Sistemin kanlı yüzünü keşfedin! Kaza değil, titizlikle kurgulanmış bir cinayetle gerçeklerin peşine düşenlerin hikayesini okuyun!

Hastaneler, yalnızca sağlık hizmetleri sunan yerler değil, aynı zamanda insan hayatının korunduğu, emekçilerin özveriyle çalıştığı ve yaşam mücadelesi verdiği alanlardır. Ancak, son yıllarda sağlık emekçilerinin iş güvenliği konusundaki problemleri giderek derinleşmekte ve bu durum, can kayıplarına yol açmaktadır. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) tarafından yapılan açıklama, Ege Üniversitesi Hastanesi’nde görevi sırasında bir kargo aracı tarafından ezilerek yaşamını yitiren işyeri temsilcisi Ali Can’ın trajik ölümü üzerinden, bu sorunların acil bir şekilde ele alınması gerektiğini vurguluyor. Bu olay, sadece bireysel bir kayıp değil, aynı zamanda sağlık emekçileri için sistematik bir sorunun yansımasıdır.
SES tarafından yapılan açıklamada, Ali Can’ın ölümü bir iş kazası olarak nitelendirilmekten çok, sistemin bir sonucu olarak görülmektedir. Uzun yıllardır süregelen uyarıların, göz ardı edilmesinin ve iş güvencesinin yok sayılmasının nedenleriyle bu tür kazaların önlenmesi mümkün olmamaktadır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu insan faktörünü göz ardı ederken, emekçilerin yaşamlarını koruma yükümlülüğünü de ihmal etmektedir. Kazaların önlenebilirliğine dair veriler, bu konuda daha fazla dikkatin gösterilmesi gerektiğinin altını çizmektedir.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verileri, iş kazalarının %50’sinin kolayca önlenebilir olduğunu, %48’inin ise sistematik bir çalışma ile engellenebileceğini ortaya koymaktadır. Ancak bu veriler, ülkemizde karşı karşıya kalınan gerçekleri yansıtmaktan uzaktır. Her gün birkaç emekçinin yaşamını yitirdiği önlenebilir iş kazaları, “kaza” söylemiyle geçiştirilmeye devam ediyor. Bunun yanı sıra sorumluların korunması, gerçeklerin gizlenmesi, sistemin çürümüş yapısının daha da derinleşmesine neden olmaktadır.
Ali Can’ın ölümü, sadece bir sağlık emekçisinin kaybı değil; aynı zamanda bu sistemin işçi cinayetleri doğurabilecek bir yapı olduğunun somut bir örneğidir. Kargo aracının ezmesiyle sonuçlanan bu kaza, taşeronlaşmanın, liyakatsizliğin ve özelleştirmenin yaratmış olduğu koşulların kurbanıdır. Sağlık alanında da bu tür ölümcül kazaların yaşanmaması için alınacak tedbirlerin bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Ali Can, yalnızca bir sağlık emekçisi değil, aynı zamanda emek, demokrasi ve adalet mücadelesinin bir sembolüydu. Onun yaşamını yitirmesi, sağlık emekçileri açısından büyük bir kayıp olmasının ötesinde, bu mücadelenin ne kadar önemli ve haklı olduğunu açıkça göstermektedir. 2022 yılına ait iş sağlığı ve güvenliği raporları, sağlık kurumlarının içindeki tehlikeleri gün yüzüne çıkarmakta; ancak ilgili mercilerin bu raporları görmezden gelmesi, sorumluluk anlayışının eksikliğini gözler önüne sermektedir. Alanın güvensizliği ve olası tehlikeler basit düzenlemelerle önlenebilirdi. Ancak bu plana rağmen, Ali Can’ın hayatıyla ödenen bedel, kaçınılmaz bir trajedi olarak tarihteki yerini almıştır.
Bu olay sonrası ciddi sorular gündeme gelmektedir:
Ali Can’ın ölümü karşısında sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz! Sorumluların tespit edilmesi ve gereken hukuki süreçlerin işletilmesi için durmayacağız. İşçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin gerçek anlamda uygulanmasını sağlamak için kararlılıkla mücadeleyi sürdüreceğiz. Ali Can’ın ölümüne karşı durmak, yaşam hakkının korunması ve bu tür kazaların bir daha yaşanmaması için teminat almak adına sonuna kadar mücadele edeceğiz. Biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri, onun ismini mücadelemizde yaşatacağız.
İnsanca yaşamak ve çalışmakBu düzen değişmedikçe, benzer ölümler devam edecektir. Ali Can’ın anısı önünde saygıyla eğilirken, ailesi, dostları ve Ege Üniversitesi Hastanesi’ndeki çalışma arkadaşlarına başsağlığı diliyoruz. Mücadelemiz onun bıraktığı yerden büyüyerek devam edecektir.






















Yorum Yap