Enkazdan kurtarılan Dilaraya üzücü gelişmelerle ilgili detaylar burada! Acı haberlere göz atmak için tıklayın.

Mevlana Mahallesi’nde yaşanan üzücü olay, 29 Ekim günü bir binanın yıkılmasıyla başladı. Bu trajik olayda, 37 yaşındaki Emine Bilir ve 44 yaşındaki eşi Levent Bilir, çocukları 12 yaşındaki Muhammet Emir ve 14 yaşındaki Hayrunnisa Nur Bilir ile birlikte hayatını kaybetti. Ancak, 18 yaşındaki Dilara Bilir, zor da olsa enkazdan sağ kurtulmayı başardı. Ailelerini kaybetmenin derin acısıyla baş etmekte zorlanan Dilara, yoğun bakımda geçirdiği günlerin ardından normal servise alındı ve burada kendisine ailesinin durumuyla ilgili acı haber verildi. Bu olay sonrasında bölgedeki zemin ve yapı güvenliği ile ilgili araştırmalar tüm hızıyla devam etti.
Facianın hemen ardından, 3 gün sonra Gaziler Mahallesi’nde, İbrahim Ağa Caddesi’ndeki 5 katlı bir binanın kolonlarında çatlama meydana gelmesi, bölgedeki yapılan güvenlik önlemlerinin ne kadar acil ve gerekli olduğunu gözler önüne serdi. Bu olayın ardından, tedbir amacıyla toplamda 21 bina, 28 iş yeri ve 79 bağımsız birim güvenlik önlemleri kapsamında boşaltıldı. Bu süreçte, vatandaşlar büyük bir belirsizlik içinde acil olan eşyalarını almak için binalara girmeye çalıştılar.
Örneğin, Güzeller Mahallesi’nin sakinlerinden biri olan 23 yaşındaki Diyar Hamitoğulları, iş yerinin mühürlenmesinin ardından yaşadığı mağduriyetleri şu sözlerle dile getirdi: “1 saat aralıkla iş yerimizi boşalttık. Anahtarımızı teslim ettik. Maddi olarak zarar uğradık. Belirsiz bir durum var. İkinci bir emre kadar burası kapalı olacak.” Bu durum, yaşanan felaketin sadece can kaybıyla kalmadığını, aynı zamanda ekonomik sıkıntılar da getirdiğini gösteriyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın, bölgedeki binlerce binayı taramak için başlattığı jeofizik çalışmaları, olayın nedenini ve devam eden riskleri değerlendirmek için büyük önem taşıyor. Bilim insanları, çeşitli teknikler ve araçlarla detaylı analizler yaparak, hem çökme nedenini tespit etmeye hem de çevredeki binaların güvenliğini değerlendirmeye çalışıyor. Uzman ekipler, içerisindeki yapıların stabilitesini anlayabilmek için “sismik yansıma” yöntemini kullanarak yerin altını inceliyor.
Yüksek teknoloji ile donatılmış sistemler sayesinde, yıkılan binanın bulunduğu bölgedeki zemin ile ilgili kritik veriler elde ediliyor. Örneğin, “Elektriksel Direnç Tomografisi (EDT)” sistemi ile yere serilen kablolar aracılığıyla elektrik akımı verilerek, zemin yapısı üzerinde detaylı görüntüleme yapılıyor. Bu yöntemler ile çeşitli tabaka farklılıkları ve potansiyel boşluklar belirlenirken, böylece bölgenin zemin haritası da çıkarılmaya çalışılıyor.
Bu kapsamlı çalışmaların bir diğer boyutu da, çevredeki binaların izlenmesi. Georadar tarama cihazları ile bina hareketliliği ve yapısal sapmalar gözlemleniyor. Sistem, 135 derece açıyla çalışarak, en küçük hareketliliği bile tespit edip raporlayabiliyor. Ayrıca, jeodezik ölçüm cihazları kullanılarak bölgedeki deformasyonlar ve hareketlilik kayıt altına alınıyor. Bu, hem binaların durumu hem de zemin koşullarının etkileri hakkında sağlam bilgiler sağlar.
Toplam 27 kamu kuruluşu ve 427 personelin katılımı ile yürütülen çalışmalar, büyük bir ciddiyetle sürdürülüyor. Ek olarak, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ile Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü, bölgedeki su kuyularını ve diğer jeolojik faktörleri inceleyerek detaylı raporlar hazırlanmasına katkıda bulunuyor.
Sondaj çalışmaları ile birlikte, su kuyularının varlığının tespit edilmesi, zemin stabilitesinin daha iyi anlaşılmasına ve olası tehlikelerin önceden belirlenmesine yardımcı olabilir. Çalışmalar sırasında kullanılan georadar cihazları ve yerleştirilen sensörler, milimetrik verilerin toplanmasına olanak tanırken, bu veriler doğrudan bölgedeki risklerin belirlenmesini sağlıyor.
Bütün bu araştırmalar ve önlemler, gelecekte benzer olayların yaşanmaması için son derece önemli. Bölgedeki yapıların güvenliğini sağlamak ve vatandaşların güvenliğini temin etmek amacıyla atılan bu adımlar, herkesin ihtiyacına yönelik bir öncelik taşıyor. Bu felaketten ders çıkararak, yaralarını sarmak için el birliğiyle çalışma zamanı.






















Yorum Yap