Ailenizin kişisel verilerini yapay zeka ile paylaşmaktan kaçının! Güvenliğinizi koruyarak, sevdiklerinizi tehlikelerden uzak tutun.

Oxford Üniversitesi Araştırma Görevlisi Dr. Ömer Güneş, yapay zeka platformlarının kullanımıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Yapay zeka, günümüzün en etkili teknolojileri arasında yer almakta ve bu alanda yaşanan gelişmeler, bireylerin ve toplumların yaşamlarını derinden etkilemektedir. Ancak, yapay zeka kullanımının sorunsuz ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için bazı kritik noktalara dikkat edilmesi gerekmektedir. Dr. Güneş, dünya genelinde yapay zeka platformları geliştiren ülkeler arasında ABD ve Çin’in öne çıktığını, ancak Türkiye’nin de bu alanda yerel çözümler üretmesinin dijital bağımsızlık ve ulusal egemenlik açısından hayati önem taşıdığını vurguladı.
Yapay zekanın sağlık, eğitim gibi birçok alanda devrim niteliğinde uygulamalara sahip olduğunu ifade eden Güneş, bu süreçte bireylerin kendi özel verilerini korumalarının önemine dikkat çekti. Okullarda yapay zeka araçlarının kullanılmakta olduğunu belirten Güneş, öğrencilerin öğrenme süreçlerinde Sağlık sektöründe hasta bilgilerinin bulut ortamına çıkarılmasının yasak olduğu konusunu açtı. Özellikle bireylerin, kendi çocukları hakkında bilgi vermeden yapay zekaya sorular sorabilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Kendinizin ve ailenizin özel bilgilerini, yapay zekayla paylaşmayın,” dedi. Yapay zekanın veri güvenliği açısından tehlikeler barındırdığını belirten Güneş, “Verileriniz yurtdışındaki sunuculara gidiyor ve burada nasıl bir tehlike oluşturacağını düşünmemiz lazım,” ifadelerini kullandı.
Yapay zekanın sınırlamaları ve finansal güvenlik
Yapay zekanın sunduğu imkanların yanı sıra, yatırım tavsiyeleri ile ilgili olarak da dikkatli olunması gerektiğini aktaran Güneş, “Yapay zekaya finansal durumuyla ilgili sorular sormak ve verilen öneriyi doğru kabul etmek yanlıştır,” dedi. Bugün birçok finans danışmanının bile önerilerini ‘yatırım tavsiyesi değildir’ ifadeleriyle sunduğunu belirtti. Bu durum, yapay zeka ile yapılan finansal işlemlerin risklerinin farkında olunması gerektiği gerçeğini gözler önüne sermektedir. Ayrıca, Güneş, yapay zekanın birden fazla model kullanılarak farklı amaçlar için değerlendirilmesinin önemine değinerek, “Biz bu modellerden bizi mutlu eden bilgiyi değil, doğru bilgiyi almak istemeliyiz,” dedi.
Çin ve ABD’nin yapay zeka rekabeti
Dr. Güneş, yapay zeka alanında ABD ve Çin’in rekabetinin giderek arttığını, fakat Çin’in son dönemde önemli bir varlık oluşturduğunu belirtti. Yapay zekanın bilincinin olmadığını fakat bazı durumlarda bilinçliymiş gibi davrandığını ve bunu büyük şirketlerin, kurumların kullandığı veriyle öğrendiğini ifade etti. Bu noktada, Türkiye’de yapay zeka okur-yazarlığının artırılması ve güvenlik seviyelerinin sürekli kontrol edilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Kurumlarda yapay zeka kullanımının artırılabilmesi için çalışanların iyi bir eğitimden geçirilmesi gerektiğini belirtti.
Güneş, “Kurumlarda kötü senaryoların çalışılması gerekiyor,” diyerek olası sızma operasyonlarına karşı dikkatli olunması gerektiğinin altını çizdi. Böylelikle, yapay zeka kullanımı sürecinde meydana gelebilecek olumsuzlukların önüne geçilebilecektir. Ek olarak, Türkiye’nin yerli yapay zeka üretimi konusunda bir yol haritası belirlediğini vurgulayan Güneş, bu sürecin hızlandırılması gerektiğini ifade etti. Türkiye’de birçok yapay zeka modeli üretildiğini, bunların bir kısmının Türkçe duyarlı ve bir kısmının da alan spesifik olduğunu belirterek sağlık alanında kullanılabilecek güvenilir bir yapay zeka çözümünün geliştirilebileceğini söyledi.
Dijital güvenlik ve siber istihbarat
S4E Kurucusu Dr. Onur Aktaş da dijitalleşmenin güvenliği konusunda önemli tespitlerde bulundu. Milli güvenlik ile dijital egemenlik arasındaki ilişkiye dikkat çeken Aktaş, modern çatışmalarda siber istihbaratın hayati rol oynadığını ifade etti. Aktaş, dijital varlıkların istihbarat sağladığı her yerde, gelecek nesillerin dijitalleşme konusunda defansif olabileceklerini belirtti. “Dijitalleşmede güvenliği kim yönetirse, caydırıcı güç o olacaktır,” diyen Aktaş, bu kapsamda Türkiye’nin de dijital istihbarat alanında yaptığı çalışmalara vurgu yaparak, ülkelerin dijitalleşme sırasında kolay hedef olma istemediklerini dile getirdi.
Sonuç olarak, yapay zeka ve dijital güvenlik konuları, hem bireylerin hem de ülkelerin geleceği açısından kritik bir öneme sahiptir. Türkiye’nin yerel yapay zeka çözümleri geliştirmesi ve dijital okuryazarlık seviyesinin artırılması, ulusal güvenlik ve bağımsızlık açısından elzem bir hal almıştır.






















Yorum Yap