Tutuklu İPA Başkanı Buğra Gökçe, Bakan Göktaş’a cezaevinden aile fotoğrafı yarışmasıyla ilgili yanıt veriyor! Merak etme, detaylar burada!
İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Doç. Dr. Buğra Gökçe, İBB soruşturmaları kapsamında tutuklu bulunmasının ardında, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın düzenlediği “Ailemiz Geleceğimiz Fotoğraf Yarışması”na cezaevinden göndermiş olduğu mesaj büyük ses getirdi. Gökçe, cezaevinde bulunduğu süre içinde, uzun zamandır hasret kaldığı ailesine dair bir fotoğraf paylaştı ve bu görünümle aile bağlarının ne kadar önemli olduğunu vurgulamak istedi. Özellikle, cezaevi koşullarında karşılaştığı zorlukları, aile ilişkilerine ve toplumsal problemlere ışık tutarak ifade etti.
Gökçe’nin mesajında şöyle dedi: “Ne yazık ki biz aile yılında böyle bir fotoğrafa sahibiz. Değerli eşimle nikahımızda çekilen fotoğrafımız bile henüz teslim edilmedi.” Bu cümle, aslında sadece kendi kişisel hikayesini değil, birçok aile için benzer durumların yaşandığını da işaret ediyor. Cezaevinde olmanın getirdiği zorluklar, birçok insanın birbirine olan bağlılığını ve duygusal ilişkilerini etkiliyor. Gökçe, yalnızca kendi durumunu değil, aynı zamanda toplumda yaşayan birçok ailenin de karşılaştığı büyük sorunları dile getiriyor. Bu noktada, cezaevinde aile fotoğraflarının tesliminin dahi yapılamaması, özgürlüğün ne kadar temel bir hak olduğunu tekrar gözler önüne seriyor.
Gökçe’nin açıklamaları sadece kişisel bir acıyı yansıtmakla kalmıyor, aynı zamanda ülkede var olan toplumsal sorunlara da dikkat çekiyor. “Yüzlerce aile büyük sorunlar yaşıyor. Çocuklar annelerine, babalarına, anneler babalar evlatlarına hasret yaşıyor,” ifadesiyle, ailesinden uzak olan birçok insanın etkilediği duygusal boyutu açığa çıkarıyor. Ülkede yaklaşık 1,5 milyon çocuğun eğitim hayatına aç başlaması, 10 milyon emeklinin açlık sınırı altında yaşaması, “çocukların ve ailelerin” her geçen gün daha zor durumda kaldığını gözler önüne seriyor. Bu gibi veri ve istatistikler, sadece Gökçe’nin hikayesinin ötesine geçiyor; aslında geniş bir toplumsal kesimin yaşadığı sorunları yansıtıyor.
Gökçe, “O yüzden diyoruz ki: Önce özgürlük, önce adalet!” sözüyle, özgürlük ve adaletin birbirini nasıl desteklediğini ve bu iki unsurun toplumdaki huzurun sağlanmasında ne kadar kritik bir rol oynadığını vurguluyor. Ailelerin karşılaştığı zorluklar, sadece kişisel bir mücadele değil, toplumsal bir meselenin parçasıdır. Artan masraflar yüzünden gençlerin aile kurma konusunda tereddüt yaşaması, ilk evlenme yaşının 25,8’e çıkması, adeta bir çığ gibi büyüyen bir sorunun göstergesi. Ailelerin geçim sıkıntıları, yalnızca bireysel bir sorunun ötesinde, sosyal dinamikleri de etkileyen karmaşık bir yapı oluşturuyor.
Sonuçta, Gökçe’nin mesajı bir çağrı niteliğinde. Toplumun en temel birimi olan ailelerin mevcut sorunları göz ardı edilemez. Özgürlük ve adalet olmadan, bireylerin sadece kendi yaşamları değil, aynı zamanda toplumsal yapıları da büyük bir tehdit altındadır. Bütün bu durum, yalnızca cezaevindeki bir bireyin yaşadığı hikaye değil, aynı zamanda tüm toplumun yaşadığı mücadeleyi simgeler. Ailelerin, bireylerin, toplumun sesi duyulmalı ve gereken adımlar bir an önce atılmalıdır.
Yorum Yap