Benjamin Bouchouari, maç öncesi Kur’an dinleme alışkanlığını anlatarak ruhsal hazırlığını ve motivasyonunu nasıl artırdığını paylaşıyor.

Trabzonspor’un Faslı orta saha oyuncusu Benjamin Bouchouari, futbol dünyasında dikkat çeken bir yetenek olarak göze çarpıyor. Trabzonspor Kulüp Dergisi’nde yaptığı açıklamalarda futbolculuğun sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğunu vurguladı. Futbolun ona sağladığı mutluluğun yanı sıra, bu sporun zorluklarına da dikkat çekti. Bouchouari, “Bir futbolcunun yaşayabileceği en güzel şey? En iyi şey zaten futbol oynamaktır.” sözleriyle, futbolun onun yaşamında ne denli önemli bir yere sahip olduğunu ifade etti. Futbolda profesyonel olmanın getirdiği baskılara da değinen Bouchouari, en zor kısımın psikolojik olduğunu belirtti ve bu alanda yaşanan zorlukları açık bir şekilde dile getirdi.

Oyun kariyeri boyunca yaşadığı önemli anlardan bahseden Bouchouari, en çok üzüldüğü maçın geçtiğimiz sezon Saint-Etienne ile oynadıkları ve küme düştükleri Toulouse karşılaşması olduğunu belirtti. Bu tür deneyimlerin futbolculuk kariyerinde nasıl dersler çıkardığını ve kişisel gelişimine nasıl katkıda bulunduğunu aktardı. Hüznünden çok sevinç anları hatırladığını da vurguladı. İlk profesyonel maçını kazanmanın ona kattığı mutluluğu büyük bir coşkuyla anlattı. “Bilmiyorum, düşünmedim bile.” diyerek futbol dışında bir meslek hayal etmediğini ifade etti. Bouchouari, Xavi ve Iniesta gibi oyuncuları kendisine örnek aldığını belirtti ve bu iki oyuncunun oyun tarzlarına bakış açısı ile kendi tarzının nasıl etkilendiğini açıkladı.
Hayal gücü ve dünya barışı konusundaki duyarlılığı oldukça etkileyici. Sihirli bir değneği olsa, “Dünyada hiç savaş olmasın” diyerek, toplumsal sorunlara ne kadar duyarlı olduğunu gösterdi. Bu tür bir hayal, onun yaşam felsefesini ve dünya görüşünü derinden etkiliyor. Oyun içinde yaşanan adaletsizliklerin kendisini nasıl sinirlendirdiğini ise açıkça dile getirerek futbolun sadece fiziksel mücadele değil, aynı zamanda etik bir mücadele olduğuna da dikkat çekti. En çok asist yapmayı sevdiğini belirten Bouchouari, oyun stilini “Teknik ve hızlı” olarak tanımladı. Onun için futbol, sadece bir oyun değil, hayatının merkezinde yatan bir tutkunun ifadesi.
Bouchouari’nin kişisel hayatındaki bazı detaylar da dikkat çekiyor. Antrenman yapmayı ve maç oynamayı en çok sevdiğini söyleyen futbolcu, doğayı gezmekten ve doğayla iç içe olmaktan da keyif alıyor. Bu tutku, onun genel yaşam tarzını da destekleyen bir unsur. Doğum günü ise hayatında önemli bir yer tutuyor; bu gün, onun için yeni bir başlangıcın ve kendi kimliğini gözden geçirmenin bir simgesi. Ailesinden aldığı en iyi tavsiyenin “Sadece kendin ol” olduğunu söyleyerek, bu yalın ifadenin ne kadar derin bir anlam taşıdığını gösterdi. Ailesinin bu öğüdünü hayatına uygularak, kendisi olmaya çalışıyor.
Futboldaki tutku ve tutkularının yanı sıra, takım arkadaşları hakkında düşündükleri de merak uyandırıyor. Trabzonspor’daki takım arkadaşlarını değerlendirirken, “En çalışkan Mustafa Eskihellaç, en yetenekli Cristo Oulai, en şakacı Serdar Saatçi, en fazla yemek yiyen kaleci Ahmet” gibi ifadelerle arkadaşlarının karakterleri hakkında bilgi verdi. Bu tür değerlendirmeler, hem takım içindeki dinamikleri gösteriyor hem de Bouchouari’nin takım ruhuna verdiği önemi yansıtıyor. Sonuç olarak, Bouchouari’nin futbol hayatı, sadece başarılarla değil, aynı zamanda insanların birbirleriyle olan ilişkileriyle de dolu. Takım motivasyonu ve dostluk, onun için futboldan daha önemli. Onun yaşam felsefesinde, insan ilişkileri ve yardımlaşma, futbolun özünü daha da derinleştiriyor.






















Yorum Yap