AK Partili vekili entübe eden doktorun yargılama sürecini keşfedin! Gelişmeler ve etkileriyle ilgili detayları kaçırmayın!
Mahkeme süreci, kamuoyunun büyük bir ilgiyle takip ettiği bir davanın daha derinliklerine iniyor. Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, tutuksuz sanık Ali Akçay ile avukatı duruşmaya katılırken, müşteki eski AK Parti Balıkesir Milletvekili İsmail Ok duruşmada yer almadı. Mahkeme başkanı, bu celsede tanıkların dinleneceğini belirtmesi, duruşmanın daha anlamlı bir hal alacağını gösteriyor. Bu noktada, hastanede orderlardan sorumlu hemşire H.A.’nın ifadeleri dikkat çekicidir. H.A., “Doktorun imzası olmadan order silinemez, kaldırılamaz. Ben order’ın nasıl silindiğini bilmiyorum, bilgi işlem personeli bilebilir” şeklinde beyanat vermiştir. Bu durum, olayın arka planında ne kadar karmaşık bir sürecin yatmakta olduğunu gözler önüne seriyor.
Sanık Akçay ise, “Yaşanan olayda kastım yoktur, söyleyeceğim bir şey de yoktur. Sistemsel bir hata olabilir. İlaç sisteme yanlışlıkla girildi ancak sistem uyarı vermedi. Ayrıca orderların silindiği konusunda da bir bilgim yoktur. Suçsuzum, beraatımı talep ediyorum” ifadeleriyle, suçu kabul etmekten uzak bir duruş sergilemektedir. Akçay’ın belirtilen sözleri, hem sanığın savunma stratejisini hem de olayın dile getiriliş şeklini sorgulama işlevi görmektedir. Tanık beyanının ardından Cumhuriyet savcısı, esas hakkındaki mütalaasını açıklamak üzere mahkemeden süre talep etti. Sanık Akçay’ın mahkeme önündeki durumu, adaletin tecellisi açısından oldukça kritik bir öneme sahiptir.
Mahkemenin verdiği ara kararında, Cumhuriyet savcısına bir sonraki celse esas hakkındaki mütalaasını açıklaması için süre vermesi, davanın seyrine dair önemli datalar sağlamaktadır. Yurt dışına çıkış şeklindeki adli kontrol tedbirinin devamına hükmeden mahkeme, duruşmayı 29 Ocak 2026 tarihine erteledi. Bu durum, dava sürecinin ne kadar uzun ve karmaşık bir yapıya sahip olduğunun altını çizmektedir.
Ayrıca, sanık Ali Akçay hakkında daha önce FETÖ üyeliğinden ceza almış olması, kamuoyunda bu davanın ciddiyetini ve önemini artırmaktadır. 2020 yılında FETÖ’ye üyelikten açılan soruşturmanın ardından, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılama süreci sonucunda Ali Akçay, ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılmıştır. Bu süreçte, sanığın önceki suçlamalarının dava üzerindeki etkileri ve kamuoyundaki algısı dikkatle incelenmelidir.
Olayın geçmişine bakacak olursak, AK Parti Balıkesir Milletvekili İsmail Ok’un vücut kırgınlığını gidermek için 30 Eylül’de eşi ile birlikte Ankara’da bulunan özel bir hastaneye gittiği anlaşılmaktadır. Burada, acil serviste Prof. Dr. Ali Akçay tarafından müdahale edilerek üç serum verilmiştir. Ne yazık ki bu serum uygulamasından sonra İsmail Ok’un kalbi durmuş ve bu durum ona solunum cihazına bağlanarak entübe edilmesine yol açmıştır. MR sonucunda, beyninde ödem olduğu belirlenen Ok, 7 saatin ardından Ankara Şehir Hastanesi’ne sevk edilmiştir. Sonuç olarak uygulanan tedavi ile iyileşen Ok, Ali Akçay ve ilgili hemşire ile diğer sağlık çalışanlarından şikayetçi olmuştur.
Bu süreçte, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, şüpheli Akçay hakkında ‘kamu görevlisini öldürmeye teşebbüs’ suçundan iddianame hazırlamıştır. İddianamede, Akçay’ın yanlış ilaç verdiğini kabul etmesi ve Ok’a ait tedavi kayıtlarını sistemden sildiği tespiti de yer almaktadır. Tüm bu gelişmeler, hem sağlık sistemi içindeki hataların ve eksikliklerin ne denli ciddi sonuçlar doğurabileceğini hem de bireylerin yaşadığı sorunlar karşısında adaletin nasıl işlediğini sorgulatan olaylardır.
Yorum Yap