“Springsteen: Hiçlikten Kurtar Beni”, Bruce Springsteen’in çocukluk travmalarıyla boğuşurken yarattığı “Nebraska” albümünün zorlu sürecini anlatıyor. Jeremy Allen White, Springsteen rolünde çok başarılı.

Müjde Işıl – ‘80’lerin başı… Bruce Springsteen de 30’larının başında… Müzik dünyasında adını duyurmuş. Stüdyo ondan yeni albüm bekliyor. Genç sanatçı kiralık bir eve kapanıyor ve yeni besteleri için kolları sıvıyor. Ancak bu süreç bir iç hesaplaşmaya dönüşüyor. Çocukluk travmaları su yüzüne çıkıyor, geçmişle gelecek arasında sıkışıp kalıyor. Yarattığı şarkılar şirket tarafından ‘karanlık’ bulunuyor. Ama o şarkılardan oluşan 1982 tarihli “Nebraska” albümü Springsteen’i kariyerinin zirvesine çıkarıyor. “Springsteen: Deliver Me from Nowhere/Springsteen: Hiçlikten Kurtar Beni”, sanatçının tüm hayatı yerine hayatının en zorlu bu dönemini anlatıyor.
Film, Warren Zanes’in 2023 tarihli “Deliver Me from Nowhere: The Making of Bruce Springsteen’s Nebraska” adlı kitabından uyarlanmış. Senarist ve yönetmen Scott Cooper, sunuş konuşmasında filmde Springsteen’in çocukluk travmalarıyla yüzleştiği döneme odaklanmak istediğini ve böylece kimsenin geçmişinin, geleceğini belirleyemeyeceğini vurguladığını belirtiyor. Cooper, ilk sinema filmi olan “Crazy Heart”ta da country şarkıcısı Hank Thompson’dan esinlenmiş ve alkol bağımlısı eski bir şarkıcının yıldızının söndüğü dönemi anlatmıştı.

Sevgisizlik hâli
“Springsteen: Hiçlikten Kurtar Beni” klasik bir biyografi filmi aslında. Çok büyük kamera numaraları yok, sürpriz yapıp da seyirciyi şaşırtma hedefi yok; sadece duygunun peşinde. Springsteen’in konseriyle başlayan filmde üç-dört şarkı performansı dışında hep sakin ve derinde tutuyor seyirciyi; sanatçının travmalarına ortak olacağı uzun bir duygusal yolculuğa çıkarıyor. Springsteen’in, ailesinde nesilden nesle geçen bir lanet olarak tanımladığı sevgisizlik hâli var. Babası onunla hiç yakınlık kurmuyor, sevgisini göstermiyor çocukken. Sinemaya götürdüğü film bile “The Night of the Hunter”! Ama tam anlamıyla kötü biri de değil. Hatta dışardan bakanların ‘iyi’ olarak tanımladığı bir adam. Küçükken annesini, babasına karşı koruyan küçük Bruce’un büyüdüğünde hâlâ baba sevgisine aç hissetmesinin nedeni de bu. Hem onu seviyor, olduğu gibi kabul ediyor hem onun gibi mutluluğu elinin tersiyle itiyor hem de onun gibi olmamak için çabalıyor. Cooper filmde bu yıpranmışlığın peşine düşüyor. Karakterini tek başına ve kendisiyle çarpışırken resmediyor. Travmalarını sanata dönüştüren bir sanatçının günlüğünü tutuyor.
“The Bear” dizisiyle şöhret olan Jeremy Allen White’ın “Fingernails” ve “The Iron Claw” dışında dişe dokunur sinema filmi pek yok kariyerinde. Bruce Springsteen rolü hem şarkı söylemek hem de depresyonu yaşamakta sınırlarını zorlamış ama bu zorluğun altından alnının akıyla çıkmış. “Born in the U.S.A”i söylemesi ne kadar çarpıcıysa baba ile ortak sahneleri de o kadar duygusal. Cooper’ın “Crazy Heart”ı Jeff Bridges’a Oscar getirmişti. Springsteen’in filmi de White’a Oscar kazandırmasa bile adaylık getirebilir.
Filmin yardımcı oyuncu kadrosu da güçlü. Jeremy Strong, Oscar adaylığı aldığı Trump filmi “The Apprentice”ten sonra Springsteen’in menajeri Jon Landau rolüyle yine harika bir karakter çalışması yapıyor. Stephen Graham, Bruce’un babası ve Odessa Young da Faye rolünde öne çıkıyorlar.
Oscar ödüllü bir besteci
“Nebraska”nın başlama sürecini tetikleyen olay, Springsteen’in Terrence Malick’in ilk sinema filmi “Badlands”i izlemesi oldu. Film, Nebraskalı seri katil Charles Stark-weather’dan yola çıkıyordu. “Taxi Driver”ın senaristi Paul Schrader, Springsteen “Nebraska” kayıtlarını yaparken ona hem başrol oynaması hem de şarkısını yapması için “Born in the U.S.A” adlı senaryosunu gönderdi. Springsteen, Ron Kovic’in 1976 tarihli otobiyografisi “Born on the Fourth of July”ı okumuştu. Sonradan filme uyarlanacak bu kitap, ona ilham kaynağı oldu. Springsteen filmde oynamayı reddetti ama “Born in the U.S.A” adlı şarkısını kendi kullandı. Paul Schrader’ın filminde Michael J. Fox rol aldı, şarkı ve isim değiştirildi; “Light of Day” oldu. Bruce Springsteen aynı zamanda Oscar ödüllü bir besteci. 1994’te “Philadelphia” için bestelediği “Streets of Philadelphia” adlı şarkıyla En İyi Orijinal Şarkı Oscar’ı kazandı. İki yıl sonra “Dead Man Walking/Ölüm Yolunda” ile aynı dalda Oscar’a aday oldu.
















Yorum Yap