Yalnızlık ve mücadele üzerine dokunaklı bir hikaye. 7 yıl boyunca minibüste süren zorlu yaşam mücadelesini keşfedin.

Kocaeli’nin Körfez ilçesi Barbaros Mahallesi’nde yaşanan trajik olay, toplumun gözü önünde bir dramı daha gözler önüne serdi. Yıllardır bir minibüsün içinde yaşamaya mahkûm kalan 74 yaşındaki Dursun Ali Ermiş’in yaşamı, aslında kaybettiklerinin gölgesinde şekillenmiş. Uzun süredir yalnız bir hayat süren Ermiş, çevresindeki insanlara karşı dışa kapanmış bir birey haline gelmiş. Isınmak için kullandığı piknik tüpünden kaynaklı meydana gelen zehirlenme ise, bu yalnız yaşamda trajik bir son olarak kaydedildi. Mahalle sakinlerinin, uzun süre dışarı çıkmayan Ermiş’in durumundan endişelenmeleri, insani refleksin ve toplumsal bağlılığın bir örneği olarak dikkat çekiyor.

Böyle trajik olayların arkasında yatan hikayeleri anlamak, çoğu zaman toplumsal yapının bozulduğuna dair bir uyarı niteliği taşıyor. Dursun Ali Ermiş’in yalnızlığı, sadece fiziksel bir durum değil, aynı zamanda ruhsal bir gerilimi de temsil ediyor. İnsanın yalnız kalmasının ardında yatan sebepler, toplumsal ilişkilerin zayıflaması, insanın kendini kaybetmesi ve toplumsal travmalarla başa çıkamama gibi pek çok faktörle bağlantılı. Ermiş’in, 2006 yılında iki oğlunu kaybetmesi, bu yalnızlığın temel nedenlerinden biri olarak ön plana çıkıyor. Bir oğlunu trafik kazasında kaybetmek ve diğerinin bir kavgada bıçaklanarak hayatını kaybetmesi, onun yaşamında silinmez izler bıraktı. Bu tür kayıplar, bireyin ruh halinin nasıl çökebileceğini de gözler önüne seriyor.
OĞLUNU KAYBETMİŞ
Dursun Ali Ermiş’in hayatındaki bu büyük trajedinin ardından, yalnızlığını ve kayıplarını nasıl hafiflettiği, toplumun nasıl bir yaklaşım sergilediği oldukça önemlidir. Uzun zaman minibüste yaşamış olması, burada yalnızca fiziksel bir mekân değişikliği değil, aynı zamanda duygusal ve psikolojik bir sığınma arayışıdır. Minibüs, bir nevi onun için bir deniz gibi olmuş, kaybolmuş hissettiği hayatında ona bir güven alanı sunmuş olabilir. Ancak bu durum, Ermiş’in hayatta kalabilmesi için hayati öneme sahip olan sosyal destek sisteminin ne kadar zayıf olduğuna da işaret ediyor. Mahalle sakinlerinin, ona gösterdiği yardımlar, belki de zor günlerinde bel bağladığı tek destek olmuştur.
Özellikle yalnız yaşamaya başlayan yaşlı bireylerin sayısının arttığı bu dönemde, toplumsal sorumluluklarımızın önemi bir kez daha ön plana çıkıyor. Ermiş’e yardım eden mahalle sakinleri, bu tür olayların üstesinden gelmek için dayanışmanın ne denli önemli olduğunu gösteriyor. Yalnız yaşayan bireylerin takip edilmesi, sosyal hizmetlerin daha etkin hale getirilmesi ve toplumsal bağların güçlendirilmesi, ileride yaşanabilecek benzer trajedilerin önüne geçebilir. Ermiş’in cenazesi, olay yerinde yapılan incelemenin ardından otopsi için hastaneye götürüldü. Yaşamı boyunca yaşadığı acıların ardından, bugün onu anarken, bu toplumsal dramın unutulmaması gerektiği asla göz ardı edilmemelidir.
Söz konusu olayın ardından başlatılan soruşturma, sadece Ermiş’in ölümünü değil, aynı zamanda onun yaşamına dair birçok sorunun da gündeme gelmesine neden oldu. Çünkü, yaşamı boyunca yalnız kalan bir bireyin hikayesini anlamak, sadece bir bireysel trajediden öte, toplumsal bir mesele olarak ele alınmalıdır. Bütün toplumun, yalnız bırakılan bireylere karşı daha duyarlı hale gelmesi ve destekleyici adımlar atması gerekmektedir.






















Yorum Yap