Ahmed Eş-Şara’nın Trump ile Beyaz Saray’daki tarihi buluşması, uluslararası ilişkilerdeki etkileri ve stratejik hedefleriyle dikkat çekiyor.
Son yıllarda Orta Doğu, siyasi ve askeri anlamda büyük bir belirsizlik döneminden geçerken, bu bölgedeki ülkelerin uluslararası ilişkileri de daha önceden hiç olmadığı kadar karmaşık bir hale gelmiştir. ABD’nin Suriye ile ilişkileri, özellikle Donald Trump yönetimi döneminde, büyük bir önem taşımaktadır. Bu bağlamda, ABD Başkanı’nın Orta Doğu Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın açıklamaları dikkat çekmektedir. Barrack, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara’nın, 10 Kasım’da Washington’a resmi bir ziyaret gerçekleştireceğini ve bu ziyarette Trump ile görüşeceğini duyurmuştur. Bu durum, ABD ve Suriye arasında yeni bir başlangıcın işareti olabilir.
Bunun yanı sıra, Barrack’ın, söz konusu ziyaretin yanında, Suriye’nin ABD’nin başını çektiği DEAŞ’e karşı uluslararası koalisyona katılma isteğine dikkat çekmesi oldukça önemlidir. Barrack, Suriye’nin koalisyona katılımının, uluslararası birlik ve dayanışma açısından kritik bir adım olacağını vurgulamıştır. Bu noktada, ABD yönetiminin 2014 yılından bu yana Suriye’nin koalisyona dahil olmasını hedeflemesi ve bu amaca yönelik olarak çalışmaları sürdürmesi, bölgedeki istikrarı sağlama çabalarının bir parçasıdır. Barrack’ın “Herkesi bu ittifakta bir ortak haline getirmeye çalışıyoruz” demesi, ABD’nin geniş bir stratejik bakış açısıyla hareket ettiğini gösteriyor.
Ayrıca, Şara hükümetinin uluslararası alanda gerçekleştirdiği temasta büyük bir ivme kazandığı gözlemlenmektedir. Suriye Devlet Başkanı eş-Şara, Beşar Esad rejiminin düşüşü sonrası yaşanan kaos dönemini geride bırakmak için çeşitli ülkelerle yeniden ilişkiler kurmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda, Eylül 2023’te Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani’nin ABD’ye gerçekleştirdiği ziyaret, Suriye’nin uluslararası arenadaki konumunu güçlendirmek için yaptığı önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Şara, bu yıl sonuna kadar çeşitli ülkeleri ziyaret etmeyi planlayarak, dış politikada yeni bir çerçeve oluşturmaya yönelik çabalarını artırmaktadır.
Öte yandan, dikkat çeken bir noktada, 1999 yılında, dönemin Suriye Dışişleri Bakanı Faruk eş-Şara’nın Beyaz Saray’a yaptığı ziyaretin, Suriye’nin ABD ile olan ilişkilerinde bugüne kadar gerçekleştirilmiş son resmi ziyaret olmasıdır. Bu durum, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin ne denli uzun bir zamandan beri sınırlı kaldığını göstermektedir. 1990’ların sonlarında gerçekleştirilen bu ziyaretten sonra, iki ülke arasındaki iletişim büyük oranda azalmış ve her iki taraf da birbirine mesafeli bir duruş sergilemiştir. Ancak Ahmed eş-Şara’nın planladığı bu ziyaret, geçmişteki silik ilişkilerin yeniden canlanması adına önemli bir fırsat sunmaktadır.
Sonuç olarak, Suriye’nin uluslararası ilişkilerde yeniden aktif bir rol alması ve ABD ile olan bağlarını güçlendirmesi, bölgedeki siyasi dengeleri değiştirebilir. Her ne kadar geçmişteki ilişkilerdeki sorunlar devam etse de, yeni bir diplomasi sürecinin başlaması, hem Suriye için hem de Orta Doğu’nun genelinde yeni bir dönemin kapılarını aralayabilir. Trump yönetiminin bu süreçte nasıl bir yaklaşım sergileyeceği ise merakla beklenirken, iki ülke arasındaki tarihi ve politik bağların gelişimi izlenmeye devam edilecektir.
Yorum Yap