YÖK, staj sürelerini uzatarak eğitimde devrim yaratıyor! Öğrencilerin deneyim kazanmasını sağlamada büyük bir adım atıldı.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından başlatılan kapsamlı dönüşüm süreci, Türkiye’deki eğitim sistemini köklü bir şekilde değiştirirken, aynı zamanda istihdam odaklı bir yaklaşımı da beraberinde getiriyor. Bu yeni yaklaşım, sanayinin ihtiyaçlarına cevap verebilecek donanımlı bireyler yetiştirmeyi hedefliyor. Gelişen ekonomik şartlar ve dijital dönüşüm ile birlikte, eğitim kurumlarının sanayi ile iş birliği içerisinde olması, öğrencilere daha iyi bir gelecek sunma açısından büyük bir önem taşıyor. Sanayiciler, öğrenciler ve sektör temsilcileri tarafından büyük bir memnuniyetle karşılanan bu dönüşüm, eğitim sektörünün yanı sıra iş gücü pazarında da büyük bir etki yaratmayı hedefliyor.
Özellikle staj sürelerinin 20 günden en az bir döneme çıkarılması, meslek yüksekokullarının sanayi bölgeleri içinde konumlandırılması ve müfredatların sanayi kuruluşları ile birlikte yeniden şekillendirilmesi gibi yenilikler, YÖK’ün dönüşüm sürecinin temel taşlarını oluşturuyor. Bu yeni staj uygulamaları, ön lisans programlarında 3+1 veya 2+2, lisans programlarında ise 7+1 veya 6+2 gibi modellerle hayata geçirilecek. Bu modeller, öğrencilerin eğitim süreçlerinin yanı sıra iş hayatına daha iyi bir hazırlık sağlamaları açısından kritik bir rol oynayacaktır. YÖK’ün yanı sıra Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve sanayi odaları ile yaptığı iş birliği, üniversiteler ile sanayi dünyası arasında kalıcı bir köprü kurulmasını sağlamayı amaçlıyor.
YÖK Başkanı Erol Özvar, özellikle sanayi bölgelerinde kurulan Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Meslek Yüksekokulları’ndan mezun olanların iş bulma oranının yüzde 92’ye ulaştığını belirtiyor. Bu oran, uygulanan yöntemlerin ne denli başarılı olduğunu gösteriyor. İstihdamla doğrudan bağlantılı ve uygulama ağırlıklı bir eğitim anlayışını benimsemiş olduklarını vurgulayan Özvar, iş yeri temelli eğitim modelinin yaygınlaştırılmasını hedefliyor. “Staj konusunda birinci önceliğimiz staj sürelerinin uzaması” diyerek, mevcut staj sürelerinin artırılmasının önemine dikkat çekiyor. Çoğu sanayicinin kısa süreli stajyerlere yatırım yapma konusunda isteksiz olduğunu belirten Özvar, “Öğrencilerimizin 20-30 gün gibi kısa süreli stajları yerine daha iyi yapılandırılmış ve sektörle iç içe bir staj sisteminin kurulması gerekiyor,” şeklinde ifade etmiştir.
Bu dönüşümün sadece staj sürelerini uzatmakla kalmayıp, aynı zamanda eğitim metodolojilerini de derinlemesine yeniden ele almayı gerektirdiği ortadadır. Eğitim kurumları, sanayinin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, öğrenciler için daha kapsamlı, pratiğe daha yakın bir müfredat sunma sorumluluğunu taşıyorlar. Özvar, üniversitelere esneklik tanıyarak, staj sürelerini iki sömestire kadar çıkarma imkânı sunuyor. Sanayicilerin sürdürülebilir bir dönüşüm sağlanması için etkili bir rol oynaması gerektiğinin altını çizen Özvar, firmaların stajyerler için mutlaka bir çalışanını görevlendirmesi gerektiğini vurguladı.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise, YÖK ile TOBB arasında imzalanan ‘Meslek Yüksekokulları Eğitim İş Birliği Protokolü’nü hatırlatarak, bu yeni MYO modelinin eğitim sisteminde devrim niteliğinde olduğunu belirtiyor. “Hepimiz bir bütünüz. Fabrikada makineleri çalıştıran, bakımını yapan, inşaatta proje detayını uygulayan, laboratuvarlarda testleri yürüten kardeşlerimizdir. Onlar olmadan çarklar dönmez. İşte biz diyoruz ki, ara eleman değil aranan eleman” şeklinde ifadeleri, nitelikli iş gücünün önemine dikkat çekiyor.
Gazi Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Endüstri Ürünleri Tasarımı programının öğrencisi Elif Naz Ersoy da staj süresinin uzatılmasının faydasına yönelik düşüncelerini ifade ediyor. “İşveren hamuru çiğken alacak, istediği gibi yoğuracak, sonra da ihtiyaç olan sektörde elemanını alabilecek. Uzun süreli stajın çok daha faydalı olduğunu düşünüyorum. Hangi sektörde ilerlemek istiyorsak, oradan bir firmayı seçip, eğitimimizi alıp, kendimizi geliştirdikten sonra orada kalmak için çabalamak en iyisi” diyerek, uzun dönemli stajların önemine vurgu yaptı.
Özetle, YÖK’ün başlattığı bu dönüşüm, sadece üniversite öğrencileri için değil, aynı zamanda sanayi sektörü için de büyük bir fırsat sunmaktadır. Eğitim alanında gerçekleştirilen bu değişiklikler, nitelikli iş gücünün artırılmasına ve sanayi ile eğitim alanı arasındaki bağların güçlendirilmesine katkıda bulunacağı gibi, uzun vadede Türkiye’nin ekonomik kalkınmasını da olumlu yönde etkileyecektir.






















Yorum Yap