Antalya, 16 milyon turist sayısıyla adeta bir cazibe merkezi haline geldi! Bu muhteşem başarıyı keşfedin ve şehrin sunduğu güzelliklere tanık olun.

Antalya’nın Serik ilçesinde bulunan Belek Turizm Merkezi’nde gerçekleştirilen AKTOB’un ekim ayı toplantısı öğle saatlerinde yoğun bir katılımla gerçekleşti. Toplantıda önemli konuşmalara yer verildi ve sektörün geleceği üzerine derinlikli analizler yapıldı. Kavaloğlu, turizm alanındaki araştırmaların ve gelişmelerin, sektörün ilerlemesi açısından kritik bir öneme sahip olduğunu vurgulayarak başladığı konuşmasında, “Yeşil ve Sürdürülebilir Turizm Pazarının Büyüme Potansiyeli” konusunu ele aldı. Sunumunda, sürdürülebilirlik ilkesinin yanı sıra, bu bağlamda öne çıkan yeşil sertifikalı oteller, karbon ayak izini dengeleyen tatil paketleri ve yenilenebilir enerji kullanan turizm tesislerini örnek gösterdi.
Ayrıca, sıfır atık politikaları izleyen restoranlar ile doğa, gastronomi ve yerel kültür turlarının gün geçtikçe turizmin önemli bir parçası haline geldiğini belirtti. Bu tür uygulamaların, yalnızca çevresel sürdürülebilirliği artırmakla kalmayıp, aynı zamanda turistlerin tercihlerini şekillendirdiğini de vurguladı. Günümüzde, turistler sadece tatil yapmak değil, aynı zamanda deneyimlemek, katkıda bulunmak ve çevreye duyarlı seçenekler aramak istiyorlar. Kavaloğlu, bu noktada turizam sektörünün yeniden yapılandırılması gerektiğini ifade etti.
Rusya-Ukrayna Savaşı ve Turizm Dünyası
Hemen ardından, Kavaloğlu, turizmdeki potansiyeli değerlendirirken Rusya-Ukrayna Savaşı’nın etkilerine de dikkat çekti. Bu savaşın sona ermesi durumunda, Antalya’yı ziyaret eden turist sayısının 21-22 milyon kişiye kadar yükselebileceğini belirtti. Şu an itibarıyla Antalya’ya gelen turist sayısının 16 milyon 200 bin civarında olduğunu ve piyasanın dinamiklerini analiz ettiğinde, genel olarak bir artış trendinin yaşandığını gördüğünü ifade etti. Antalya, mevcut turistlerin yüzde 50’sini oluşturan üç ana pazardan oluşuyor: Rusya, Almanya ve İngiltere. Bu ülkelerden gelen turistler, Antalya’nın turizm faaliyetlerinin bel kemiğini oluşturuyor.
Kavaloğlu, sürdürülebilir turizm ve dijital dönüşümün rekabet gücünün temelini oluşturduğunu belirterek, bu alandaki gelişmelerin takip edilmesinin ne denli önemli olduğunu aktardı. “Daha azla daha fazla değer yaratma” felsefesinin, sektörün sürdürülebilirliğini sağlamak için benimsenmesi gereken bir yaklaşım olduğunu ifade etti.
Kavaloğlu, turizm sektörüne yönelik desteklerin önemine işaret ederek, bu alanın milli bir sektör olduğunu sözlerine ekledi. Özellikle sektöre ilave vergi yükünün olmaması, kış dönemine yönelik teşviklerin sağlanmasının büyük önem taşıdığını bildirdi. Sektörün ekonomik kalkınma ve istihdam açısından sağladığı katkıların göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı. Bu bağlamda, AKTOB olarak başlattıkları “Yaşamın Başlangıcı ve Kaynağı Suyu Koru” konulu kampanyanın, otellerde su tasarrufunu hedeflediğini kaydetti. Bu kampanyanın, sürdürülebilir bir çevre için ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak amacıyla oldukça kritik olduğunu sözlerine ekledi.






















Yorum Yap