“Casusluk” soruşturması kapsamında İstanbul Adalet Sarayı’nda savcılık sözü alınan ve İBB Başkanlığı misyonundan uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu’nun beyanları ortaya çıktı. İmamoğlu, suçlamalar için “Casusluk cürmü argüman edilerek bu kabahat sebebiyle davet edilmem benim bütün hayatıma hakarettir. Benim nazarımda casusluk, vatan hainliği ile eşdeğerdir” dedi.
Hakkında ‘casusluk’ savıyla başlatılan soruşturma kapsamında sözü alınmak üzere İstanbul Adalet Sarayı’na getirilen İmamoğlu’nun savcılık tabiri ortaya çıktı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanarak İBB Başkanlığı misyonundan uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu’nun yanı sıra, Necati Özkan, Merdan Yanardağ ve Melih Geçek’in de tabirleri alındı. Ekrem İmamoğlu’nun soruşturma kapsamında verdiği savcılık tabiri ortaya çıktı.
‘HÜSEYİN GÜN’Ü SEHER ALAÇAM’IN YANINDA GÖRMEMLE TANIDIM’
Soruşturma kapsamında tabiri alınan Ekrem İmamoğlu, “Dosya kapsamında benimle birlikte hakkında soruşturma yürütülen şahıslardan Merdan Yanardağ’ı gazeteci olması sebebiyle tanırım. Hatırladığım kadarıyla program yaptığı televizyon kanalına üç dört kez kendisini ziyaret etmiştim. Melih Geçek’i tahminen 12 yıldır tanırım. Kendisi Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde geçmiş devirde misyonlarda bulunmuştur. Bilgi süreç konusunda tecrübeli olduğunu bilirim. Hatırladığım kadarıyla en son İSTELCOM iştirakinde Genel Müdürlük yapmaktaydı. Necati Özkan’ı ise katılmış olduğum 2014, 2019 ve 2024 yerel seçimlerinde siyasi kampanyalarımı yöneten ve tıpkı vakitte danışmanlığımı yapan kişidir. Kendisini tahminen 12 yıldır tanırım. Kendisinin İBB bünyesinde resmi bir vazifesi bulunmamaktaydı. Hüseyin Gün’ü ise tanıdığımı hatırlamıyorum. soruşturma başlatıldığını öğrendikten sonra medyaya düşen bu kişinin ve yanında bulunan bayan bir şahsın benimle olan fotoğrafımın avukatlarım tarafından bana gösterilmesinden sonra da Hüseyin Gün ismini tekraren anımsayamadım, ancak kelam konusu ziyareti hatırladım. Hatırladığım kadarıyla bu ziyaret 2019 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçildikten sonra tebrik emelli yapılmış bir ziyaretti. Lakin her ne kadar ziyareti hatırlasam da fotoğrafta bulunan bayan şahsın ismini hatırlamıyorum, lakin yalnızca bu bayanın şık giysili ve adeta evlat yaklaşımlı bir bayan olduğunu hatırlıyorum” dedi.
‘YAPILAN YAZIŞMALARDA KASTEDİLEN KİŞİNİN BEN OLUP OLMADIĞINI BİLMİYORUM’
İmamoğlu’na “Wickr Me uygulamasını hiç kullanıp kullanmadığı, bu uygulamada üyeliğinin ve kullanıcı isminin olup olmadığı; görüşmelerde ‘Mr Mayor’, ‘İmamoğlu’, ‘Başkan’, ‘Başkan Bey’, ‘Ekrem’, ‘Ekrem Bey’, ‘Ekrem Başkan’ halinde geçen tabirlerle kastedilen kişinin o olup olmadığı; görüşmelerde yer alan dataların kim tarafından, nasıl temin edildiği, paylaşımına dair bir talimatı yahut bilgisinin bulunup bulunmadığı; bu dataların tahlil süreçlerinin kim tarafından gerçekleştirildiği ve bu hususta bir talimatı olup olmadığı; görüşmelerde geçen ‘PPTX’ evraklarının İmamoğlu’na iletilip iletilmediği, içeriklerinin neler olduğu ve hazırlanması istikametinde bir talimatının bulunup bulunmadığı; ayrıyeten yazışmalarda geçen ‘150 bin kişilik dijital ordu’, ‘gerçek vakitli dijital istihbarat’, ‘organik olmayan yollar’, ‘TAO birimi’, ‘bilgi hazinesi’, ‘sürü (swarm) saldırısı’, ‘gönüllülerimiz’, ‘İstanbul Belediyesi bilgi tabanı kopyalama sorunu’ ve ‘hassas özel kampanya toplantıları’ üzere sözlerin neyi söz ettiği sorulması üzerine İmamoğlu, “Sormuş olduğunuz ‘Wickr Me’ isimli iletileşme programını birinci sefer duydum. Hasebiyle bu programda üyeliğim daha evvel hiçbir biçimde olmamıştır. Belirttiğiniz tespitlerde ‘Bluestar81’ kullanıcı isimli kişi olduğunu tez ettiğiniz Necati Özkan ve ‘Jupiter1881’ kullanıcı isimli Hüseyin Gün olduğunu argüman ettiğiniz bireyler ortasında gerçekleşen yazışma içeriklerindeki ‘Mr Mayor, İmamoğlu, Başkan, Başkan Bey, Ekrem Başkan’ biçiminde yapılan yazışmalarda kastedilen kişinin ben olup olmadığımı bilmiyorum. Fakat tahminimce Ekrem İmamoğlu ismi ile kastedilen ben olabilirim ancak bu yazışmalar ile bir ilgim yoktur, adıma bu halde yapıldığı tez edilen yazışmalarla alakalı hiçbir biçimde bilgim yoktur. Yazışmalarda geçen, sorduğunuz ‘150 bin kişilik dijital ordu’ biçimindeki ibare ile ne kastedildiğini bilmiyorum. Fakat tahminimce İstanbul gönüllüleri kastedilmiş olabilir” dedi.
