Cevdet Yılmaz, yerel yönetim reformunu hayata geçirme çağrısıyla, değişimin ve gelişimin kapılarını aralıyor. Şimdi harekete geçme zamanı!

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, CNN Türk ekranlarında gerçekleştirdiği bir röportajda, Türkiye’nin ekonomik durumu ve yerel yönetimlerin yatırım politikaları hakkında derinlemesine değerlendirmelerde bulundu. Yılmaz, “Enflasyon, vatandaşın temel meselesidir. Birinci önceliğimiz enflasyonu düşürmektir.” ifadesiyle, Türkiye’nin karşılaştığı en önemli ekonomik zorluklardan birinin enflasyon olduğunu vurguladı. Bu bağlamda, yerel yönetimlerin yatırım kaynaklarını yönetme biçimlerine dikkat çekti ve özellikle, mahalli idarelerin yatırımlara yeterince kaynak ayırmadığını belirtti. Bu durum, sadece büyük şehirlerde değil, tüm Türkiye’de su konusunda yaşanan zorluklarla doğrudan ilişkilidir.
Su, yaşamın vazgeçilmez bir unsuru olup, iklim değişikliği ile beraber bu kaynak daha da kritik bir hal almıştır. Cevdet Yılmaz’ın belirttiği gibi, “Su tüketiminin yüzde 80’i tarım sektöründe” gerçekleşiyor ve bu nedenle tarımsal üretim için su havzasındaki su miktarının doğru bir şekilde yönetilmesi son derece önemlidir. Devlet Su İkmal Kurumu (DSİ) yeni barajlar yapma çabasında olsa da, şehirlerde yaşanan muazzam kayıplar ve kaçaklar bu çabalara gölge düşürmektedir. “Şehir içi şebekelerin bakım ve onarımı bu anlamda çok önemli” diyen Yılmaz, her ilde su tüketiminin izlenmesi gerektiğini vurguladı. Su ve sulama politikalarının, pek çok yerel yönetimin öncelikleri arasında olmayışının getirdiği riskler göz ardı edilemez.
Yılmaz, mahalli idarelerin yatırımlarında ciddi bir düşüş yaşandığını dile getirerek, “Mahalli idarelere bütçeden yüzde 8.8 kaynak veriyoruz. Ayrıca kendileri de öz kaynak üretebilirler.” dedi. Ancak burada, kaynakların etkin kullanımı gerekmektedir. “Parayı iyi yönetmezseniz, buna sermayeden yemek denir.” ifadesi, yerel yönetimlerin dikkat etmesi gereken en önemli konuya işaret ediyor. Yılmaz’ın Ankara’daki bir belediye başkanının “Bakım yapılmadığı için borular çatladı.” sözleri, bu sorunun vahametini gözler önüne seriyor. Bu tür meselelerin çözümü için yerel yönetim reformu yapılmasının önemine değinen Yılmaz, “Yerel yönetim reformu kararını getirmeliyiz.” diyerek bu alandaki ihmalin sonuçlarının ciddiyetine dikkat çekti.
Yılmaz, yerel yönetimlerin asli işlerine odaklanması gerektiğini vurgulayarak, “Eğer bir belediye başka işler yapıyorsa bir kuralsızlık var demektir.” dedi. Bu açıklamalar, yerel yönetim süreçlerinin ne denli önemli olduğunu ve bu süreçlerin daha verimli hale gelmesi için gerekli adımların atılması gerektiğini ortaya koymaktadır. “Şu anki durum hiçbirimizin memnun olduğu bir durum değil” diyerek, her türlü siyasi parti için geçerli olan bu durumun, yapılandırılması gerektiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, faiz indirim döngüsüne girdiklerini, bunun ekonomiye olumlu yansıyacağına inandığını belirtti. “Merkez Bankamız, enflasyonun ana eğilimine bakarak kararlarını alıyor.” diyerek, hükümetin büyüme ve enflasyon hedefleri doğrultusunda yürütülen politikaları da gözler önüne serdi. Türkiye’nin mevcut ekonomik politikalarının, reel sektörü desteklemeye yönelik olduğunu belirtti. İhracatçılara ve küçük-orta büyüklükteki işletmelere (KOBİ) sağlanan kredilerin önemine dikkat çekti. “Reel sektörü rahatlatıcı adımları atmaya devam edeceğiz,” dedi. Özellikle emek yoğun sektörlerdeki problemler hakkında herhangi bir ihmal olmaksızın uyumlu bir şekilde ilerlemek gerektiğine vurgu yaptı.
