cephe hattından hareketle gerçekleşmesi gerekir.
• Avrupa Birliği için de bu konudaki görüşmeler hakkında Sayın Cumhurbaşkanı’na bilgi verdim. Aynı zamanda Avrupa Birliği’nde, Rusya’nın dondurulmuş hesaplarından Ukrayna’nın silahlanması konusunda ilerleme kaydediliyor. Şu anda Avrupa Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri’nin eş zamanlı olarak yaptırımlar kararlaştırması ele alınıyor. Daha sonra, tabii ki, Birleşmiş Milletler’in bu yaptırımları uygulaması gerekiyor.
• Biz bu yaptırımları uygulama konusunda kararlıyız ve baypas edilmemesi için çalışmalıyız. Hedefimiz olan Rusya’yı müzakere masasına oturtma konusunda ilerleme kaydedeceğiz.
“İlk defa kalıcı bir barış umudu var”
• Orta Doğu’daki durumu da ele aldık. Rehinelerin serbest bırakılması ve ateşkesin ilerleme kaydetmesi çok olumlu gelişmeler. İlk defa kalıcı bir barış umudu var. Sayın Cumhurbaşkanı’na, Türkiye’nin bu süreçte oynadığı rol için teşekkür ettim. Türkiye, Katar, Mısır ve ABD olmasaydı bu süreç gerçekleşemezdi. Bunun için çok teşekkür ediyorum; bunu mümkün kıldığınız için.
• Türkiye’nin bu konuda yine imkânlarını kullanarak, örneğin Hamas’ın silahsızlanması yani sürecin ikinci aşamasına geçilmesi için etkisini kullanmasını arzu ediyoruz. Çünkü durum hâlâ son derece kırılgan. Son çatışmalar da bunu gösteriyor. Bu nedenle umutlu olmalıyız ki burada kalıcı bir barış sağlansın. Federal Hükûmet de bu barışın sürmesi için elinden geleni yapacaktır.
“Türkiye’yi Avrupa Birliği’nin yanında görmek istiyoruz”
• Son olarak, Türkiye’nin Avrupa Birliği perspektifine değinmek istiyorum. Ben ve Federal Hükûmet olarak Türkiye’yi Avrupa Birliği’nin yanında, bu yolda ilerlerken görmek istiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı’na, bu konuda Avrupa düzeyinde bir stratejik diyalog arzu ettiğimi ifade ettim. Kopenhag kriterlerine koşul olarak değindik ve bu konuları bundan böyle de ele almaya devam edeceğiz.
• Dışişleri Bakanlarımızın stratejik diyaloğunun yeniden başlatılmasını ve JETCO toplantılarının da yakın zamanda beşinci kez toplanmasını arzu ediyoruz. Federal Hükûmet nezdinde de bu konuya değineceğim.
“İlişkilerimiz sadece ikili düzeyle sınırlı değil”
• Son olarak şunu söylemek istiyorum: İlişkilerimiz sadece ikili düzeyle sınırlı değil. Biz, NATO’da ve Avrupa Birliği’nde el birliğiyle ilerlemeler kaydedebiliriz. Tekrar, üçüncü defa bir araya gelebildiğimiz için çok mutluyum. Lahey’de ve Tiran’da, Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi vesilesiyle bir araya gelmiştik. Bugün ise resmi ziyaret için burada bulunmaktan mutluluk duyuyorum.
• Misafirperverliğiniz benim için son derece önemli. İlişkilerimizi bundan böyle de derinleştirmeye, geliştirmeye kararlıyız. Çünkü birlikte ilerlersek çok daha fazla başarı elde edebiliriz. Çok teşekkür ediyorum.






















Yorum Yap