Yükseköğretim Kurulu, akademik çalışmalarda yapay zeka entegrasyonunu başlatarak, yeni bir dönemin kapılarını aralıyor! Keşfedin!

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, Türk yükseköğretim sisteminin yapay zeka çağında sadece bir kullanıcı olmanın ötesine geçeceğini ve etik standartlarıyla örnek gösterilen bir konuma yükseleceğini belirtmiştir. Bu açıklama, eğitim sisteminin geleceği üzerine önemli bir perspektif sunmaktadır. Özvar, Anadolu Üniversitesi Kütüphaneleri Konsorsiyumu (ANKOS) tarafından Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde düzenlenen ‘Kütüphane 5.0 ve İnsan Merkezli Dijital Dönüşüm’ konferansında konuştu. Etkinlikteki konuşmasında dijitalleşmenin ve yapay zekanın eğitimde nasıl uygulanabilir bir model olarak işlev göreceğini vurguladı.
Konferansa katılan birçok uzman ve akademisyenle yapılan tartışmalar, Türk eğitim sisteminin dijitalleşme sürecinde yalnızca bilgi tüketen değil, aynı zamanda bilgiyi işleyen ve yöneten bir yapıya kavuşmasını gerektirdiğini ortaya koymuştur. Özvar, “Gerekli yönetmelik ve yasal düzenlemeler en kısa sürede yürürlüğe girecek” diyerek, bu süreçte toplumun ve eğitim sisteminin nasıl adapte olacağı konusunda da işaretler verdi. Eğitimde dijitalleşmenin, bilgi ekonomisi içerisinde ne kadar kritik bir öneme sahip olduğunu anlamak, ülkelerin rekabet gücünü artırmada önemli bir faktör haline gelmiştir.
Dijitalleşme ile birlikte kütüphanelerin yalnızca bilgi depolama işlevi görmemesi gerektiğinin altını çizen Özvar, bu dönüşümün yeni aşamasını temsil eden ‘Kütüphane 5.0’ kavramının anlamını açığa kavuşturmaktadır. Bu kavram, bilgiyle insan arasındaki ilişkiyi yeniden değerlendirerek, dijitalleşmenin insani değerlerle nasıl entegre olabileceğini sorgulamaktadır. Artık sınırları zorlayan bir dijitalleşme süreci yaşarken, bunun insan etik değerleri ile nasıl bir araya getirileceğinin düşünülmesi gerekmektedir. Özvar, “Bilgi, paylaşıldıkça artan, saklandıkça riskli hale gelen bir değerdir” diyerek açık bilim politikalarının benimsenmesinin önemine dikkat çekti.
Bilişim teknolojileri ve yapay zeka alanında yetkin insan kaynağı yetiştirilmesinin yalnızca bir eğitim hedefi değil, aynı zamanda Türkiye’nin küresel ölçekte rekabet gücünü artıracak stratejik bir politikayla da ilişkili olduğunu belirtti. Bu bağlamda, YÖK’ün kütüphanelerimizi bilginin üretiminde ve paylaşımında etkin merkezler haline getirmek üzere çalıştığını ifade etti. Kütüphaneler, bilgiye erişimin sağlandığı önemli kaynaklar olarak, dijital dönüşüm sürecinde önemli bir rol üstlenecek.
Yapay zekanın etik kullanımı konusunda da düzenlemelere ihtiyaç olduğunu vurgulayan Özvar, “Amacımız yapay zekayı sınırlandırmak değil, etik değerleri ve akademik emeği koruyacak biçimde yönlendirmektir” dedi. Akademik çerçevelerde yapay zekanın nasıl kullanılacağına dair standartlar getirilmesi gerektiğini belirtirken, bu çerçevenin veri güvenliği, kaynak doğrulama, intihal önleme gibi konularda somut ek düzenlemeleri de içereceğini ifade etti. Yükseköğretim sisteminin gerek akademik niteliği gerekse etik duruşuyla örnek gösterilen bir konuma ulaşmasının ve bu süreçte üniversite etik kurullarının etkin hale getirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Sonuç olarak, Türk yükseköğretim sistemi yapay zeka ve dijital dönüşüm çağında yalnızca bir adaptasyon süreci değil, bu süreç içerisinde yenilikçi, etik ve insan merkezli bir anlayış geliştirmelidir. Eğitim kurumlarının bu süreçte üstleneceği rol, toplumu ve bireyleri nasıl yönlendireceği konusunda belirleyici olacaktır. Teknolojinin bilgiyi nasıl daha erişilebilir ve güvenli hale getireceği üzerinde durulmalıdır. Bu şekilde, yükseköğretim sistemimiz yalnızca bir kullanıcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda etik standartlarıyla bir örnek teşkil edecektir.






















Yorum Yap