Trabzonspor’un yeni transferi Bouchari, kararlılıkla: Hiçbir şeyden korkmam, takım için en iyisini yapmaya hazır.
Trabzonspor’un başarılı Faslı orta saha oyuncusu Benjamin Bouchouari, futbol kariyeri ve yaşam felsefesi üzerine samimi açıklamalarda bulundu. Sadece sahadaki performansıyla değil, hayata bakışı ve karakteriyle de dikkat çeken Bouchouari, futbola olan tutkusunu ve profesyonel spor hayatının zorluklarını içtenlikle paylaşıyor. Onun için futbol, sadece bir meslek değil; hayatının en önemli parçası ve en büyük mutluluk kaynağıdır.
Bouchouari, futbol oynamanın bir sporcunun yaşayabileceği en güzel deneyim olduğunu vurgulayarak “Bir futbolcunun yaşayabileceği en güzel şey, zaten futbol oynamaktır” şeklinde düşüncelerini ifade etti. Bu sözleri, spora olan bağlılığını ve ona verdiği değeri açıkça ortaya koymaktadır. Onun için saha, hayallerinin gerçekleştiği yer ve her anında büyük bir heyecan barındıran bir alan.
Futbol kariyerinde karşılaştığı zorlukların en önemlilerinden biri mental dayanıklılık. Bouchouari, profesyonel futbolun sadece fiziksel güçle değil, psikolojik olarak da son derece zorlu olduğunu belirtti. “Mental kısım, çok zor!” ifadesiyle bu yönün altını çizerken, bir sporcunun kötü enerjiyi hayatından tamamen uzak tutması gerektiğini vurguladı. Pozitif bir ruh halinin başarı için vazgeçilmez olduğunu belirten oyuncu, zihinsel olarak güçlü kalmanın performansına doğrudan yansıdığını dile getirdi.
Geçen sezon yaşadığı en üzücü an olarak, takımı Saint-Etienne’in Ligue 1’de küme düştüğü Toulouse maçını gösterdi. Böyle önemli bir maçı kaybetmenin sporcuyu ne kadar derinden etkilediğini dile getirirken, kariyerindeki en mutlu anı ise profesyonel futbol hayatındaki ilk maçına çıkması olarak paylaştı. Bu, onun için özel ve unutulmaz bir başlangıç noktasıdır.
Futbol dışında başka bir meslek düşünmediğini söyleyen Bouchouari, spor hayatına olan bağlılığını net biçimde ortaya koyuyor: “Bilmiyorum, düşünüp planlamadım bile.” Ayrıca, futbolculuk kariyerinde örnek aldığı isimler olarak Xavi ve Iniesta’yı gösterdi. Sahada topun başına kim geçmeli sorusuna ise efsanevi sol bek Roberto Carlos cevabını verdi; oyuna olan teknik ve hızlı oyun stilinin bu tür oyunculardan esinlendiği anlaşılıyor.
Hayatındaki en önemli değerlerden biri ise barışa duyduğu inanç. Sihirli bir değnek olsaydı dünyada savaşların tamamen sona ermesini istediğini söyleyen Bouchouari, bu dileğiyle insanlık ve dostluk mesajları veriyor. Yaşam felsefesini ise sadece kendi adıyla, sade ve net şekilde “Benjamin Bouchouari” olarak özetliyor. Kendi özgünlüğünü ve samimiyetini ön planda tutmayı tercih ediyor.
Sahada karşılaştığı en ciddi rahatsızlık kaynaklarından birinin adaletsizlik olduğunu belirten Bouchouari, bu tür durumların kendisini oldukça öfkelendirdiğini aktarıyor. Ayrıca, maçlarda gol atmak mı yoksa asist yapmak mı daha değerli diye sorulduğunda, takım oyununa olan inancını ortaya koyarak “Asist yapmak” yanıtını veriyor. Bu, onun oyun anlayışının takım başarısını bireysel zaferlerden üstün tuttuğunu gösteriyor. Teknik ve hızlı oyun stilini benimseyen Bouchouari, antrenmanlarda özellikle maç oynamayı çok sevdiğini belirterek, oyun içi deneyimin gelişiminin önünde olduğunu vurguluyor.
Futbolun dışında doğa ile iç içe zaman geçirmekten keyif alan oyuncu, özgürlük ve dinginlik arayışını tabiatta bulduğunu söylüyor. Hayatındaki en önemli gün olarak doğum gününü nitelendirirken, ailesinden aldığı en değerli öğütün “Sadece kendin ol” olduğunu belirtiyor. Bu tavsiye, onun kişisel ve profesyonel yaşamındaki başarısının temel taşlarından biri olarak dikkat çekiyor.
Bouchouari, günlük hayatta ve sahada en çok adaletsizlikten hoşlanmadığını belirtirken, korkusuz bir yapıya sahip olduğunu da vurguluyor: “Hiçbir şeyden korkmam.”u> Bu cesaret ve özgüven, onun performansında önemli bir rol oynuyor. Futbolun kendisini büyülediğini ifade eden oyuncu, sadeliği ve basitliğini en sevdiği kişisel özellik olarak gösterirken, öfkelendiği zamanları ise hoşlanmadığı yönü olarak dile getiriyor.
Maç öncesi ritüellerinin arasında Kur’an dinlemek olduğunu söyleyen Bouchouari, bu alışkanlığın ona zihinsel ve duygusal anlamda güç verdiğini belirtiyor. Türkçe en çok sevdiği kelimenin ise “teşekkürler” olması, onun Türk kültürüne olan ilgisini ve saygısını gösteriyor.
Trabzonspor’daki takım arkadaşları hakkında ise ilginç ve içten değerlendirmelerde bulundu: En çok çalışan oyuncu olarak Mustafa Eskihellaç, en yetenekli futbolcu Cristo Oulai, takımın en şakacısı ise Serdar Saatçi olarak öne çıktı. En fazla yemek yiyen kaleci olarak Ahmet‘i işaret eden Bouchouari, en kötü şarkı söyleyenin Rayyan Baniya olduğunu esprili bir dille paylaştı. Ayrıca, takım içinde en çok konuşan ve en bonkör isimler olarak sırasıyla Christo Oulai ve Rayyan Baniya belirlendi. Disiplin konusunda öne çıkan oyuncu Okay Yokuşlu olurken, en iyi giyinen ise Kazeem Olaigbe seçildi. Bu samimi değerlendirmeler, takım içindeki güçlü bağları ve birbirlerine verdikleri değeri gözler önüne seriyor.
Yorum Yap