Kolombiya’nın Oscar temsilcisi “A Poet/Bir Şair”, şiirin karın doyurup doyurmadığını ve şairlerin bugünün dünyasındaki yerini sorguluyor
Müjde Işıl İSTANBUL Bu sene prömiyerini yaptığı Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış Bölümü’nden Jüri Ödülü ile dönen “A Poet/Bir Şair”in ünü, Kolombiya’nın Oscar temsilcisi olarak seçilmesiyle arttıkça arttı. Hafızamızda Bay Keating’in öğrencilerini şiiri sevdirerek özgürleştirdiği “Ölü Ozanlar Derneği” ve Pablo Neruda’nın bir postacıya şiiri sevdirdiği “Il Postino” gibi klasikler varken şiire ve şaire dair bambaşka şeyler söylüyor “Bir Şair”.
Başkahramanımız Oscar Restrepo, yetenekli olduğunu düşünen ama kendini kanıtlayamamış bir şair. Para kazanmak için zoraki çalıştığı lisedeki öğrencisi Yurlady’nin şiir yeteneğini keşfedince onu sanat dünyasına kazandırmak için didinip duruyor ama işler hiç beklemediği noktalara gidiyor.
Simón Mesa Soto’nun yazıp yönettiği filmin birden çok sorusu var kendi içinde ve seyirciye yönelttiği. Öncelikle ‘İyi şair kimdir? Çok tanınan mı yoksa şiiri sadece tutkuyla bağlı olan mı?’ sorusunu soruyor. Oscar’ın hayran olduğu şair José Asuncion Silva’nın beş Kolombiya pesosu, Nobel ödüllü yazar Gabriel García Márquez’in ise 50 Kolombiya pesosu üzerinde resminin olması şık bir detay bu konuda. Oscar kendine göre iyi ama meslektaşlarına göre vasat bir şair. Ancak tanınmış şairlerin ondan çok da iyi yazdığına dair bir ipucu göremiyoruz. Oscar kendisinin başaramadıklarını başarması için öğrencisi Jurlady’ye çok destek oluyor. Muhsin Bey’in Ali Nazik’e kol kanat germesi gibi. Oysa Jurlady ile kalabalık ve fakir ailesinin önceliği geçim ve karın tokluğu. Üst sınıf için reklam aracı hâline gelen sanat, alt sınıfın ‘olmazsa olmaz’ı olamıyor doğal olarak. Karın doyurabildiği ölçüde geçerliliği söz konusu çünkü. Filmin el attığı bir başka tema da ‘İyi insan mı iyi sanatçı mı?’ ayrımı. Oscar’ın durumu ‘iyi niyetli kötü baba’ tarifine yakın duruyor ama sanatın insanı iyileştirdiği yargısının pek de geçerli olmadığını savunuyor film. Oscar şiire tutunmaya çalıştıkça daha da kopuyor gerçek hayattan. O hayata şiirle tutunmaya çalışırken gerçek hayatta şiire yer olup olmadığı ve bugünün dünyasında şiirin konumu ise filmin sorduğu diğer soru. Finalin bu açıdan çok duygusal ve etkileyici olduğunu not düşelim.
Filmin senaryosu bunca soru içinde biraz dağılırken Oscar’ı canlandıran Ubeimar Rios, ilk sinema deneyiminde o kadar ayrıksı bir performans çıkarıyor ki. Sinema perdesinin görüp görebileceği en sıra dışı simalardan birine sahip. Oscar gibi hem öğretmen hem de yayımlanmış kitabı olan bir edebiyatçı olarak karakterine özel bir ruh katıyor, ilginç simasının da avantajıyla.

Nesiller boyu acı
“All That’s Left of You/Senden Geriye Kalan” da Ürdün’ün Oscar temsilcisi. Filistin’de çekilmesi planlanan filme, İsrail’in Gazze saldırıları nedeniyle Ürdün ev sahipliği yaptı. İsrail’in katliamlarına karşı sürekli Filistinlilerin yanında yer alan Mark Ruffalo ve Javier Bardem de filmin yapımcıları arasında. “Senden Geriye Kalan”, İsrail devletinin kurulduğu 1948’den başlayarak Filistinli bir ailenin üç kuşak boyunca yaşadığı trajedileri anlatıyor. Cherien Dabis’in yazıp yönettiği filmde Filistinli aktör Saleh Bakri başrolde. Tüm yıkıma rağmen ülkesini terk etmeyen üst-orta sınıf aileyi merkeze alan film, umudu ve barışı yüceltiyor.
Yorum Yap