İstanbul’da gençlerin artan şiddeti, bir ortaokul öğrencisinin arkadaşına bıçakla saldırmasıyla derinleşiyor. Bu olayın ardındaki korku boyutunu keşfedin.

Dün sabah saat 09.00 sularında, Hacıahmet Mahallesi’nde meydana gelen olay, bu toplumda sıklıkla karşılaştığımız, ancak bir o kadar da ciddiyetle ele alınması gereken bir durumu gözler önüne serdi. Okulda, aynı yaş grubunda bulunan ve muhtemelen arkadaş olan M.A. ile E.D. arasında gelişen bir tartışma, ne yazık ki korkutucu bir görüntüye dönüştü. Olayın detayları ortaya çıktıkça, gençlerin yaşadığı öfke ve kin duygularının neden bu denli tehlikeli bir boyuta ulaşabildiği sorgulanmaya başlandı. Ne var ki, bu olay sadece bir bireyin hayatına mal olabilecek bir bıçaklama vakasından ibaret değil; aynı zamanda gençlerin ruhsal durumlarının ve okul ortamlarının da irdelenmesi gereken bir durumdur.

E.D., bıçakla evden çıkarak sokakta M.A.’yı beklemeye başlamıştı. Gençlerin nasıl bir psikolojik baskı altında olduğu ve bu baskının onları nasıl bu hale getirdiği üzerine düşünmek gerekir. M.A.’nın E.D.’nin tehdidi sonucunda yaşadığı korkuyu ve bunun arka plandaki etkilerini anlamak, sonraki olayların önlenmesi açısından oldukça önemlidir. E.D., karşılaştığı M.A.’yı boynundan bıçaklayarak büyük bir tehlike oluşturdu. M.A., can havliyle bağırarak ve boynunu tutarak kaçmaya çalıştı. Bu anlar, sadece M.A.’nın hayatını tehlikeye atmaktan öte, gençlik çağındaki bir bireyin yaşadığı travmanın da bir yansımasıdır.
Hızla olay yerine gelen sağlık ekipleri, M.A.’ya ilk müdahaleyi yaparak onu Şişli’deki Okmeydanı Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi’ne kaldırdı. Hayati tehlikesinin olmadığı bilgisi sevindirici olsa da, böyle bir olayın arkasındaki etkenlerin tam olarak aydınlatılması gerekiyor. M.A.’nın bıçaklanması, gençler arasındaki iletişimsizlik ve çözüm bulma kabiliyetinin ne denli zayıf olduğunu göstermekte; bu durum ise acilen ele alınması gereken bir konudur.

BEYOĞLU POLİSİ HIZLA HAREKETE GEÇTİ Olayın derhal ardından çalışma başlatan Beyoğlu Devriye Ekipler Amirliği polisleri, E.D.’yi kısa sürede yakaladı. E.D. hakkında ‘Kasten yaralama’ suçundan adli işlem başlatıldığı ve adliyeye sevk edileceği bilgisi, toplumda yaygın endişeleri azaltmadı. Çünkü gençler arasındaki şiddet vakalarının artması ve gençlerin birbirlerine karşı duyduğu öfkenin tahammül sınırlarını aşması, pek çok aileyi düşündürmekte. Özellikle okuldaki tehditkar davranışlar göz önüne alındığında, bu durumun sadece bireysel bir mesele değil, aynı zamanda toplumsal bir sorun olduğuna dair güçlü bir kanıt sunuyor.
OKULDA ÖĞRENCİLERİ TEHDİT ETME İDDİASI Olayın ardından ortaya çıkan başka bir iddia, E.D.’nin okuldaki diğer öğrencileri ‘Yarın sabah okulda katliam var’ diyerek tehdit etmesi oldu. Bu durumu duyan M.A.’nın, E.D.’yi uyararak bu tehditleri ciddiye almadığı belirtiliyor. Ancak bu noktada M.A.’nın uyarısının ne kadar etkili olduğu sorgulanabilir; zira bir gencin yaşamını kaydetme tehdidi altında kalması, yalnızca onun değil, tüm okulun psikolojik sağlığını derinden etkileyebilir. Bu tarz tehditlerin ardındaki zihinsel durum, sadece E.D. ile sınırlı olmayıp, öğrenciler arasında yaygınlaşması muhtemel bir davranış kalıbı haline gelebilir.

Sonuç olarak, bu olayın ardından atılması gereken adımlar netleşiyor. Gençler arasındaki iletişimsizliğin ve öfke patlamalarının önüne geçmek, okullardaki psikolojik desteğin artırılmasıyla mümkün olabilir. Ailelerin daha dikkatli olması ve çocuklarının ruhsal durumlarını gözlemlemeleri bu tür olumsuzlukların önüne geçilmesi adına önemli bir sorumluluk taşıyor. Acil çözümler üretilmediği takdirde, aynı olaya benzer durumların tekrar etmesi kaçınılmaz olacaktır. Toplum olarak bu meseleye duyduğumuz sorumluluk, geleceğimiz olan gençlerimizi korumakta kritik bir rol oynayacaktır.





























Yorum Yap