Altın Portakal’ın parlayan ışığı altında, devlet maaşıyla yoksulluk sınırında kalmanın yarattığı derin ve çarpıcı gerçeği keşfedin!

62’nci Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, Türkiye’nin sinema alanındaki en köklü ve saygın etkinliklerinden biri olarak, dün akşam gerçekleşen ödül töreniyle başarıyla sona erdi. Her sene olduğu gibi bu yıl da birçok değerli sanatçı, yönetmen ve yapımcının katılımıyla renklendi. Ancak, bu yılki festivalin en çok hatırlanacak anlarından biri, Devlet sanatçısı Bilge Şen‘in yaptığı çarpıcı konuşma oldu. 81 yaşındaki usta sanatçı, sadece kendi hikayesini değil, aynı zamanda Türk sinemasının ve tiyatrosunun içinde bulunduğu durumu da cesur bir şekilde dile getirdi.

“Devlet bana o kadar az maaş veriyor ki, yoksulluk sınırının altındayım,” diyerek salonu derin bir sessizliğe bürüyen Şen, sözlerine devam ederek sanat dünyasındaki gelir uçurumuna dikkat çekti. “Yukarıdakiler 1,5 milyon, 2 milyon, biz oynuyoruz 5 bin, 6 bin, 10 bin.” Bu sözleriyle, sanatçıların çabaları ve emekleri karşısında alınan maaşların ne kadar yetersiz olduğunu gözler önüne serdi. Cahide Sonku Özel Ödülü’nü iki meslektaşıyla paylaşan Bilge Şen, “65. senem. Hala çalışıyorum,” dedi ve yaşına rağmen işine olan tutkusu ve bağlılığını vurguladı. “Bazen konuk oyuncu, bazen bir bölüm, bazen iki bölüm,” diyerek, kariyerinin genç yaşta başlamasının ardından geçen uzun yıllara rağmen hâlâ sahnelerde yer aldığını ifade etti.
Tiyatrocu olarak geçmişte birçok başarılı projede yer aldığını kaydeden Şen, “52 tane oyunda başrol oynadım, 46 senede. Tiyatroyu hiçbir şeye değişmem,” diyerek, ona göre sanatın kalıcılığını ve tiyatronun büyüsünü bir kez daha hatırlattı. Sadece Babam ve Oğlum gibi önemli bir filmde rol aldığını belirtmekle yetinmedi; “O kadar güzel filmlerde oynadım ki, hepsinin sayısı olsa olsa 13, 14. Ne mutlu bir şey,” ifadesiyle sinemanın ona sunduğu mutluluğu da dile getirdi.
Bunun yanında, yaşlılığın getirdiği olumsuz etkileri umursamadığını ve fiziksel olarak aktif kalmak için çabalarını sürdürdüğünü dile getiren usta sanatçı, “81 yaşında hala çalışıyorum.” diyerek, çalışma azminin kendisini genç hissettirdiğini vurguladı. “Zaten çalıştığım için 30 yaşında gibiyim. Yoksa öleceğim. Hep çalışıyorum, çalışıyorum, çalışıyorum,” şeklindeki sözleriyle çalışma arzusunun onu nasıl motive ettiğini gözler önüne serdi. Genç nesillere de, yaşlılık psikolojisine girmeden çalışmanın önemini tavsiye etti.

Bilge Şen, konuşmasının önemli bir kısmını özgürlük ve demokrasi taleplerine ayırdı. “İçerideki dostlarımızın bir gün özgür kalması adına…” diyerek, hem sanat camiasını, hem de toplumun genel durumunu sorguladı.
“Ülkemin, canım ülkemin, altı üstü zengin, dört denizi olan ülkemin, özgürlüğe kavuşup demokrasiyle idame etmesini istiyorum. Ölünceye kadar, ölünceye kadar..” Bu ifadeleriyle halkının demokrasi konusunda yaşadığı zorluklarına dikkat çekti. Şen’in bu cesur ve duygusal konuşması, salondaki herkesi derinden etkiledi ve uzun süre alkışlandı.
Festival boyunca birçok ödül dağıtılırken, Bilge Şen’in sözleri, özellikle genç sanatçılar ve toplumsal adalet arayışında olanlarla birlikte, sinema ve tiyatro dünyasının gündeminde uzun süre yer alacak gibi görünüyor. Onun mücadelesi, sanatın yalnızca eğlence aracı değil, aynı zamanda toplumsal değişim ve adalet için bir araç olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.






















Yorum Yap