ABD’nin Gazze Görev Gücü Tasarısı BM’ye sunuldu. Bu gelişme, Ortadoğu’da yeni bir dönemin habercisi mi? Detaylar için okumaya devam edin!
ABD, Gazze Uluslararası İstikrar Gücü’nün kurulmasına yönelik karar tasarısını Birleşmiş Milletler’e (BM) iletti. Bu taslak, ABD’nin yanı sıra diğer katılımcı ülkelerin de Gazze’nin yönetimi ve güvenliğini sağlama konusundaki yetkilerini geniş bir çerçevede belirlemektedir. Önerilen düzenlemeye göre, 2027 yılına kadar Gazze’de kalıcı bir yönetim ve güvenlik sağlanması için önemli adımlar atılacak. İlk askerlerin Ocak ayında bölgeye gönderilmesi planlanıyor. Bu süreç, bölgedeki istikrarın sağlanması açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Bir ABD yetkilisi, “Bu taslak karar, önümüzdeki günlerde BM Güvenlik Konseyi üyeleri arasında gerçekleştirilecek müzakerelerin temelini oluşturacak,” diyerek, taslağın kabul edilmesi sürecinin kısa süre içinde sonuçlanmasını bekliyor. Özellikle, “Barış gücü değil, uygulama gücü” ifadesiyle açıklanan güvenlik gücünün amacı, sadece çatışmaları önlemek değil, aynı zamanda Gazze’deki güvenlik ortamını kalıcı hale getirmek olacak. Bu, oldukça tartışmalı bir durum doğurabilir, zira uluslararası güçlerin bölgeye müdahale yöntemleri, halk arasında kaygıya neden olabilir.
ABD yetkilisi ayrıca, Uluslararası Güvenlik Gücü’nün katılımcı ülkelerden askerlerden oluşacağını ve ABD Başkanı Donald Trump’ın başkanlığını yürüteceği Gazze Barış Kurulu ile istişare edilerek kurulacağını belirtti. Taslak metinde, Barış Kurulu’nun en az 2027 yılına kadar faaliyet göstermesinin öngörüldüğü ifade ediliyor. Bu durum, bölgedeki yönetim yapılarını büyük ölçüde etkileyebilir.
Özellikle tasarının içeriğinde belirtilen “Uluslararası Görev Gücü’nün kapsamı” büyük önem taşıyor. Görev gücü, Gazze’nin İsrail ve Mısır sınırlarının güvenliğini sağlamakla sorumlu olacak. Ayrıca, sivilleri ve insani yardım koridorlarını koruma görevi de var. Bununla birlikte, yeni bir Filistin polis gücü yetiştirme hedefi de bulunuyor. Taslakta, güvenlik ortamının istikrara kavuşturulması için Hamas’ın silahsızlandırılması gerektiği vurgulanıyor. Bu noktada, Hamas’ın kendi isteğiyle silahsızlandırılmasını sağlamak zorunda kalacağı anlaşılmaktadır. Bu durum, uluslararası toplum tarafından nasıl bir tepki alacak merak konusu.
Güç, uluslararası hukuk çerçevesinde hareket edecek ve “Mısır ve İsrail ile yakın iş birliği içinde” çalışacak. Bu durum, bölgedeki barış sürecinin nasıl şekilleneceği konusunda önemli bir örnek teşkil edecek. Ayrıca, taslak kararda yer alan “geçiş dönemi yönetim organı” ifadesi de dikkat çekiyor. Filistin Yönetimi’nin reform programını tamamlama sürecinde Barış Kurulu’nun yönlendirmesiyle işlerin yürütülmesi, yerel yönetimlerin yeniden yapılandırılması açısından kritik bir rol oynamaktadır.
Barış Kurulu, Gazze Şeridi’nden yetkin Filistinlilerden oluşan teknokratik bir komiteyi de denetleyecek ve destekleyecek. Bu komitenin, bölgenin kamu hizmetleri ve günlük işleyişi ile ilgilenmesi bekleniyor. Yardımların Barış Kurulu ile birlikte çalışan BM, Kızılhaç ve Kızılay gibi kuruluşlar tarafından sağlanacağı bilgisi de önemli. Yardımların etkin bir şekilde dağıtılması ve ihtiyaç sahiplerine ulaşması, bölgedeki insani durum açısından kritik bir öneme sahip.
Bütün bu gelişmeler, Gazze’deki durumu nasıl etkileyecek? Uluslararası güçlerin varlığı, bölgedeki dinamikleri değiştirebilir mi? Bu sorular, ilerleyen dönemde yanıt bulması gereken önemli konular arasında yer alıyor. Gazze’nin yeniden inşası ve istikrar sağlaması, sadece uluslararası güçlerin müdahalelerine değil, aynı zamanda yerel yönetimlerin ve halkın aktif katılımına da bağlıdır.
Yorum Yap