Burhanettin Bulut, her gün 28 binden fazla vatandaş ve işletmenin icralık olma korkusunu derinlemesine inceliyor. Bu kaygı dolu tabloya dair analiz!
CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, Türkiye’nin muazzam bir ekonomik krizin pençesinde olduğunu ve bu durumun vatandaşların yaşamını ciddi biçimde etkilediğini vurgulayan bir basın açıklaması yaptı. Yapılan açıklamada, ekim ayı itibarıyla icra ve iflas dairelerindeki dosya sayısının 24 milyon 773 bin 38’e ulaşması dikkat çekti. Geçen yıl aynı dönemde bu sayı 22 milyon 992 bin 248 idi, bu da son bir yılda yaklaşık 1 milyon 780 bin yeni icra dosyasının sisteme girdiği anlamına geliyor. Yıl başından itibaren icra dairelerine gelen dosya sayısı ise 8 milyon 510 bin 402’ye ulaştı. Bu da, 2025 yılının 25 Ekim tarihine kadar olan 299 gün içinde günlük ortalama 28 bin 470 yeni icra dosyası açıldığına işaret ediyor. Kısaca, her gün 28 binden fazla vatandaş veya işletme icralık durumda.
Bulut’un açıklamasında dikkat çeken diğer bir nokta ise, Türkiye’deki açlık ve yoksulluk sınırlarının nasıl alarm verici bir şekilde yükseldiğiydi. Açlık sınırı 30 bin 061 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 92 bin 238 TL’ye ulaştı. Bu rakamlar, asgari ücretin 7 bin 957 TL olduğu bir ortamda, çalışanların ve emeklilerin yaşadığı zorlukları gözler önüne seriyor. Emekliler, ay sonunu getirmenin altında kalırken, birçok kişi yalnızca kirasını ve faturalarını ödeyebiliyor; mutfağına et alamıyor. Böylece, vatandaş borçlarını kapatmak için kredi kartlarına yükleniyor ve sonuçta icralık hale geliyor. Başka bir deyişle, her evde ayrı bir borç hikayesi bulunmakta. 25 milyona yaklaşan icra dosyası, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik buhranın acı bir yansımasıdır.
Bazı aileler, temel ihtiyaçlarını karşılayamazken, markette, pazarda ve kasapta fiyatların aşırı derecede arttığı bir gerçek. Ancak hükümet hâlâ büyüme ve ihracattan bahsetme cesaretini gösteriyor. Ne yazık ki, büyüyen tek şey borç ve çaresizlik, bu durumun altında yatan nedenler ise buhranlı bir ekonomik yapı. Asgari ücret açlık sınırının altında kalmış durumda ve emekliler torunlarına harçlık dahi veremiyor. İnsanlar, dayanacak güçlerinin tükenmekte olduğunu her gün daha da hissediyorlar.
Bulut’un açıklamalarında bir diğer çarpıcı nokta ise, Türkiye’nin bir borç toplumu haline geldiği ve bu durumun sosyal gerilimi artırdığı konusunda yaptığı vurguydu. “İcra dosyası demek, bir evin geçim mücadelesi demek,” diyen Bulut, her dosyanın ardında bir dramın bulunduğunu ortaya koydu. İnsanlar iş bulmakta zorlanırken, iş bulanlar da geçim derdi içine düşmüş durumda. Bu gidişle icra daireleri artık yalnızca borçluların değil, geçim mücadelesi veren milyonların adresi haline gelecektir. Bu noktada, vatandaşa bir nebze olsun nefes aldıracak düzenlemelerin acil olarak hayata geçirilmesi gerekiyor.
Emeklilerin maaşlarına zam, asgari ücrete ek artış, borç yapılandırmaları ve faiz affı gibi düzenlemeler hayati bir önem taşıyor. Aksi takdirde, mevcut tablo daha da ağırlaşacak. Günde 28 bin yeni icra dosyasının açıldığı bir ülkede refah, adalet ve istikrar söz konusu olamaz. Bu acı gerçekleri görüp hâlâ “ekonomi iyiye gidiyor” demek, halkın aklıyla alay etmek anlamına geliyor. Milletin cebinde para kalmadı, sofralarında yemek yok. Vatandaş, borcunu ödemek için savaşmakta ve yaşamın zorlukları içinde çaresizlikle mücadele etmektedir. Bu durumun son bulması için toplumun her kesiminde acil ve etkin önlemlerin alınması elzemdir.
Yorum Yap