Yılmaz, kamu özel işbirliği (KÖİ) projelerinin yalnızca mali çıktılar üzerinden değerlendirilmesinin son derece yanlış olduğunu belirterek, bu projelerin ekonomik ve sosyal etkilerinin de göz önünde bulundurulması gerektiğinin altını çizdi. “Eğer bu projeleri yapmazsanız, yüksek refah seviyesini yakalamak mümkün olmayacaktı.” diyerek, yapılan projelerin sadece maliyetleriyle değil, topluma olan katkılarıyla da değerlendirilmesi gerektiğine işaret etti. Ayrıca, kamu personel harcamalarından tasarruf etmenin mümkün olmadığını, verimliliğin artırılmasının esas tasarruf kaynağı olduğunu ifade etti. “İlk defa izleme sistemi kurduk” diyerek harcamalardaki tasarrufları dikkatle izlemeye devam edeceklerini vurguladı.
Yılmaz, Türkiye’nin dünya genelinde en az borçlu ülkelerden biri olduğunu da dile getirdi: “Kamu borcumuz da hane halklarının borç oranları da ülkemizde daha düşük.” ifadelerini kullanarak, Türkiye’nin borç yükünün düşük seviyelerde olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin kişi başı borç stoku, örneğin ABD ve İngiltere ile kıyaslandığında oldukça makul seviyelerde kalmaktadır. Bunun yanı sıra, Türkiye’nin borcun milli gelire oranı bakımından da en düşük ülkelerden biri olduğunu söyledi. Merkez Bankası’nın rezerv miktarının ise 185 milyar dolar seviyesinde olduğunu belirtti.
Yılmaz, altın cinsinden asgari ücret kıyaslamasının ise mantıklı olmadığını ifade etti. “Altın cinsinden asgari ücretle düşüş; ABD’de yüzde 87, Fransa’da yüzde 83, İspanya’da yüzde 80, Türkiye’de yüzde 61” verilerini paylaşarak, bu tür karşılaştırmaların ekonomik rasyonalitesinin olmadığını belirtti. Ekonomik analizlerin, daha gerçekçi ve günlük yaşam üzerindeki etkilerine odaklanması gerektiğini belirtmiştir. Örneğin, motorin veya gıda fiyatlarının artışı gibi konuda geçmişle kıyas yapmanın çok daha anlamlı olduğunu ifade etti.
Yılmaz, Türkiye’nin Dünya Bankası tarafından yüksek gelirli ülkeler ligine girmesi hedefini de güçlü bir şekilde gündeme getirdi. “Türkiye ilk defa 2025 yılında yüksek gelirli ülkeler ligine girecek.” diyerek bunun sadece bir sayı değişimi değil, aynı zamanda Türkiye için önemli bir gelişim süreci olduğunu ifade etti. Yüksek gelir seviyesine ulaşabilmek için etkili ekonomik politikaların şart olduğunu vurguladı. Yılmaz, Türkiye’nin sahip olduğu deneyim ve güçlü liderlikle bu hedeflere ulaşılacağını görmekte kararlı olduğunu belirtti. “Kritik konu büyümenin kompozisyonu” diye belirttiği bu noktada, büyüme ile istihdamın, sosyal adaletle olan ilişkisi üzerinde durarak, kadın ve genç istihdamını dijitalleşme ile birleştirerek artırmayı hedeflediklerini ifade etti.






















Yorum Yap