‘GÜN İLE ALAÇAM ORTASINDA YAZIŞMA VE İÇERİĞİYLE İLGİLİ BİLGİM YOKTUR’
İmamoğlu’na kelam konusu bilgilerin açık kaynak araştırma tutanağında belirtilen bilgiler olup olmadığı, rastgele bir formda bilgi paylaşımında bulunulup bulunulmadığı, paylaşım olduysa bunun İmamoğlu’nun talimatıyla mı yapıldığı, ne halde ve kimlerle hangi sebeple paylaşıldığı sorulmasının üzerine İmamoğlu, “Söz konusu belgeyi İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri olarak göreve başladığım Teftiş Kurulu Başkanlığı’na ben yazmıştım. Bahse mevzu dokümanın yazılış gayesi İBB’ye ilişkin her türlü kurum evrakının güvenliğinin sağlanması maksadı iledir, ayrıca rastgele bir hedefi yoktur. Hüseyin Gün’ün müteveffa olduğunu belirttiğiniz Seher Erçili Alaçam ortasındaki yazışma ve içeriği ile alakalı hiçbir halde bilgim yoktur. Hüseyin Gün’ün Seher Alaçam’a gönderdiğini sav ettiğiniz, içerisinde İngilizce yazıların olduğu ekran manzarası ile alakalı ve yeniden bu kişinin benimle toplantı yapacağına ya da sav ettiğiniz biçimde beni kastederek ‘BAŞKAN AKILLIYSA BU İPE TUTUNUR’ halindeki yazışma içeriği ile alakalı hiçbir bilgim yoktur. Göstermiş olduğunuz, içerisinde ben ve sonradan ismini sizin aracılığınız ile Seher Erçili Alaçam olduğunu öğrendiğim ve yeniden fotoğrafta bulunan Hüseyin Gün fotoğraf karesinin ayrıntısı ile ilgili üstte açıklama yapmıştım. Anımsadığım kadarıyla kelam konusu fotoğraf tebrik ziyareti için çekilmişti” halinde konuştu.
‘GÜN VE ÖZKAN ORTASINDAKİ YAZIŞMA İÇERİKLERİNDEN BİLGİM YOKTUR’
İmamoğlu, “Hüseyin Gün ile Necati Özkan ortasındaki yazışma içeriklerinden hiçbir formda bilgim yoktur. Söylemiş olduğunuz tarihlerden ve yazışma içeriklerinden anladığım kadarıyla Necati Özkan ile Hüseyin Gün ortasındaki sav edilen temas, Hüseyin Gün’ün ‘Mayıs sonu Haziran başı’ formundaki tabiri ile seçimden 15-20 gün öncesine dayanmaktadır. Münasebetiyle 15-20 günlük bir temas ile benim seçim kampanyama ne halde katkı verildiği ya da tanımadığım Aaron Barr isimli kişi ile Hüseyin Gün’ün argüman ettiği temas kurularak seçim kampanyama verildiği söylenen katkı ile alakalı, benim o devirlerde ağır bir seçim trafiği de yaşadığım göz önüne alınarak bilmem ve ilgilenmem mümkün değildir. Tıpkı vakitte Hüseyin Gün isimli kişinin manevi annesi olarak belirttiği kişi ile beni ziyareti sonrasında, benim kendisine sav edildiği haliyle kampanya sürecindeki yardımları için teşekkür ettiğime dair hususu da şu an hatırlamıyorum. Zira o devir lider seçildiğim için çok sayıda beşere teşekkür etmişimdir. Kendisini dayanak sunduğunu söylemiş ise nezaketen teşekkür etmişimdir. Hüseyin Gün tarafından verilen beyanlar hayatımda duyduğum adeta en saçma yorumlardan ibaret beyanlardır. 2019 Haziran başında Necati Özkan ile tanıştığını anladığım ve tez ettiği biçimiyle seçim kampanyama yardım ettiğini belirten kişinin 15 gün içinde bütün kampanyamı yönlendirmesi ve etkilemesi katiyetle akla, mantığa uygun değildir. Zira ben o devir 7 aylık bir seçim kampanyası gerçekleştirmiştim. Bütün kampanya süremi adeta çöpe atarak yalnızca 15 güne indirgemesi hayatın olağan akışına uygun değildir. Casusluk hatası sav edilerek bu kabahat sebebiyle davet edilmem benim bütün hayatıma hakarettir. Benim nazarımda casusluk, vatan hainliği ile eşdeğerdir” sözlerini kullandı.
Yorum Yap